Perşembe, 26 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
ManşetSerbest Kürsü

Siyasette kirli işler, ilişkiler

Gürsel Demirok
Son güncelleme: 26 Haziran 2025 17:17
Gürsel Demirok
Paylaş
Paylaş

“Kirli işleri, kirli ilişkileri olanlardan ben şahsen hiç adaletli, akılcı bir politika hamlesi beklemiyorum” yazmış bir yurttaş, “Kirli işler ve kirli ilişkiler” başlıklı yazım üzerine.

Yurttaşımızın değerlendirmesi beni siyasette kirli işler, kirli ilişkiler üzerinde düşünmeye yöneltti…

“Kirli işler” denilince ilk akla gelen CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. “Kirli siyaset” sözünü bir zamanlar dilinden düşürmezdi. 7 Haziran 2015 seçimleri öncesi  yaptığı bir konuşmada, 7 Haziran’ın yeni bir başlangıcın tarihi olduğunu belirterek, “Artık bu ülkede halkı değil cebini düşünen, halkı değil bireysel  zenginleşmeyi, halkı değil yandaşı düşünen siyasete son vereceğiz. Artık bu ülkede kirli siyaseti bitireceğiz” demişti… İktidar olduklarında ilk çıkaracakları yasalardan birinin “temiz siyaset yasası” olduğunu belirtmişti. 

CHP o tarihteki seçimlerde iktidar olamadığından “halkı düşünen temiz siyaset yasası”ndan da mahrum olmuştuk. Anlaşılan seçmenlerin önemli bir bölümü üzerinde “temiz siyaset” vaadi pek etkili olmamış, verecekleri oyu etkilememişti.

Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olduğu 2023 seçimlerinden önce de sosyal medya hesabından “Kirli işler” videosu yayınlamıştı. Videoda, her gün binlerce dezenformasyon haberi yapıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “kara propagandalara” işaretle şunları söylemişti:

“Büyük çaplı ve bol kaynaklı iftira kampanyaları ve muhalefeti engelleme çabaları ile karşı karşıyayız. Hileciler, yalancılar, düzenbazlar, kışkırtıcılar, troller, sabotajcılar, lüks hayat yaşayan çete patronlarının parasıyla bir araya getirildi. Ayrıca Erdoğan’ın prens ve prenseslerini, milyarlık vakıfları, kirli kampanya merkezlerine dönüştürüldü. Şimdi bu çeteler ve vakıfların himayesinde çok tehlikeli oyunlar oynuyorlar. Türk milletini birbirine düşürüyorlar. Bu seçimi manipüle etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar… Halktan çalınan 418 milyar doları geri alacağım dediğim kampanya filmimizin televizyonlarda yayınlanmasını engellemeyi başardılar… CHP logosuyla partimizi, terör yanlısı gibi gösteren sahte parti broşürleri bastırıyorlar…”

Kılıçdaroğlu videoda ayrıca seçimlerde, “hak galip gelecek, halk galip gelecek” öngörüsünde bulunmuş ise de, seçim sonuçları bu kez de onun öngördüğü şekilde gerçekleşmemişti. Daha önceki seçimlerde olduğu gibi seçmenlerin önemli bir bölümü bu tür beyanlardan etkilenmemiş, tercihlerini değiştirmemişlerdi. Anlaşılan bu seçmenler kirli işler, kirli ilişkilerle ilgili iddiaları önemsemiyor veya olağan bulup tavır almıyor.

Kılıçdaroğlu artık CHP başkanı değil. Özgür Özel’in başkanlığında yeni ve genç bir kadro parti yönetiminde. 2023 yerel seçimlerinde büyük bir başarıya imza atan parti iktidarın hedefinde. 11 Haziran tarihli “Neler oluyor bize?” başlıklı yazımda da belirttiğim gibi, CHP’nin başına gelmedik kalmadı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, “Cumhurbaşkanı adayı” Ekrem İmamoğlu ve bazı CHP’li ilçe belediye başkanlarının tutuklanmaları, siyaseten “kirli bir iş” olarak niteleniyor. Keza, 2023’teki Kurultay nedeniyle CHP’ye açılan dava da siyaseten kirli bir iş olarak gösteriliyor. İktidarın esas amacının giderek güçlenen iktidar adayı CHP yi dağıtmak, parçalamak, gelecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a rakip olması muhtemel adayı tasfiye etmek olduğu ileri sürülüyor.

Kılıçdaroğlu’nun yukarıdaki videoda işaret ettiği kirli siyaset ürünü kara propaganda, dezenformasyon CHP’ye tekrar uygulanıyor. Bu koşullarda, yargıdan mutlak butlan kararı çıkmasının partide sıkıntılar yaratacağı belirtiliyor. Kılıçdaroğlu’ndan beklenen böyle bir durumun önüne geçecek bir açıklamada bulunması. 

