22.9 C
İstanbul
27 Temmuz 24, Cumartesi
spot_img

Havalimanı paradoksu

Refet Kayakıran

Dünyanın en çok yolcu taşınan Atlanta’daki havalimanı, bu kentin “tek” havalimanı olup, bölgenin tarihi ırk çatışmasını hatırlatır şekilde iki eski beyaz ve siyah valisi, “Hartsfield-Jackson” adıyla bilinmektedir. Aslında orta boyutlu bu orta güney ABD kentinin CNN’nin, Coca Cola’nın merkez üssü olması ve üstüne bir de 1996 Olimpiyatlarını alabilmesi ilginç ve apayrı bir yazı konusudur. Beş pistli havalimanı aynı zamanda ABD’nin önde gelen, Delta başta, birçok havayolunun da ana istasyonudur.

Bu kentten çok daha büyük ölçekte insan hareketi olan New York’ta 5, Los Angeles’ta 3, Chicago’da 2 havalimanı var. Demek ki dünyada lider olmak ve de maksimum gelire ulaşmak için ilk önce bir megapolde tek olacaksın! Zaten ekmek de satsan, uçak da uçursan, o megapolde teksen, hem birinci olursun hem de paraya para demezsin… İstanbul Havalimanı için hayal edilen de bu. Bu yüzden, değil aynı hatta uçakları çakışan Atatürk Havalimanı (AHL), Sabiha Gökçen bile yeni alana rakiptir ve olmaması gerekir! Bu nedenle bırak AHL’yi yıkmayı, Sabiha’ya ek pist bile yaptırılmıyor! Havada uçan sinek bile yeni havalimanına inmelidir… ki THY tüm dünya kent ve köylerinin hepsine uçup herkesi İstanbul’a toplayıp dağıtsın… Tüm vizeler kalksın… Afrikalı, Asyalı, her kimse vizesiz uçsun gelsin, yeter ki havalimanına çok insan insin kalksın. Chicago’daki bir Afro-Amerikalı taksicinin Kongo’daki köyüne gitmek için en cazip uçuş THY olsun, tüm Afrikalılar, Asyalılar tüm dünyaya İstanbul’dan bağlansın.

Böylece hem İstanbul Havalimanı yüz milyonlarca yolcu ile bir “define adası” olacak hem de THY dünyada en çok yolcu taşıyan en kârlı havayolu olacak. Havalimanı işletmecileri milyarder olurken, devlet de hem THY’den hem limandan milyarlarca dolar gelir elde edecek.

Konunun özü bu olup, devlet bunu tane tane halka anlatsa sorun kalmayacak… Hatta ben olsam yeni havalimanına da “Atatürk” derim olur biter… Benim kararsız seçmenim dahi döner gider oy verir!

Peki şimdilik yukarıdaki taksici veya mesela bir Sibiryalı için Moskova üstünden Güney Afrika’ya, ne bileyim Rio’ya, vs. uçmak, havalimanlarında beklemelerle 30-40 saat iken, İstanbul’a gelip uçmak 16 saat ise, bu durum kaç yıl daha böyle gidebilir? Yani, hayatımızın 5-10 yılda bir yepyeni teknolojilerle hızla değiştiği son 40-50 yılda önümüzdeki 10-20  yıl içinde kıtalararası seyahatlerin hangi boyuta ulaşacağını bilen var mı? Veya yeni havalimanı hesaplarında metroyu, terminale varmadan 300 metre geride bitiren ve karda 24 saat kapanmayı hesaplayamayan deha bunu hesaplamış mıdır? (Hâlâ bitemeyen Yeni Havalimanı metrosunun hesap hatasıyla terminalin içine ulaşamaması ve valizleriyle 300 metre geride yeryüzüne çıkan yolcuların, otobüslerle mi yoksa hangi yolla terminale taşınacağı konusu, dâhimiz tarafından sır gibi saklanmakta sanırım. Bence işsizliğe çare olarak “hamal yöntemi” uygulanmalıdır. Uçakla gelen güya kaçak göçmenler hemen yerinde işe de alınabilir.)

Şu yıllarda Atlanta, arkasındaki 330 milyonluk kendi vatandaş kitlesi ve 75 milyon üstü turist-iş insanı-kongreci-hasta vs. yabancı kitlesiyle kendi zirvesine oynarken, İstanbul Yeni Havalimanı, Dubai ile bir yarış halinde. Tabii ki bu arada Singapur, Çin boş durmuyor… Peki ya eski büyükler Frankfurt, Amsterdam, Londra ne yapıyor?

Londra-New York 1 saat, Moskova, Pekin, Kahire’den bile her yer  2-3 saat olursa, dünya teknoloji merkezi ABD-Boeing veya Avrupalı Airbus’çılar veya Çin-Rusya-Hindistan mesela,  Chicagolu taksici ile Sibiryalı petrolcüyü son model  jetle 2 saatte dünyanın istediği noktasına aktarmasız taşırsa ne olacak?

Uçak bizim mi? Değil… Uçuş teknolojisi bizim mi? Değil… Bırak uçuş teknolojisini, inşaat yaptığın ne kamyon ne vinç senin! Karda kapanan yollar ile mahsur kalan yolcularla, bağlayamadığın metro ile ve esas temelinde yatan kocaman bir arazi rantı uğruna dünyada en büyük havayolu ve havalimanı nasıl olacaksın?

Parasını verdiğin ve ortak olduğun F-35’i vermiyor adam sana, eski model F-16 için çırpınıyorsun… biraz palazlandın mı Boeing’ i de vermez, Airbus’ı da… Bunu hesapladın mı? 10 yıla kalmaz kendi uçağımızı yaparız evelallah… “İHA’ları yaptık ya bre cahil” diye kükreme bana…

Sahi, ne oldu yerli ve milli helikopterimizin Kanada mı, İngiliz mi motoru ile İtalyan tasarımlı, Alman Bosch motorlu elektrikli arabamızın Çinli batarya fabrikası? Açıldı mı?

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
678TakipçilerTakip Et
11,600TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler