Çarşamba, 14 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Evrimsel gelişimde DNA

Emre Dilek
Son güncelleme: 17 Mayıs 2023 00:40
Emre Dilek
Paylaş
Paylaş

Evrim, temel olarak bir canlı popülasyonunun genetik kompozisyonunun zaman içindeki değişimini ifade eder.

Bildiğimiz evrim teorisinden önce ortaya atılmış farklı teoriler vardı. Örneğin 1500’lü yıllarda James Ussher adlı bir başpiskopos, İncil odaklı hesaplamalarına dayanarak dünyanın M.Ö. 4004 yılında yaratıldığını söylemiştir.

Ondan çok daha önce Antik Yunan’dan örneğin Aristoteles’ten gelen “Doğanın Zinciri” olarak bilinen bir anlayış var. Bu anlayışa göre, gözle görülebildiği kadarıyla canlıların en basitinden en karmaşık olanına doğru bir sıralama vardır.

Deniyor ki, mineraller ve bitkiler en altta, ardından böcekler, memeliler, insanlar ve en üstte melekler yer alır.

Ancak coğrafi keşiflerle bulunan yeni bölgelerde daha önce bilinmeyen canlıların varlığı ortaya çıkıyor. Canlı türleriyle ilgili yeni bulgularının Aristoteles’in “Doğa Zinciri” anlayışına uymadığı görülür. Dolayısıyla bu bilgilerden evrim teorisi doğrultusunda yeni bir takım adımlar atılmaya başlanır.

Fransız doğa bilimci Comte de Buffon (1707-1788), canlı türleri arasında fiziksel varyasyonlar olduğunu ilk kez belirtmiştir. Farklı hayvan türleri arasında bile benzerlikler olduğunu vurgulayarak, 44 ciltlik “Doğa Tarihi” adlı bir eser yayınlamıştır.

Buffon’dan sonra İsveçli bilim insanı Carl von Linné (1707-1778), canlı türlerini sınıflandırmak için bir çalışma yapmış ve günümüzde de kısmen kullandığımız Homo sapiens sınıflandırma modelini geliştirmiştir.

Charles Darwin’den önce, Charles’ın büyükbabası Erasmus Darwin (1731-1802), eski Yunanlar gibi canlıların su içindeki mikroorganizmalardan evrimleştiğini anlatan tezler ortaya atmıştır.

Jean-Baptiste Lamarck (1744-1829), evrim teorisine en yakın kişiydi. Lamarck bireylerin kendi yaşamlarında edindikleri avantaj ve özelliklerin kalıtım yoluyla yeni nesillere aktarıldığını öne sürmüştü.

Sonra da sıra 1809-1882 yılları arasında yaşayan, hepimizin bildiği Charles Darwin’e geliyor. Beagle gemisiyle çıktığı beş yıllık yolculukta Galapagos Adaları’ndaki türlerin çeşitliliğini gözlemleyen Darwin’in kafasında evrim anlayışı şekillenmeye başlar.

Esasında daha önce Buffon ve Lamarck da benzer şeyler söylemişse de Darwin söyleminde onlardan farklı olarak türlerin ortak bir kökenden geldiği görüşünü ileri sürer. Darwin, canlılar arasında yaşam savaşını en uyumlunun ayıklanmadan kurtulması olarak açıklıyor ve buna “Doğal Seçilim” adını veriyor.

Çevrede hayatta kalmaya ve üremeye en uygun organizmalar diğerlerine göre daha iyi ürereler, zayıflar ise yok olur. Charles Darwin 1859’da Türlerin Kökeni adlı kitabını yayınlıyor. Kitapta öne çıkan noktalardan biri “seçici baskılar” kavramıdır.

Buna göre, kimin hayatta kalmakla ilgili avantajlara sahip olacağını çevre belirler. Öne çıkan noktalardan diğeri ise üreme avantajına sahip olan canlılar üremesini anlatan “üreme başarısı” kavramıdır.

Öte yandan gerek Lamarck ve Darwin gerekse diğerleri evrimi biraz öykü anlatır gibi anlatmışlardır. Doğal seçilim kuramını deneylerle kanıtlayan asıl Avusturyalı biyolog Gregor Mendel’dir (1822-1884). Gregor Mendel kalıtsal aktarımın bazı kurallar çerçevesinde nasıl işlediğini bilimsel yöntemle açıkladı. Aslen rahiplik eğitimi almış olan Mendel’in 1850’de bezelyelerle yaptığı deneyler, modern genetik ve biyoteknolojinin temelini oluşturmuştur. Bu nedenle “Bezelyeci Mendel” olarak da bilinir.

Bu deneyde tohum şekli ve rengi, meyve şekli ve rengi gibi yedi farklı karakterde bezelye bitkisini çaprazlayarak ve kalıtsal özelliklerin nasıl aktarıldığını gözlemleyerek DNA kuramını geliştirdi.

Mendel’in anlattıkları bilim çevrelerinde önceleri pek ciddiye alınmamış, fakat 1905’te ölümünden sonra bugünkü DNA anlayışını ilk onun ortaya koyduğu anlaşılmıştır.

Kalıtsal özellik, bir organizmanın anne babadan aldığı fiziksel veya davranışsal özelliklerdir. Genetik özellik ise genellikle DNA diziliminde kodlanan ve tür üzerinden aktarılan özelliklerdir.

Canlılarda kromozomlar genetik kalıtım görevini kromozom eşleşmesi yoluyla yerine getirir, ancak bir uyumsuzluk veya yanlış eşleşme olduğunda mutasyon meydana gelir. Bu bağlamda genetik aktarımın nasıl gerçekleştiğini bilimsel bir yaklaşımla sistematize eden Gregor Mendel olmuştur.

Biyofizikçi James Watson, Gregor Mendel’in attığı temel üzerine bugün bildiğimiz DNA modelini inşa etti ve 1953 yılında görüşlerini yayınladı. James Watson, DNA’nın çift sarmal yapısının genetik bilginin depolanması ve aktarılması için temel mekanizma olduğunu gösteren çalışmasıyla 1962’de Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü aldı.

Sonuç olarak, özellikle Gregor Mendel ve James Watson’ın çalışmaları, DNA’nın kalıtımı etkilediğini kanıtlamış ve canlı türlerinin değişimini ve çeşitliliğini evrim teorisiyle uyumlu bir şekilde açıklamıştır.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanEmre Dilek
Takip et:
1968 yılında Ankara’da doğdu, İstanbul’da büyüdü ve İsveç’te olgunlaştı. Turizm yöneticiliği ve uluslararası ilişkiler konusunda lisans ve yüksek lisans yaptı. Şimdilerde klasik filolojiye merak sardı, bu sebeple üniversiteye tekrar başladı. Genel kültür ve tarih ve dile merakı var. Bu konuda bildiklerini ve öğrendiklerini gerek sözlü gerekse de yazılı olarak paylaşmaktan mutlu oluyor...
Önceki Makale Fatih Altaylı veda etti
Sonraki Makale Hayatta kalma modu

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?