Cuma, 24 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Nadir toprak elementleri üzerine

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 20 Ekim 2025 22:51
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

Açıklamaları kimi zaman kamuoyunda çeşitli tartışmalara yol açan ABD’nin Ankara Büyükelçisi Thomas Barrack’ın bir süre önce bir konuşmasında Türkiye’nin henüz tam işletilmeyen nadir toprak elementleri (NTE) yataklarını “stratejik fırsat” olarak tanımlaması dikkatleri çekmişti…

Beyaz Saray’daki görüşmede ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Eskişehir’in Beylikova ilçesindeki nadir toprak elementlerini isteyeceği iddiası bu çerçevede gündeme gelmişti.

Konunun uzmanları ve ilgilileri dışında, nadir toprak elementlerinin ne olduğu, önemi konusunda bilgi sahibi olan pek yok. Ancak bu elementleri ABD’nin isteyebileceği yolundaki iddialar kamuoyunda kaygıyla karşılandı.

Bu iddiaların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Erdoğan’a yüklenerek ,”Kendi geleceği için bu ülkenin nadir elementlerini satamaz. Sattırmayız” beyanında bulunması üzerine  Cumhurbaşkanı 15 Ekim’deki Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada, ortaya atılan iddiaların doğru olmadığını belirtmek zorunda kaldı.

Nükleer enerjiye yatırım yapmaya devam olunacağını vurgulayan Erdoğan şunları söyledi:

“Sahip olduğumuz madenlerin katma değerli şekilde uluslararası pazarlara sunuluyor. Özellikle nadir toprak elementleri, savunma sanayinden yenilenebilir enerji sistemlerine, elektrikli araçlardan haberleşme ve uzay teknolojilerine kritik rol oynuyor. Eskişehir’in Beylikova ilçesinde bugüne kadar 310 ayrı lokasyonda 125 bin metre sondaj yapıldı. Çalışma sahasında nadir toprak elementleri barit ve florit başta olmak üzere 694 milyon ton kaynak olduğu tespit edildi.Bu saha dünyanın ikinci büyük nadir toprak kaynak sahasıdır. 17 nadir toprak elementinin 10’unun bulunduğu Beylikova’da 12,5 milyon ton nadir toprak oksitleri yer alıyor.”

Cumhurbaşkanı’nın bu açıklaması, Beylikova’daki nadir toprak elementlerine duyulan ilgi ve merakı daha da artırdı. Biz de  Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın web sayfasında bu konuda yer alan  bilgilere göz attık.

Gördük ki nadir toprak elementlerini oluşturan elementler de kendi içlerinde ağır ve hafif nadir toprak elementleri olarak gruplandırılıyor. Bu gruplandırma elementlerin atom numaraları ile doğada bulunma sıklıklarına göre yapılmış. Hafif nadir toprak elementleri doğada daha sık bulunuyormuş. Nadir toprak elementlerinin adlarında geçen “nadir” sıfatı doğada bulunma sıklığının azlığından çok, cevherlerin işlenerek kullanıma sunumunun zorluğundan kaynaklanıyormuş. Çünkü bazı NTE’lerin doğada bulunma sıklıkları krom, nikel, kurşun ve bakır gibi metallerden daha yüksekmiş. 

Verilen bilgilere göre, kullanım alanları nedeniyle NTE’ler modern malzeme ve enerji teknolojilerinin vazgeçilmezi. Malzeme üretiminde ağırlıkça kullanım miktarlarının az olmasına karşın malzemeye kazandırdığı üst düzey mekanik, manyetik, elektrik ve optik özellikler nedeniyle nadir toprak elementleri malzemenin vitamini ve malzemenin tohumu olarak nitelendirilmekte.

Nadir toprak elementlerinin öne çıkan kullanım alanları  değerlendirildiğinde mıknatıslar ve alaşımlar öne çıkmakta. Özellikle SmCo ve NdFeB mıknatıslarının üretiminde NTE kullanımı öne çıkmakta. Belirtilen mıknatıslar elektrikli motorlarda ve rüzgar türbinlerinde kullanılmakta. Özellikle yeni nesil rüzgar türbinlerinde NTE’lere daha fazla ihtiyaç duyulmakta.  

