19 C
İstanbul
26 Nisan 24, Cuma
spot_img

Prigojin’le nereye kadar?

Artyomovsk (Ukrayna’da “dekomünizasyon” sonucu adı Bahmut diye değiştirildi) meselesi çokça tartışılıyor ve bu tartışmalarda (doğal ki) Vagner’in bugünü ve geleceği önemli yer tutuyor.

Tartışmanın birinci kısmı, Donetsk’in batısındaki en kilit yerleşim yeri olarak Artyomovsk’un Rusya tarafından ele geçirilmesinin askeri sonuçları üzerine. Bunun üzerinde durmayacağım; ama hiç değilse şu kadarını söylemek gerek: Rusya Silahlı Kuvvetlerinin askeri mantığı açısından Artyomovsk’un ele geçirilmemesi gibi bir alternatif olamazdı; buradaki direniş ne kadar güçlü olursa olsun, kilit bir noktayı geride bırakmamak için gerekirse en ağır silah gücünün kullanılacağı açıktı.

Bence Vagner’in durumu, Artyomovsk’un durumundan daha çok önem taşıyor.

Vagner, askeri açıdan açıkça bir partizan (gerilla) savaşına girişti. Bu bana pek çok açıdan Büyük Anavatan Savaşı sırasındaki partizan savaşını hatırlatıyor. Bu kelime genellikle “gerilla” diye çevrilir; ama kelimenin Latin, Afrika ve Asya anlamından farklıdır, çünkü merkezi ordunun hava ve topçu desteğini de içerir. Rusya’da klasik anlamda gerilla savaşı sadece 1812 Napoléon savaşları sırasında sürmüştür; iç savaş sırasında bile cephe gerisinde askeri faaliyetten çok propaganda faaliyeti yürütülmüş, Büyük Anavatan Savaşı sırasında ise doğrudan doğruya büyük yerel birlikler (askeri veya siyasi) cephe gerisinde klasik anlamıyla gerilla değil düzensiz savaş sürdüren ordu birlikleri şeklinde hareket etmiştir. Vagner bu anlamda bir “partizan savaşçısı”.

Sovyetler Birliği’nde partizan değil merkezi ordunun önem taşıması, Kurtuluş Savaşı sırasında çetelerin yerine merkezi ordu geçirilmesi kararlılığını andırıyor. Bu yüzden, İç Savaş ve Büyük Anavatan Savaşı sırasında partizan birlikleri doğruca merkezi karargâha bağlıdır; bunların siyasi özerkliği yoktur, askeri özerkliği ise çok zayıftır. Oysa Vagner bu açıdan tamamen sıra dışı bir örnek; siyasi açıdan tamamen özerk, askeri açıdan ise merkezi orduya bağlı olmaması bir tarafa onu yönlendirmeye çalışıyor.

Vagner’in bir “enstrüman” olduğuna kuşku yok; ama bunun iradi olarak hazırlanmış bir enstrüman olduğunu düşünmüyorum. Rusya’da daha mart ayından başlayarak gönüllü sayısında artış gözlemleniyordu. Bu sırada askerlik şubelerinin (Savunma Bakanlığı’nın) gönüllülere de hizmet etmesi öngörülmüştü. Ordu mensuplarına sağlanan yardım ve muafiyetlerinin hepsinden gönüllülerin de yararlanacağına dair kararname bunu amaçlıyordu. Ama askerlerin teçhizatının sağlanmasına, emir-komuta birliğinin tesis edilmesine, hatta celbi çıkanların görev yerlerine ulaştırılmasına kadar öylesine çok ve zorlukla çözülen problem ortaya çıktı ki, bu dinamik kaçınılmaz olarak Vagner’e aktarıldı.

Ordu disiplininin dışında kendi amansız kurallarına sahip bir “şirket” oluşu, eski hükümlülerin (6 aylık hizmet sonrası affedilme karşılığında) Büyük Anavatan Savaşı sırasındaki ceza taburlarına benzeyen birlikler halinde katılmasını da kolaylaştırdı. Prigojin ocak ayı başında onlar için şöyle demişti: “Toplum onlara bir şans verdi ve milli menfaatler için savaştıklarından ötürü minnet duymalı.”

