Perşembe, 15 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Ataerkil şiddet mağdurları

Erdal Çolak
Son güncelleme: 10 Mayıs 2023 00:50
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

Güç, iktidar yetkisi ve yeteneği hükmetme düşüncesiyle insanlara uygulanan şiddet türüdür.

Günümüzde birçok yerde “şiddet kültürü” yaygın. Bir yanda ekonomik kaygılar, yüksek işsizlik oranı ve düşük gelir düzeyi ile yaşamlarını devam ettirmeye çalışan toplumun büyük bir kesimi var. Aile bağlarının yozlaştığı, şiddet, kadın ve çocuk istismarının, cinsiyet ayrımının yaşandığı, insan haklarının ihlal edildiği, gençlerin madde bağımlılığına kapıldığı korku, depresyon ve anksiyete gibi çeşitli fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarının yaşandığı koca bir toplum. Aklın hegemonyasında vicdanın yokluğunda hareket eden sistemler ve insanlara yaşattıkları…

Biliyorum ki birçok kişi benim gibi şiddetin kökenini merak ediyor. Şiddetin, çaresizliğin, anlamsızlığın, susmanın, ağlamanın içinde kaybolmak… Bu saydıklarımın hepsinin ortak bir rengi olsaydı kesinlikle siyah olurdu.

Demokratik bir aile anlayışına sahip olmayan toplumlarda itaat kültürü, baskı, gelenek, alışkanlıklar, şiddet ve güç kullanımını ile kadın pasifize edilir. Hele geniş bir aile ise, kadına yönelik şiddet o aile içerisinde bulunan bütün bireylerin yaşattığı bir şiddet türü olarak karşımıza çıkar. Kadına yapılan şiddet, fiziksel, ekonomik, cinsel, kültürel ve psikolojik biçimlerde olabilir. Kadının kişiliğini oluşturan değerlere zarar vermek, hakaret etmek, onurunu kırmak, haklarını çiğnemek, hırpalamak, örselemek, zedelemek, incitmek, yeri geldi mi zor kullanmak şeklinde yapılan şiddet davranışları kabul edilemez.

Psikolojik faktörler açısından bakıldığında, geçmişinde sevgisizlik, güven eksikliği yaşayan ve engellemeyle karşılaşmış insanlar şiddete daha çok eğilimli oluyor. Burada altını çizmek istediğin en önemli husus, geniş aile içinde yaşayan kadının aile bireyleri tarafından aşağılanması, sevgisiz bırakılması, ayrımcılık, alay, fiziksel, psikolojik, bilişsel yönlerden engellenmesi ve zorlanması.

Bu da bizi şu noktaya götürüyor: Sözlü şiddet insanda fiziksel şiddetten daha fazla olumsuz etki yapar. Mağdur durumdaki kadın ister istemez fail duruma düşerek çocuklarına şiddet uygulamaya başlar. Bilmiyorum, belki de bunun nedeni bazı atasözlerimizde ya da toplumun kullandığı ortak baskıcı dilde saklıdır.

Hiç hoşuma gitmeyen birkaç sözü paylaşayım:

“Kızını dövmeyen dizini döver.” “Kızı gönlüne bırakırsan ya davulcuya kaçar ya zurnacıya.” “Dövülmeyen kadın tımarsız ata benzer.” “Kızın var, sızın var.” “Kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyeceksin”. “Erkektir, hem sever hem döver.” Gelinlikle girilen evden kefenle çıkılır.” “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.” “Yastık değişir kader değişmez” diye diye toplumu ne hale getirdiğimizin farkında değiliz. Bütün bu sözler itaati öne çıkaran mantığın ürünüdür.

Peki neden insanlar bu kadar duygusuzlaştı, duyarsızlaştı?

Bu durumun birçok sebebi var. Şiddetin yaşandığı bir çevrede büyüyen bir çocuğun ileride aşırı saldırgan bir karaktere sahip olması büyük bir olasılıktır. Sonuçta saldırganlık, fiziksel ya da psikolojik acıya yol açmayı amaçlayan kötü  niyetli davranıştır. Hiç düşündünüz mü, neden erkekler kadınlara göre daha saldırgandır? Çünkü erkekler kadınlara göre daha az empati yapar, daha benmerkezcidir ve kavrama yeteneği daha azdır. Sosyobiyoloji sosyal davranışları canlıların evrimi ile açıklayan bir yaklaşım biçimidir. Bu yaklaşıma göre saldırganlık genetik temellidir. Ama ben ısrarla saldırganlığın öğrenilen, öğretilen bir davranış olduğunu söylüyorum.

Günümüzde insanların yaşadığı bütün sorunlara baktığımızda içler acısı olaylarla karşı karşıyayız. İnsanlar kendilerinin dışında akıp gittiğine inandıkları acılara, felaketlere, cinsel sömürüye, tecavüze, aile içinde şiddete, kadına karşı uygulanan istismara bir etki edemeyecekleri düşüncesiyle kayıtsız kalıyor. Çaresiz olduğunu düşündükleri için vurdum duymaz oluyorlar. Bu olaylar her gün tekrarlandığı için, bu görüntüler sıkça karşımıza çıktığı için insanlar acıyı normalleştirme yoluna gitmek zorunda kalıyor. Yani kendilerinden başkalarını düşünmenin zaman kaybı olduğunu düşünmesi ve ellerinden bir şey gelmeyeceği algısının yerleşmesi sağlanınca insanlar çaresiz bir şekilde seyirci durumuna düşüyor.

Bu noktada, toplumsal bir olgu olduğu gerçeğinden hareketle, şiddetin yeniden yaşanmaması için toplumun sağlam dinamikler üzerine inşasını sağlayan eğitim sisteminin uygulanması gerekiyor. Başta aile olmak üzere yazılı ya da yazılı olmayan kurallarla ve yasalarla güvence altına alınması gerekiyor.

Toplumsal kurum kuruluşlar bu konuda çalışma içerisinde olmalı. Unutulmamalı ki sevginin yokluğu insanda korku, ızdırap, çekişme, zulüm, hırs, şiddet, vefasızlık, ihanet gibi duygulara sebep olur.

Kötülük varsa bilin ki kötülüğü yapan insan sevgi yokluğu, sevgiye karşı susuzluk çekmektedir.

Eric Fromm’un dediği gibi, “İnsanın insana karşı acımasızlığına her yerde, acımasız savaşlarda, cinayet ve ırza geçmelerde, güçlünün güçsüzü sömürmesinde, işkence gören, acı çeken canlıların inlemelerine kimsenin kulak vermemesinde, bunlara herkesin yüreğini kapamasına tanık oluyoruz.”

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale İbn Haldun’a göre evrim
Sonraki Makale Dilimin sınırları dünyamın sınırları

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
15 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?