“Mutlak butlan uygun olmaz, kabul edemem. Böyle bir şeyi partimize ve delegelerimize yakıştırmam deyin” yönünde bir açıklamada bulunması tavsiye edilen Kılıçdaroğlu’nun, “Böyle bir açıklama yapamam. Umarım, mutlak butlan çıkmaz ama olursa da partimi kayyıma terk edemem. Ben kabul etmesem kayyım gelecek. Kayyıma mı bırakayım? Karardan sonra Özel ile oturur konuşuruz” dediği söyleniyor.

Şu sıralar Kılıçdaroğlu’nun bu tutumu kamuoyunda tartışılıyor. Pek çok CHP’li eleştiriyor. Tutumunun partiyi sıkıntıya sokabileceği belirtiliyor, bir anlam verilmiyor, yakıştırılmıyor. Geçmişte kara propagandaya karşı mücadele eden deneyimli siyasetçinin, bugün kirli siyasete alet olmaması gerektiği belirtiliyor. Hayal kırıklığına uğrayanlar, “Kılıçdaroğlu geniş deneyimi ve birikimiyle farklı bir tutum takınmalı. Saygın konumunu korumalı, iktidarın değirmenine su taşımamalı” diyorlar.

İktidar partisi ve yandaşlar ise CHP’de kaynayan kazandan memnunlar. Türlü çeşitli senaryolar yazıyorlar. Yargının 30 Haziran’da vereceği karar merakla bekleniyor. Kararın ertelenmesi halinde cadı kazanının kaynamaya devam edeceği ifade ediliyor. Yaşananlar, siyasette kirli işlere, kirli ilişkilere örnek olabilecek nitelikte.

Sürekli erken seçim çağrısında bulunan CHP’nin yeni kadrosunun Kılıçdaroğlu’nun “Kirli işler” videosunda belirttiği hususları her daim akılda tutmaları gerekir. Gelecek seçimlerde de benzer bir kara propagandaya, dezenformasyona muhatap olacaklarını, kirli ilişkilere tanık olacaklarını unutmamaları ve politikalarını ona göre belirlemeleri gerekir.

Öte yandan, sosyal medyada dikkatimi çeken paylaşımlardan birinde, “Recep Tayyip Erdoğan’ın önemli bir özelliği var. İktidarın ve partisinin kirlerini halının altına süpürüyor. Gündem değiştiriyor ve kirli işleri, ilişkileri unutturuyor. Muhalefet partileri ise Erdoğan’ın halının altına süpürdüğü kirli işleri unutuyor…” deniliyordu. Bir diğer paylaşımda ise, “Siyasette kirli/ahlaksız ilişkiler ve ayak oyunları ile tahtta kalma ya da tahta geçme çabası; küçük olsun bizim olsun anlayışı; sizce de var olan siyasi ruha ve yaşanılan bu şehre yapılmış en büyük kötülük ve ihanet değil midir?” sorusu yöneltiliyordu.

Siyasette kirli işler, kirli ilişkiler her devirde görülmüştür. Daha ziyade az gelişmiş ülkelerde ve totaliter eğilimleri güçlü toplumlarda tezahür eder. Siyasi tercihlerle, etik değerler kimi zaman askıya alınabilir. Etik değerlerden uzak kirli siyaset oyunlarına ilişkin pek çok örnek sıralanabilir.

İlk akla gelenler şunlar: 

* Bir takım hesaplar, pazarlıklar, vaatlerle partiler arası transferler yapılması,

* Siyasi rakiplere karşı avantaj sağlamak amacıyla yargının kullanılmaya çalışılması,

* Siyasileri ilgilendiren davalarda yargıya baskı yapılmaya kalkışılması ,

* Siyasi hesaplarla yüksek yargının kararlarının göz ardı edilmesi, siyasi tutukluların yıllar boyu cezaevlerinde tutulmalar,

* Siyasi rakiplere Fetö vari tuzaklar, kumpaslar, tezgahlar kurulması,

* Siyasilerin ellerindeki gücü, kamu gücünü kendi çıkarları için kullanmaları,

* Dinin siyasete alet edilmesi,

*Yandaş medyaya siyasi menfaat sağlamak amacıyla maddi vs. kolaylıklar sağlanması; muhalif medyayı sindirmek amacıyla  baskılar yapılması, 

*Siyasi menfaat için her türlü yalan, iftirada bulunmaktan çekinilmemesi,

* Yasadışı suç örgütleriyle, mafyayla gizli kapaklı ilişkilere girişilmesi,

* İş insanlarıyla çıkar amaçlı gizli kapaklı ilişkilere girilmesi, rüşvet alınması,

* Kadınlar üzerinden kirli siyasete başvurulması, siyasetçilerin cinsiyetçi ve şiddeti öven açıklamalarda bulunmaları,

* Kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, ötekileştirici kirli siyaset diline başvurulması…

Bu örnekler daha uzatılabilir…

Kirli siyasetin aklanması, paklanması mümkün mü? Mevcut durum sürdürülebilir bir durum değil. Siyaset kurumuna zarar veriyor. Siyaseti etik değerlere uygun yapmak isteyenlerin imajlarını  olumsuz yönde etkiliyor. Toplumun siyasete bakışını etkiliyor.

Bu itibarla, siyasette kirli işlerin, kirli ilişkilerin kaynağını bulmak gerekir. Nedenlerini aramak, kirli işlerin, kirli ilişkilerin siyaset kurumuna vereceği zararları belirlemek gerekir. Temiz siyaset için gerekli önlemleri almak gerekir. Öncelikle de siyasilerin ellerindeki siyasi gücü kendi çıkarları için kullanmamaları gerekir. Adil, akılcıl bir politika hamlesi gerekir.

Bu amaçla devlet saydamlaşmalı. Siyasi etiğe önem verilmeli. Etiğin, adil olma, dürüstlük, doğruluk, eşitlik, tarafsızlık gibi kavramları siyasete uyarlanmalı. Siyasetteki ahlak dışı eylemler arasında gösterilen yolsuzluk yapma, rüşvet alma, adam kayırma, vatandaşları aldatma gibi kamu gücünün kötüye kullanılması gibi eylemlerden kaçınılmalı. Etiğin talepleri askıya alınmamalı. Siyasetteki kirli işler ve ilişkiler hamasi nutuklarla, darbe korkusuyla vs. örtülmeye çalışılmamalı. Zihinlerdeki siyasetin kirli olduğu algısı değiştirilmeye çalışılmalı.

Akılcıl, adaletli bir politika hamlesiyle kirli işler, kirli ilişkiler sorunu ile ciddi ve anlamlı bir mücadele sürdürülmeli…

Fotoğraf: chp.org.tr

İlgili yazılar:

“Kirli işler” ve “kirli ilişkiler…”
Neler oluyor bize?..

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanGürsel Demirok
Takip et:
Emekli diplomat. 1945 yılında doğdu. Darüşşafaka Lisesi'ni 1964 yılında bitirdi. 1968 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nden mezun oldu. 1969'da Dışişleri Bakanlığı'na girdi. Türkiye Daimi Temsilciliğinde görevli olduğu yıllarda (1974-1977) BM Genel Kurulu 4, Komite (Decolonisation Committee) Raportörlüğüne seçildi. Kuveyt”in, Irak tarafından işgal edildiği tarihlerde, Kuveyt Büyükelçiliğimiz Müsteşarı idi. 1993-1997 yılları arasında Mainz Başkonsolosu olarak görev yaptı. Bu görevde iken girişimlerde bulunarak Mustafa Kemal Atatürk’ün 1917’de Veliaht Vahdettin ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaret anısına Türk heyetinin kaldığı görev bölgesindeki Bad Kreuznach Park Hotel‘de 23 Nisan 1997 de Atatürk Salonu açılmasını ve ziyaret anısına otelin girişine bir yazıt konulmasını sağladı. Açılış görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Otel bugün Türklerin etkinlikler düzenledikleri bir mekâna dönüştü. 1997 yılında Dışişleri Bakanlığı müşaviri olarak atandı. Bakanlık müşaviri iken, Başbakanlık İnsan Hakları Koordinatör Üst Kurulu Sekreterya Başkanı oldu. 57. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti döneminde hazırladığı ilerici insan hakları raporu AB Kopenhag Kriterlerinin karşılanmasına yönelik çalışmalarda referans belgesi olarak kullanıldı ve “Demirok Raporu “olarak anıldı. 2000-2004 yılları arasında Zürih Başkonsolosu olarak görev yaptı. Zürih Başkonsolosluğu binasında Park Hotel’deki Atatürk Salonuna benzer bir Atatürk Salonu açtı. Salonda Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ilişkin belge ve fotoğraflar yer almakta. Bu salonda da Türkleri buluşturan etkinlikler düzenlenmekte. Mainz ve Zürih‘te Başkonsolos iken vatandaşlarımızla birlikte olmaya, derneklerinin düzenledikleri etkinliklere katılmaya, çocuklarımızı okullarında ziyaret etmeğe, gençlerin sportif müsabakalarına katılmaya büyük önem verdi. 2004 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Yiğit Alpogan'ın başdanışmanı oldu, 2005 yılında MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanı olarak atandı ve bu görevindeyken 2010 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. MGK Araştırma ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'na atanmış ilk sivil görevlidir. Atatürk’ün Almanya gezisi ve Avrupa’daki Türkler üzerine kitapları var. Emekli olduktan sonra medyada köşe yazıları kaleme almaya başladı .
Önceki Makale İsrail’in güvenlik paradigması
Sonraki Makale Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

GünlükManşet

3 kanalın lisansı tehlikede

Medya Günlüğü
26 Haziran 2025
GünlükManşet

Köşe yazılarından seçmeler

Medya Günlüğü
26 Haziran 2025
GünlükManşet

311 gazeteciye dava

Medya Günlüğü
26 Haziran 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
26 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?