Küçük kız korku dolu bakışlarıyla, yanaklarından süzülen çığlıkların sessiz çaresizliğinde omuzları çökmüş, dehşet içinde sıranın kendisine gelmesini bekliyor…
İnsanın kanını donduran o fotoğrafları görmek için internette “kadın sünneti” yazmanız yeterli. Küçücük Afrikalı kız çocuklarının günümüzde Müslümanlık öne sürülerek nasıl böyle bir çağdışılıkla, acı içinde ölmelerine ya da yaşamak denirse yaşamalarına izin verilebiliyor?
“Üç yaşında küçük bir kız çocuğuyken bir sabah anneniz sizi apar topar uyandırıp evden çok uzakta kimsenin olmadığı bir araziye götürüyor. Nemrut suratlı yaşlıca bir kadınla buluşuluyor, kadın pis bohçasından paslı bir jilet ya da kırık cam parçası çıkarıyor. Anneniz bacaklarınızı ayırıyor ve sünnetçi kadın klitorisinizi kesip, sadece çişinizi yapabileceğiniz şekilde bir açıklık bırakarak vajinanızı boydan boya hasır bir iple dikiyor. Şanslıysanız, hayatta kalıyorsunuz. Eğer değilseniz kan kaybı veya enfeksiyondan ölüyorsunuz.”
Waris Dirie, o kızlardan sadece bir tanesiydi. Somalili Waris, dört yaşında sünnet edildi ve hayatta kaldı; fakat küçük kız kardeşi onun kadar şanslı değildi. 12 yaşında babası tarafından üç deve karşılığında 65 yaşında bir adamla evlendirilmek istenince annesinin yardımıyla evden kaçtı. Günlerce yürüdü, çölü aştı ve Somali’nin başkenti Mogadişu’ya ulaştı. Mogadişu’daki akrabaları sayesinde Somali Büyükelçiliği’nde temizlikçi olarak çalışmak üzere İngiltere’ye gitti. Orada çok ünlü bir fotoğrafçı tarafından keşfedilen Waris Dirie, başarılı bir top model oldu.”
Ve hikâyesini yıllar sonra duyurma şansını yakaladı…
İlk sünnet vakasının milattan önce yaklaşık 2 bin 500 yıl önce Mısır’da bir mumya üzerinde gözlemlenmiş olması, geleneğin ne kadar uzun süredir devam ettiğini kanıtlıyor.
Toplumda kabul görme, ideal eş olma töreni olarak yapılan bu ritüelin günümüzdeki adı; üreme organlarının “sakatlanması…”
Bu işlemin ilkel yollarla kadınların dış genital bölgesinin, klitoris ve vajina dudaklarının kesilmesi ya da çıkarılması ile gerçekleşen 4 çeşidi var.
UNICEF’in en son yayınladığı (2013) kadın sünneti raporuna göre; dünyada 125 milyondan fazla kız çocuğu ve kadın sünnet edilmiş durumda. 30 milyon kız çocuğu ise önümüzdeki on yılda sünnet edilme tehlikesiyle karşı karşıya…
Afrika ve Orta Doğu’da 29 ülkede yapılan araştırmaya göre sünnet edilen kadın sayısının en yüksek olduğu ülkeler sırasıyla;
Somali, Mısır, Mali, Sudan, Burkina Faso, Etiyopya, Kenya, Uganda, Tanzanya, Endonezya.
Somali’deki kadın ve kız çocuklarının ise yüzde 98’i sünnet edilmiş.
Yemen’de yapılan kadın sünnetlerinin yüzde 97’si evde gerçekleşmekte ve büyük çoğunlukla bıçak ve jilet kullanılmakta…
Sosyolog Furkan Arısoy 2013 yılında Kenya’nın Masaai köyünde 6 ile 13 yaşları arasındaki kızların pis jiletlerle sünnet edilişlerine bizzat şahit olmuş. Sonrasında Türkiye’ye geri dönüşünde orada gördüklerinden dolayı psikiyatriden destek almak zorunda kalmış…
Genel olarak Müslüman Afrika ülkelerinde gözlemlenen bu gelenek, kızlıktan kadınlığa geçmenin ve gerçek bir kadın olmanın değişmez şartı. Erkek egemen toplumun dayattığı, kadını kontrol altına almak ve cinsel açıdan etkisiz hale getirmek için yapılmaya başlanılan ve zamanla kadınlar arasında sessiz sedasız inanılmaz boyutta yaygınlaşmış, sorgulanmadan kabul edilmiş bu durum ve hatta doğum sonrasında bile genital bölge yeniden dikilerek yaşanan bu acı matruşkalar gibi yüreğe hapsolmuş…
Afrika’da ve bazı Orta Doğu ülkelerinde her yıl 3-12 yaş arasında milyonlarca küçük kız çocuğu bu vahşete maruz kalarak hayatları boyunca klitorisleri olmadığı için hiçbir zaman haz duyamamakta ve sadece bebek yapan bir köleye dönüştürülmekteler. Ayrıca nasıl bir psikolojiyle yaşamak zorundalar aklımın sınırları zorlanıyor.
Dünya Sağlık Örgütü 30 yıl önce Avrupa’da yasaklanan ve 1996 yılında ise Amerika’da yasaklanmış olan kadın sünnetleri oranlarının göçler nedeniyle hızla artmaya başladığını ve bunun “halk sağlığı sorunu” olarak baş gösterdiğinin altını çizerek “küresel bir sorun” haline geldiğini vurguluyor.
Türkiye’de ise daha önce hiç görünmeyen bu olayın son yıllardaki sınır kapılarımız güneyden açılarak alınan göçlerle sağlık sorunlarının başladığı bazı uzmanlarca medyada yer bulabilirse duyurulmaya çalışılmakta…
Küçücük kızlara yapılan bu işkence yerine aslında sünnet edilmesi gereken organ; bu canice uygulamaların depolandığı karanlık zihinler olmalı…
Kaynaklar:
Siegfried Modola (Birleşmiş Milletler Haber Ajansı Fotoğrafçısı),
Mia Wallace (trend.mynet.com 18.08.2015),
Onedio.com 13.06.2015,
Sosyolog Furkan Arısoy, Tülay Şubatlı (istekadınlar.com 30.11.2016).