NTE piyasaları için yapılan gelecek projeksiyonlarında, emisyon ve çevre regülasyonlarının sıkılaşmasıyla çevre dostu enerji üretim sistemlerine (rüzgar enerjisi, katı oksit yakıt pilleri ve elektrikli araçlar) artan talebin, gelecekte NTE’lere olan talebi de artıracağı öngörülmekte. Özellikle mıknatıs üretiminde kullanılan NTE’lere olan talebin artacağı ve bu elementlerin tedarikinde sorun yaşanacağı düşünülmekte. NTE’lerin önemini artıran diğer faktör de nadir toprak elementleri üretiminin (ara ve uç ürün üretimi ve sanayi) yüzde 80 oranında Çin’de yoğunlaşmış olması ve 1990’lardan beri Çin’in elindeki NTE rezervlerini ticari, politik ve stratejik sorunların çözümünde silah gibi kullanması.  

Çin’in bu alandaki ticari ve politik kısıtlamaları ve kullanım alanlarının önemi nedeniyle NTE’ler, ABD Enerji Bakanlığı ve Avrupa Komisyonu tarafından stratejik ham maddeler kategorisine alınmış.

Dünyadaki çevresel, ticari ve politik durum, NTE alanında yapılan çalışmaların tedarik güvenliği alanında yoğunlaşmasını sağlamış. Bu bağlamda ikame malzemeler, ikame teknolojileri alanında yapılan çalışmalar ile NTE’lere olan ihtiyacın azaltılması amaçlanmış. Bu kapsamda, yan ürün olarak diğer metaller ile birlikte NTE üretimi, diğer maden atıklarından (kömür külleri, boksit tesislerindeki kırmızı çamur vb.) NTE üretimi ve atıkların geri dönüşümü ile NTE üretimi alanlarında yapılan çalışmalar ile kısa vadede tedarik kaynaklarının çeşitlendirilmesi amaçlanmakta. 

Ülkemizde de NTE alanında yapılan arama ve teknoloji çalışmaları, dünyadakine benzer olarak son dönemde hızlandı. Bu bağlamda Eti Maden İşletmeleri tarafından Eskişehir/Beylikova’da bulunan basnazit cevherinin işletilmesi için pilot tesis kuruldu. MTA’nın Malatya, Burdur ve Isparta’da arama çalışmaları devam etmekte. 

Ayrıca, ülkemizde NTE alanında yapılan araştırmaları izlemek ve teşvik etmek amacıyla Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü (NATEN) kuruldu. 28 Mart 2020 tarihli Resmî Gazete ‘de yayımlanan 57 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi NATEN’in, yeni kurulan Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) bünyesinde faaliyetlerini sürdürmesini öngörüyor. 

Öte yandan, Milli İstihbarat Akademisinden Dr. Celal Erbay’ın, Fokus+ da yer alan “Türkiye’nin Nadir Toprakları Stratejik Olarak Neden Önemli?” başlıklı yazısında dikkat çekici değerlendirmeler yer alıyor. Erbay, Türkiye’nin son yıllarda enerji politikalarında önemli adımlar atarak yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı bir dönüşüm süreci başlattığına, bu kapsamda, güneş ve rüzgar enerjisi yatırımlarını hızlandırdığına işaretle “Bu gelişmeler, Türkiye’nin sürdürülebilir enerji hedeflerine ulaşma çabalarını güçlendiriyor” diyor.

Erbay’a göre, Türkiye’nin enerji dönüşümünde stratejik bir fırsat olarak değerlendirilen nadir toprak elementleri bu dönüşümün sürdürülebilirliği açısından kritik bir rol oynuyor. Nadir toprak elementlerinin özellikle rüzgar türbinleri ve elektrikli araçlarda kullanımı, bu elementleri yenilenebilir enerji dönüşümünün vazgeçilmez bir unsuru yapıyor. Yaklaşık 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezerviyle, Türkiye’nin hem enerji güvenliği hem de ekonomik kalkınması açısından stratejik bir avantaja sahip olduğunu gösteriyor. 

Türkiye’de NTE yenilenebilir enerji teknolojilerinde kritik rol oynayan elementlerden oluşuyor. Bu elementler, rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorları için gerekli olan kalıcı mıknatısların üretiminde kullanılıyor. Beylikova sahasındaki rezervler ve işleme tesisleri, Türkiye’nin bu alandaki potansiyelini daha da güçlendiriyor. Beylikova sahasında Eti Maden tarafından kurulan pilot işleme tesisinin, yıllık 10 bin ton nadir toprak oksit üretim kapasitesine ulaşması bekleniyor. Bu üretim kapasitesinin artması, Türkiye’nin NTE maliyetlerinde bağımsız bir yapı kazanmasına ve uluslararası pazarda rekabet avantajı elde etmesine olanak sağlayacak.

Uluslararası Enerji Ajansına göre küresel ölçekte Çin’in yüzde 62 üretim ve yüzde 90 işleme payıyla hakim olduğu NTE pazarında, Türkiye’nin sahip olduğu rezervler hem küresel tedarik zincirine çeşitlilik sağlama hem de stratejik bir alternatif olma potansiyeli taşıyor. Türkiye, bu potansiyelini NTE katkılı ürünler yoluyla yüksek katma değer yaratma fırsatına dönüştürebilir. Özellikle kalıcı mıknatıslar, enerji depolama sistemleri ve yüksek teknoloji gerektiren diğer ürünlerin yerli üretimi bu kaynakların ekonomik getirisini oldukça artıracak.

Türkiye’nin tedarik zincirindeki önemi

Dünya genelinde nadir toprak elementlerinin tedariki büyük ölçüde Çin’e bağımlı. Çin, küresel NTE üretiminin yaklaşık yüzde 62’sini gerçekleştiriyor ve işleme kapasitelerinde daha da yüksek bir paya sahip. Türkiye’nin sahip olduğu NTE rezervleri, Çin’e bağımlılığa karşı alternatif bir kaynak sunma potansiyeli taşıyor. Özellikle Beylikova sahasındaki işleme tesisleriyle Türkiye’nin, Çin’in bu alandaki hakimiyetine karşı dengeleyici bir rol üstlenmesi bekleniyor.

Nadir toprak elementlerinin ham madde olarak ihraç edilmesi yerine işlenmiş uç ürünlere dönüştürülerek ihraç edilmesi, Türkiye ekonomisi için daha yüksek katma değer yaratacak. Rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılan kalıcı mıknatısların yerli üretimi, Türkiye’nin yenilenebilir enerji sektöründe maliyet avantajı sağlamasına yardımcı olacak. Bunun yanı sıra, yüksek teknoloji ürünleri için gerekli olan NTE bileşenlerinin Türkiye’de üretilmesi, ülkenin uluslararası pazarda rekabet gücünü artıracak. Türkiye’nin bu alandaki yatırımları, yerli sanayi için yeni iş imkanları yaratırken uluslararası tedarik zincirinde daha güçlü bir yer edinmesine katkıda bulunacak.

Türkiye’nin NTE rezervlerini verimli bir şekilde kullanması, enerji teknolojileri alanında dışa bağımlılığını da azaltacak. Türkiye yerli üretimle rüzgar türbinleri ve elektrikli araç motorlarında kullanılan kalıcı mıknatıslar için ithalata duyulan ihtiyacı minimuma indirecek. Bu durum hem enerji güvenliği hem de ekonomik istikrar açısından büyük önem taşıyor. Aynı zamanda, nadir toprak elementlerinin işlenerek ihraç edilmesi, Türkiye’ye önemli bir döviz girdisi sağlayarak ihracat gelirlerini artıracak ve ülkenin uluslararası ticaretteki konumunu güçlendirecek.

Türkiye, sahip olduğu 694 milyon tonluk NTE rezerviyle yenilenebilir enerji dönüşümünde ve düşük karbonlu teknolojilerde liderlik potansiyeline sahip. Rüzgar türbinleri ve elektrikli araç sektörlerinde artan kalıcı mıknatıs ve NTE talebi, Türkiye’nin bu alandaki stratejik önemini daha da artırıyor. 2035’e kadar her iki sektörde de NTE kullanımından kaynaklanan toplam maliyetin 2 milyar doları aşabileceği öngörülüyor. Ancak Türkiye’nin yerli üretim kapasitesini artırmasıyla bu maliyetlerin büyük bir kısmını azaltarak hem yerli sanayiye hem de küresel pazara katkı sağlaması bekleniyor. Bu doğrultuda, Türkiye’nin NTE kaynaklarını etkin bir şekilde değerlendirmesi, enerji güvenliği, ekonomik kalkınma ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynayacak.

Sonuç olarak, havacılık, savunma ve uzay sanayi, biyomedikal, otomotiv gibi alanlarda stratejik öneme haiz NTE kaynaklarının, kıskançlıkla korunup ülke sanayisine ham madde sağlanması için dikkatli bir şekilde kullanılması gerekiyor.

İlgili yazı:

Nadir elementler pazarlığı

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale Bugünkü köşe yazıları
Sonraki Makale Fenerbahçe’yi anlamak…

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Serbest Kürsü

Altılı Masa’nın anayasa çalışması

Gürsel Demirok
24 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Bir “bunağın” anı defterinden

Alper Eliçin
21 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Meğer “muhalif” basın da çürüyormuş

Metin Gülbay
20 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Türkiye’nin eğitim ve bilim çıkmazı

Yıldırım Aktuğan
20 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?