Erdal Çolak
Günümüzde her dönemde olduğu gibi bunalımlar, çatışmalar, yanılgılar, çelişkiler ve kararsızlıklar yaşıyor gençlik.
Kendisiyle hesaplaşması, iç dünyasında verdiği mücadelenin yanı sıra, genç çevresiyle, ailesiyle, üyesi olduğu toplumla, aslında genel olarak herkesle çatışma halindedir. Bir yandan da gençlik, dünyayı değiştirme çabasının içine girilen, hayat ile ilgili tatlı hayaller kurulan, tutkuları, hedefleri olan idealist bir kişiliğin benimsemeye çalıştığı dönemdir. Kendi kimliğini oluşturma, bunu yanı sıra başkalarına da kimlik verme çabasındadır. İnsanları, dünyayı değiştirme çabası içerisindeyken kendisini değiştirmeyi asla akıl bile edemez. Gençlik, yaşamın en önemli ham maddesidir. Bu yüzdendir ki toplumun dinamiği olan gençlere yönelik olarak devletler, siyasi, dini ve sosyal grupların hepsi çeşitli faaliyetlerde bulunup onları kendi düşüncelerinin bir üyesi, neferi yapmak için çaba sarf etmektedir. Çünkü genç, bedeni canlı, ruhu diri; hayattan beklentisi yüksek insan demektir. Gençlik döneminde insan, güç ve enerjisinin zirve tavan yaptığı en uç noktadır.
Gençlik, toplumda bulunan olumsuz davranış ve tepkilerin yoğun olduğu en üst dönemdir. O nedenle son derece hassas ve toplumun geleceği açısından kontrol ve yönlendirilmesi en çok önem taşıyan sosyal kategorisidir.
İnsan hayatının önemli bir dönemi olan gençlik, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik yönden, her açıdan tecrübesiz olduğu dönemi kapsar. Elbette insan hayatında önemli değişimlerin bedensel, ruhsal, sosyal gelişmesinin ve kişiliğinin oluşmasında çok ince hassas bir dönemi ifade etmektedir. Çocuktaki kişilik gelişimini büyük ölçüde anne babanın davranışı ve düşünceleri belirlemektedir. Haluk Bilginer’in dediği gibi, “Ben ailesiyle problemleri olan hiçbir insanın mutlu olduğu görmedim. Önüne dünyaları serin, istediği okulu, aşık olduğu sevgiliyi, fedakar dostu, istediği kadar mutluyum, ben eğleniyorum, ben duygusuzum desin. Ailesi kalbinde yara olan çocukların hiçbir zamanı hüzünsüz geçmez… Geçmiyor!..”
Gençlik, bilinen her dönemde yaşadığı toplumun en enerjik ve en hayalci yaratıcı grubudur. Bundan dolayı çocuklar ve gençlik geleceğin güvencesidir. Birçok düşünür ve sosyal bilimci gençlerin tutkulu, geçimsiz, huysuz ve öfkeli olduğunu dile getirir. İç dünyalarından gelen sinyallere kapılıp, onları ciddiye alıp tutkularının kölesi olurlar. Hepsinin gerçekleşebilecek ya da gerçekleşemeyecek amaçları ve hayalleri vardır çünkü daha yaşamın sillesini yemedikleri için koşulların sınırlayıcılığı hakkında bir fikre sahip değillerdir.
İç dünyasında tatlı hayallerin, tutkuların ve idealizmin filizlendiği, kendini ispat ve kimliğini bulma çabalarının yoğunlaştığı bir dönemdir. Kesinlikle yaşadıkları toplumun her zaman ilerisinde olan toplumsal, ekonomik, siyasi ve hatta teknolojik değişim ve gelişmelerde de en önemli rolü üstlenen son derece hareketli, dinamik bir yapıya sahiptirler. Bence gençlik toplumun eğilimlerinin, duygu ve davranışlarının aynasıdır.
Toplumun en hareketli ve dinamik grubunu oluşturan gençlik, hedef kitle oluşu ve kolay şartlandırılması ile her türlü olumlu ve olumsuz motivasyona ve manipülasyona da en açık kesimdir.
Gençlerin topluma sosyalizasyonunun en iyi şekilde gerçekleşebilmesi için evrensel idealleri, kültürel değerleri benimsetmeliyiz. Onları iyi eğitilmiş, sağlıklı, bireyler yapmak için akılcı, mantıklı, katılımcı, idealleri arkasında koşan bireyler haline getirmeliyiz. Günümüzde gençlik öyle bir noktaya geldi ki artık bir diz üstü bilgisayar, tablet veya en azından bir cep telefonuna bağımlı olan medya endüstrisinin en çok sömürdüğü hedefe dönüştü.
Belki de gençlerin hayatı sorgulamalarını engelleyen en önemli sebepler bunlar olsa gerek. Çünkü günümüz dünyasında sadece tüketen, üretme anlayışından uzak bir gençliğin oluşması yönünde çalışmalar yapılıyor. Bence, bilimsel ve eleştirel düşünebilen, farklı bakış açıları edinen, hayal gücünü geliştiren ve yenilikçi düşünebilen, yaratıcı yetkinliklerini geliştirecek gençlere daha faydalı olabiliriz. Bundan dolayı çocuklar ve gençlik geleceğin güvencesidir.
Gençliğin ruhu!..
Aristo için zincire vurulması gereken deli
Hain gecelerde kurşun olur gülün ateşi
Bıraksam kendi haline, genç yanar yanar kimse duymaz…
Marks onlarsız işçi sınıfı olmaz.
Ömründe su gibi akan
Jan Jak Russo boşa geçen zaman
Yüreğinin hissettiği sevgiye koş
Goethe için şarap içmeden sarhoş
Paraya, şana, onura bunca verirken önem
Muhammed için yaşlılık gelmeden kıymeti bilinmesi gereken dönem
Ne canlar yanmış kolay değil öyle
İsa için mucize
Yüreğim sızlar ruhum her ölümde olur taş
Shakespeare göre çok dayanmayan kumaş
Sesinde çığlıklar boğulur sen ölürsen eğer
Oscar Wilde için sahip olunmaya değer
Kimine göre;
Geleceğin teminatı
Sigortası
Ümidi
Ey genç!
Ne beyninde hırs
Sözünde yalan
Çıkar peşinde koşan
Bir çiçek gibi solan
Her yer simsiyah düşünceler yalan
Koskoca bir ömrün ortasında
Umutlarını, hayallerini çaldılar…ÇOCUK
Şiir: Erdal Çolak