Prigojin geçen eylül ayına kadar muhtemelen kanuni nedenlerle Vagner’le ilişkisi olduğunu reddediyordu; ama bu tarihten sonra Vagner’in kurucusu sıfatıyla açıklamalar yapmaya başladı. O zamana kadar ilişkiyi reddetmesinin nedenleri şunlar olabilir: a) uluslararası yaptırım ve Vagnercilerin kriminalize edilmesi; b) Vagneri’n yabancı paralı askerlerinin uyrukları oldukları ülkelerdeki kanuni durumu (bunların büyük çoğunluğunda yabancılar hesabına paralı askerlik suç); c) özellikle ikincisinin yaratabileceği içerideki başka kanuni sorunlar.

Vagner’in “mesleki başarısının” Amerikan (Black Waters vb.), Fransız (Legionnaires, vb.) türünden muadilleriyle karşılaştırılabilir olduğundan kuşkuluyum. Gerçi Vagner’in Suriye ve Libya’da epey iş gördüğü biliniyor. Bununla birlikte Suriye’de daha 2018’de Deyrezzor üzerinden Fırat’ın doğusuna geçen en az 200 kişilik bir Vagner grubunun (Rusya vatandaşları) Amerikan hava gücü tarafından belki de son savaşçısına varıncaya kadar yok edildiğini ve Rusya’nın buna tepki göstermediğini hatırlamak gerek. Vagner IŞİD’çilere karşı gerilla savaşında etkili oldu ve tecrübe kazandı, ama Suriye’deki varlığı iç savaşın genel gidişatı açısından tayin edici bir rol oynamadı. Libya’da da öyle.

Vagner ilk defa Soledar ve Artyomovsk’ta çok etkili bir savaş gücü olduğunu gösterdi; ama bu onu muadilleri arasında uluslararası bir rakip yapmaya yetmez, zira Ukrayna, Rusya’nın iç meselesi. Kaldı ki, Kiev propagandası ne derse desin, bölgenin yerli sakinlerinin Rusya’yı beklemekte olduğu, yani bölgedeki Rusya yanlısı ruh halinin gücünden hiçbir şey kaybetmediği de ortada.

Prigojin uluslararası bir önem de kazandı ve bundan neredeyse keyifle faydalanmaya başladı. Geçen kasım ayında “Amerikan seçimlerine müdahalede bulunduklarını” söylemişti: “Dikkatli, eksiksiz, cerrah usulü, kendimize has bir şekilde yapıyoruz. Bu eksiksiz ameliyatlarımız sırasında aynı anda hem böbrekleri hem karaciğeri alacağız.” Dalga geçtiği gün kadar açıktı, ama bütün Batı basını üzerine atladı ve manşete çıkardı. Prigojin bununla daha da çok dalga geçti. Ocak ayında Vagner’in Amerikan yönetimi tarafından yasadışı ilan edilmesi üzerine gene dalga geçti: şirket Amerikan kanunlarına göre kurulmamıştı, öyleyse Amerikan yönetimi hangi kanunsuz eylemleri yaptığını açıklamalıydı. Prigojin geçen hafta da Amerikan Dışişleriyle dalgasını sürdürdü. Washington, Vagner’in Çinli Spacety Co. ait uydulardan görüntü aldığını ileri sürmüştü; Prigojin’e göreyse Vagner’in uydu resimleri satın almasına gerek yoktu, çünkü neredeyse bir buçuk yıldır sayıları 20’yi bulan kendi uyduları vardı: “Dünyadaki her noktayı, ABD dışişleri de dahil, dikkatle gözlüyoruz.”

Tekraren: ordunun yaşadığı sorunlar, Vagner’in muazzam etkiye sahip bir askeri güç haline gelmesini kolaylaştırdı ama Prigojin bunu ordunun merkezi yönetimine bağlanmak için değil bağımsız bir siyasi güç olmak için kullanmayı tercih ediyor. Bağımsızlığını sürekli vurguladı ve vurguluyor. En azından son üç aydır neredeyse hepsinde etkili olmakla kalmayıp muharebelerin gidişatını tayin de ettiği Donetsk’in batısındaki bütün çatışmalarda bunu vurguladı. Daha kasım sonunda Ukrayna’daki birleşik ordu grubunun eski komutanı Lapin’le, Soledar çatışmalarında da Donetsk yetkilileriyle laf dalaşına girdi; Artyomovsk çatışmalarında Savunma Bakanlığını mühimmat göndermemekle suçladı, neredeyse açıkça yolsuzlukla itham etti ve Vagner’i yok etme isteği güttüklerini ileri sürdü. Prigojin, Rusya ombudsmanıyla da dalga geçti: balyozla öldürüldüğü ileri sürülen eski hükümlü yeni Vagnerci biri üzerine çıkan tartışmada “köpeğe köpek ölümü” istedi ama senaryoyu Ukrayna gizli servisinin sahnelediği, söz konusu kişinin Kiev rejim güçleri tarafından esir alındıktan sonra takasla geri döndüğü ve hayatta olduğunu ancak ertesi gün belgeledi. Prigojin, Sverdlov ve St. Petersburg valileriyle de açıkça söz düellosuna girişti ve “Büyük Anavatan Savaşı sırasında böyleleri kurşuna diziliyorlardı,” dedi. Daha ileri gitti: “Halkın kaynama noktasına gelip seni ve senin gibileri dirgen üzerinde kaldırıp atacağı vakte çok yok.” Ama belki en önemlisi, Putin’in Federal Meclis (Duma ve Senato) önündeki tarihi konuşmasına gösterdiği tepkidir: “konuşmayı dinlemediğini çünkü askeri işlerle uğraştığını” söyledi.

