2023 depremleri, Türkiye’nin sadece yer kabuğunu değil, afet politikalarının çürüyen temellerini de ortaya çıkardı.
Enkaz altında kalan yüzlerce “yeni bina”, geciken devlet müdahalesi ve psikolojik travmalarla baş başa kalan depremzedeler, bize çok şey öğretti. Peki gerçekten ders aldık mı?
1-Altın Saatler: Kriz Yönetimi Değil, Krizsiz Yönetim Eksikliği
Depremin ilk 48 saati, hayat kurtarmanın en kritik anlarıydı. Ancak AFAD’ın koordinasyonsuzluğu, arama kurtarma ekiplerinin geç ulaşması ve iletişim çöküşü, bu saatleri kayıp bir fırsata dönüştürdü. Oysa Japonya’da 2011’deki 9.0 büyüklüğündeki depremde, ilk 15 dakikada tüm kurumlar seferber olmuştu (Japan Times, 2011). Türkiye’de ise ilk müdahaleyi gönüllüler gerçekleştirdi. AKUT ve Ahbap gibi STK’ler, resmi kurumlardan daha hızlı organize oldu.
Öğrendik: Afet yönetimi hız ve koordinasyon gerektirir.
Öğrenemedik: Bürokratik tıkanıklık hâlâ insan hayatından önce gelmektedir.
2-Kentsel Dönüşüm: Rant mı, Yaşam Hakkı mı?
Depremde yıkılan pek çok bina, “kentsel dönüşümle yenilendi” denilen yapılardı. Hatay’daki Rönesans Rezidans’ın yıkılması, denetimsizliğin ulaştığı seviyeyi ortaya koydu (TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, 2023). Müteahhitler kâr maksimize ederken, altyapı ihmali devam etti.
Öğrendik: Deprem güvenliği sadece betonarme değil, bütüncül bir altyapı planlamasıdır.
Öğrenemedik: Denetimsizlik ve imar afları, yapısal güvenliği tehdit etmeye devam ediyor.
3-Travma: Görünmeyen, İhmal Edilen Enkaz
Afetlerin psikososyal etkileri çoğunlukla göz ardı edilmektedir. 2023 depremlerinde psikolojik destek mekanizmalarının yetersizliği, özellikle çocuklar ve kırılgan gruplar için ciddi sorunlara yol açmıştır (Öztürk & Demir, 2023). Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve benzeri etkiler, afet müdahalesinin merkezine alınmalıdır.
Öğrendik: Psikososyal destek, afet müdahalesinin ayrılmaz bir bileşenidir.
Öğrenemedik: Uygulamada hâlâ bütüncül ve sistematik bir destek protokolü mevcut değildir.
4-Mekânsal Adalet: Yoksulluk = Yüksek Ölüm Riski
Yoksul mahallelerdeki yapıların büyük kısmı, düşük kaliteli malzemelerle ve denetimsiz biçimde inşa edilmiştir. Bu da ölüm riskini artırmıştır (Tunç, 2023). Yardımların dağıtımı sırasında yaşanan adaletsizlikler, sosyal eşitsizlikleri derinleştirmiştir.
Öğrendik: Afet politikaları, sosyal adalet ilkesiyle şekillenmelidir.
Öğrenemedik: Yoksul mahalleler hâlâ afet politikalarının periferisindedir.
5-İmar Affı ve Hukuki Denetim Zayıflığı
Yıllardır süregelen imar afları, riskli yapıların yasallaşmasına neden olmuştur. 1999 ve 2023 depremleri arasında benzer yapısal zaaflar gözlemlenmiştir (Yıldırım & Kaya, 2023). Bu durum, sadece mühendislik değil, hukuk sisteminin de sorgulanmasını gerektiriyor.
Öğrendik: Denetimsizlik, doğal afetleri insan eliyle felakete dönüştürmektedir.
Öğrenemedik: Politik çıkarlarla sürdürülen imar afları, hukuki güvenliği zayıflatmaktadır.
6-Deprem Vergileri: Şeffaflık Güven İnşa Eder
Deprem vergileri, afet hazırlıkları için ciddi kaynaklar sağlamaktadır. Ancak bu kaynakların nasıl kullanıldığı konusunda kamuoyunda şeffaflık eksikliği bulunmaktadır (Akın, 2023).
Öğrendik: Şeffaflık, devlet-yurttaş ilişkisinde güvenin temelidir.
Öğrenemedik: Denetim mekanizmaları hâlâ işlevsel değildir.
7.-Yaşam Hakkı Odaklı Afet Politikası: Ne Yapmalı?
Afet politikaları, sadece mühendislik sorunu değil, aynı zamanda psikolojik, sosyolojik ve etik bir meseledir. Türkiye’de yaşam hakkını önceleyen, disiplinler arası ve bütüncül bir afet yaklaşımına ihtiyaç vardır (Doğru, 2023).
Öğrendik: Bilimsel, adil ve bütüncül afet politikaları dirençli toplumların temelidir.
Öğrenemedik: Teknik raporlar şeklen hazırlanmakta, denetim mekanizmaları etkisiz kalmaktadır.
Sonuç
2023 depremleri, Türkiye için bir milat olmalıdır. Afetlere karşı dirençli bir toplum inşa etmek; yalnızca fiziki değil, sosyal, psikolojik ve kurumsal açıdan da güçlü yapılara dayanmalıdır. Unutulmamalıdır ki, 1999’da yıkılan binalar da “yeniydi”. Aynı hataları tekrarlamak, yeni felaketlerin habercisidir.
*Bu yazı, hepimiz için yalnızca bir anma değil, geleceğe dönük ortak bir sorumluluğun hatırlatıcısı olmalıdır.
Unutmayalım: Deprem öldürmez, ihmal öldürür.
👉 1999’da yıkılan binalar da “yeniydi”.
👉 2023’te aynı hataları tekrarladık.
👉 2040’ta aynı acıları yaşamamak için bugün bilim, şeffaflık ve adaletle yüzleşmeliyiz.
Dr. Nil Gönce
Kaynakça
Akın, T. (2023). Deprem vergileri ve şeffaflık: Türkiye’de afet yönetimi politikaları üzerine bir inceleme. Afet Yönetimi Dergisi, 12(4), 89–101.
Doğru, Y. (2023). Yaşam hakkı odaklı afet politikaları: Türkiye’de toplumsal dayanıklılık ve afet hazırlığı. Sosyal Bilimler Dergisi, 25(1), 45–58.
Öztürk, S., & Demir, Z. (2023). Afet sonrası psikososyal destek ve travma yönetimi: Türkiye’deki uygulamalar. Psikolojik Destek ve Afet Müdahalesi, 7(1), 123–137.
Tunç, N. (2023). Afet ve yoksulluk ilişkisi: Depremin sosyal etkileri üzerine bir inceleme. Toplumsal Adalet Dergisi, 18(4), 210–225.
Yıldırım, E., & Kaya, M. (2023). İmar affı ve yapısal riskler: Türkiye’deki yapılaşmanın politik ve sosyo-ekonomik etkileri. İmar ve Yapı Yönetimi Dergisi, 13(3), 82–95.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası. (2023). 2023 Depremlerinde Yıkılan Binaların Teknik Analizi.
Japan Times. (2011). Japan’s Earthquake Response: Lessons for the World.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: