Pazartesi, 13 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Sürdürülebilir kalkınmanın anahtarı

Yıldırım Aktuğan
Son güncelleme: 29 Mayıs 2025 19:59
Yıldırım Aktuğan
Paylaş
Paylaş

Tarihsel olarak ülkelerin kalkınma süreçleri incelendiğinde, yalnızca kaynak bolluğunun ya da coğrafi avantajların değil, teknolojik ilerleme ve verimlilik artışlarının belirleyici rol oynadığını artık çok net biliyoruz.

Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren birçok ülkenin ekonomik büyüme hikayesi, verimlilik odaklı yapısal dönüşümlerin bir sonucudur. Kısaca özetlemek gerekirse kalıcı ve sürdürülebilir bir büyüme, ancak verimlilik artışları temel alınarak sağlanabilir.

Verimlilik, en yalın haliyle, daha az kaynakla daha fazla çıktı üretebilme yeteneğidir. Bu sadece üretim bandındaki makinelerin hızlanması değil; işgücünün daha eğitimli hale gelmesi, iş süreçlerinin optimize edilmesi ve özellikle de teknolojinin üretime entegre edilmesiyle ilgilidir.

Örneğin Güney Kore’nin son 40 yıldaki ekonomik sıçrayışı, sadece ihracat odaklı stratejilere değil, aynı zamanda yüksek teknolojiye yatırım yapmasına ve işgücü verimliliğini sistematik biçimde artırmasına dayanmaktadır. Samsung ve LG gibi şirketler, yalnızca ürün üretmediler; aynı zamanda teknoloji geliştirme kapasitesi kazandılar. Bu da onlara katma değeri yüksek ürünler ve küresel rekabet üstünlüğü sağladı.

Büyümenin motoru

Katma değer, bir ürün ya da hizmetin üretim sürecinde kazandığı ekonomik değerdir. Düşük katma değerli üretim örneğin, tekstil veya basit montaj işlerinde görülürken; yüksek katma değerli sektörler arasında yazılım, biyoteknoloji, savunma sanayi veya ileri mühendislik uygulamaları yer alır.

Bu fark yalnızca firmaların kâr marjlarında değil, ülke ekonomisinin genel refah düzeyinde de büyük etkiler yaratır. Örneğin Almanya, mühendislik temelli sanayisi sayesinde hem yüksek ihracat hacmine ulaşmış hem de çalışan başına daha yüksek gelir yaratmayı başarmıştır.

Buna karşın düşük verimliliğe sahip sektörlerde ücretler genellikle düşük kalır. Çünkü bu sektörler yoğun rekabetle karşı karşıyadır ve fiyat üzerinden rekabet ederler. Bu da firmaların maliyet baskısıyla ücretleri düşük tutmasını zorunlu kılar. Sonuç: Ekonomik büyüme sağlansa bile toplumsal refah artmaz.

Politika seçimlerinin rolü

Bir ülkenin ekonomik politikaları, hangi sektörlerin gelişeceğini büyük ölçüde belirler. Eğer teşvik ve koruma politikaları düşük katma değerli alanlara yönelirse, bu durum hem verimlilik artışını sınırlar hem de küresel rekabet gücünü zayıflatır.

Örneğin, uzun yıllar emek yoğun düşük teknolojiye dayalı sanayi üretimini destekleyen Türkiye, dünya piyasasında Çin, Vietnam gibi daha verimli üreticilerle rekabet edemez hale gelmiştir. Oysa aynı dönemde, İrlanda gibi ülkeler yüksek teknoloji şirketlerine yatırım teşviki sunarak, kısa sürede Avrupa’nın “dijital vadisi” haline gelmiştir.

Bu nedenle, kamu politikalarının odak noktası verimlilik olmalıdır. Vergi avantajları, AR-GE destekleri, üniversite-sanayi iş birlikleri gibi araçlarla yüksek teknoloji sektörlerinin önü açılmalı; emek-yoğun, düşük katma değerli üretimden teknoloji yoğun, sermaye-yoğun alanlara geçiş teşvik edilmelidir.

Teknolojik gelişmenin gücü

Yapılan birçok ampirik araştırma, verimlilik artışlarının özellikle teknoloji yoğun sektörlerde daha hızlı ve kalıcı olduğunu ortaya koymuştur. Bunun en güçlü örneklerinden biri, bilgi teknolojileri sektörüdür.

Amerika Birleşik Devletleri’nde 1990’lardan sonra yaşanan verimlilik patlaması, bilgisayarların, yazılımın ve internetin üretim süreçlerine entegrasyonu sayesinde mümkün olmuştur. Bu dönüşüm, yalnızca teknoloji firmalarını değil; tarımdan hizmet sektörüne kadar pek çok alanı doğrudan etkilemiştir.

Benzer şekilde, Japonya’nın otomotiv ve elektronik sektörlerinde gösterdiği başarı, üretim teknolojilerinin sürekli geliştirilmesine ve Toplam Faktör Verimliliği (TFV) artışına bağlıdır. Bu yaklaşım, daha az işgücüyle daha kaliteli ve rekabetçi ürünler üretmeyi mümkün kılmıştır.

Geleceğe yönelik stratejik yaklaşım

Geleceğin ekonomilerinde başarılı olmanın yolu açık: verimliliği merkeze alan bir büyüme modeli. Bu model, yalnızca ekonomik büyüklük hedeflemekle kalmaz, aynı zamanda toplumun refah seviyesini de artırır. Bunun için atılması gereken adımlar şunlardır:

1-Sektörel dönüşüm planları: Düşük verimlilikten yüksek verimliliğe geçiş için uzun vadeli yol haritaları hazırlanmalı.

2-Ar-Ge yatırımları: Kamusal ve özel sektör Ar-Ge harcamaları artırılmalı.

3-Eğitim ve beceri dönüşümü: Yeni nesil iş gücünün yüksek katma değerli sektörlerde çalışabilecek becerilere sahip olması sağlanmalı.

4-Teknoloji transferi ve yerli üretim: İthal teknolojiye bağımlılığı azaltacak yerli inovasyon ekosistemleri kurulmalı.

Sonuç

Verimlilik artışı, yalnızca ekonomik büyümeyi değil, aynı zamanda toplumsal refahı, küresel rekabeti ve kalkınmanın sürdürülebilirliğini doğrudan etkileyen temel bir faktördür. Tarihsel örnekler, bu ilkenin göz ardı edilmesinin bedelinin ağır olduğunu; buna karşılık, verimlilik odaklı stratejilerin ülkeleri kısa sürede dünya sahnesinde güçlü oyuncular haline getirdiğini göstermektedir.

Dolayısıyla, hem firmalar hem de politika yapıcılar için sorulması gereken soru şudur: 

Yarın için mi büyüyoruz, yoksa on yıl sonrası için mi?

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanYıldırım Aktuğan
Takip et:
1958 yılında İzmir’de doğan Yıldırım Aktuğan, 1982 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünü tamamlamasının ardından iş hayatına 1984 yılında Başbakanlık Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda başlamıştır. 1989 yılında Müsteşarlık bursu ile Boston Üniversitesinde Finans alanında yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra Müsteşarlıkta çeşitli kademelerde yönetici olarak görev yapmıştır. Yurtdışında Şikago ve Tokyo’da ekonomi müşaviri olarak görev yapan Aktuğan, ayrıca Eti Bor A.Ş.de Yönetim Kurulu üyeliği ve Halk Bankası’nda Denetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur. Müsteşarlıktan ayrıldıktan sonra bir süre Çeşme Belediye Başkan Yardımcılığı ve Çeştur A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevlerini yapan Aktuğan halen Çeşme ilçesinde Kurumsal Yönetim Danışmanı olarak görev yapmaktadır.
Önceki Makale “Arap parasıyla” büyük Amerika
Sonraki Makale Köşe yazılarından özetler

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Gıda güvenliğimiz tehlikede mi?

Yıldırım Aktuğan
13 Ekim 2025
*Serbest Kürsü

İki sessizlik arasında Orta Doğu

Metin Duyar
13 Ekim 2025
EditörSerbest Kürsü

İnsan adaleti mi doğa adaleti mi?

Tijen Zeybek
12 Ekim 2025
Serbest Kürsü

Erdem, cehalet ve ihtiras

Melek Ay
12 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?