Üstelik bunların hiçbirinde geri adım atmadı.

Prigojin’in özerklik eğilimi yayılma tehlikesi gösteriyor ve bu tehlikeyi bir önceki dönemin etkili kişilerinin tasfiyesi de tetikliyor. Donetsk Halk Cumhuriyeti halk milisi sözcüsü olarak ün kazanan, Minsk 2 sonrası dönemin en önemli simalarından Eduard Basurin bunlardan. Basurin geçen hafta Vagner’e katılmayacağını ama birlikte çalışabileceğini söylemişti. Ama mevcut özerklik eğilimlerinin daha fazla güç kazanmasını daha önemli saymak gerek. 24 Şubat’tan beri muharebelerdeki en etkili güçlerden biri olan (özellikle Mariupol dönemi hatırlanmalı) Çeçenistan lideri Kadırov, bütün bu dönem boyunca ordunun yönetim kademesiyle ve Ukrayna’daki komutanlarla çatışmaktan kaçınmadı. Kadırov, devlet başkanlığından ayrıldıktan sonra Prigojin gibi askeri bir şirket kurmayı düşünebileceğini de söyledi.

Çatışmaların derinleştiği anlarda daha önceki dönemlerin sıra dışı ama önemsiz adamları muazzam önem kazanabilir. Rusya’nın 20’nci yüzyıl tarihinde bu türden iki örnek çok iyi bilinir: Papaz Gapon ve ünlü Rasputin. Bu yüzden, Financial Times’ın ondan hiç beklemediğim bir tarihsel paralellik kurarak Prigojin’i Rasputin’e benzettiğine birkaç defa dikkat çektim. Elbette buradaki ima yeterince açık; küresel mali oligarşinin borazanı şunu söylemiş oluyor: Tıpkı meczup Rasputin’in çarın sarayına sızıp onu baştan çıkarması ve devrimin hızlanmasında rol oynaması gibi “şef” de Putin’i cezbediyor vesaire.

Gerçekte benzetmeye konu olan kişi tamamen yersiz ve mevcut durumda hiçbir benzerlik kurulamaz ama görece önemsiz birinin beklenmedik önem kazanması, Financial Times’ın görüş açısından bile önemli. Prigojin’in tıpkı benzer tarihi kişilikler gibi siyasi rolünü bir süre daha sürdürmesini beklemek gerek; ve tıpkı benzer tarihi kişilikler gibi Rusya’nın tarih sahnesinden şu veya bu biçimde çekilmesi de kaçınılmaz. Özerklik arzusu, bu eğilimleri temsil eden kişiler ne kadar yararlılık göstermiş olursa olsun kabul edilemez; zira özerklik ısrarı, başka yerlerde de özerklik eğilimlerini doğurur.

Hazal Yalın

Çoğunluğu klasik Rus edebiyatından 50’den fazla çevirisi var. “1945. SSCB-Türkiye İlişkileri” ve “Rusya: Çöküş, Yükseliş ve Dinamikler”in yazarı. Aralarında Tolstoy, Dostoyevski, Saltıkov-Şçedrin, Gogol, Turgenyev, Puşkin, Zamyatin, Kuprin, Gonçarov, Leskov, Grin, Zoşçenko, Strugatski Kardeşler gibi yazarların bulunduğu çeviriler, Kırmızı Kedi, Kitap, İthaki, Helikopter, Remzi gibi yayınevlerinde yayınlanıyor. Güncel makaleleri genellikle Yakın Doğu Haber’de (ydh.com.tr) yayınlanıyor. @Hazal_Yalin

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler