En güzeli pencere.
Kelebekler başka nereden girebilir ki evlere?
Belki de en son cümlemi en başa yazayım.
Kim ördü tuğla ile Türkiye’nin pencerelerini?
Çok yıllar önce Orbay Deliceırmak bir şiirinde, “Zenciye zencidir diye zincir vuranlara/ülkelere güneş girmesin diye güneşi kilitli tutanlara göre biz asiyiz/oysa biz hürriyeti getirmek için patlayan mermilerin sesiyiz” demişti Kıbrıs Türk halkının USA (ABD) ve SSCB’ye rağmen direnişini anlatmak için.
Ve zaten Mustafa Kemal Samsuna çıkarken yedi düvelin / düveli muazzamanın Anadolu coğrafyasının etrafına ördüğü karanlık duvarını yıkmak karalılığında idi ve yıktı da.
Ve küllerinden Anadolu’nun bir memleket kurdu ki tam da Cahit Sıtkı Tarancı’nın şiirinde anlattığı gibiydi her şey
Memleket isterim/Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim/Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim/ Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim /Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.
Sonra yıllar sonra Menderes-Bayar ikilisinin Demokrat Parti’si iktidara geldi ve “küçük Amerika olacağız” şiarıyla, her mahallede bir milyoner yaratacağız propagandası ile karartmaya başladılar Anadolu/Türkiye coğrafyasını yeniden.
Evet, her mahallede Demokrat Partili bir milyoner türedi de her mahallenin diğer sakinleri her geçen günde daha da geriledi, yoksullaştı.
Köylerinde geçimlerini sağlayamayanlara büyük şehirlere göç yolları açıldı ardına kadar.
Mutlaka hatırlayan vardır, “Zeytinyağlı yiyemem aman, basmada fistan giyemem aman” türküsünü.
Sipariş bir türküydü ve zeytinliklerine Anadolu’nun ve fabrikalarına Sümerbank’ın amansız taaruzun işaret fişeğiydi sanki de o türkü, şarkı.
Günler karanlığı örerek günlere eklendi aylar ayları yıllar yılları ve milliyetçilik kisvesi altında milletini hiç sevmeyen sağcıların iktidarları birbirlerini takip etti ve gelindi bu güne.
“Penceresiz kaldım anne” derdi Ahmet Kaya, işte o günleri yaşıyoruz; pencerelerimize kalın tuğla beton duvarlar örüldü ve devam eder Ahmet Kaya:
Duvarlar konuşmuyor anne
Duvarlar konuşmuyor anne
Açık kalmıyor hiçbir kapı
Hani benim gençliğim nerde
Kim ördü bu karanlığı
Kelebekler nasıl girsin içimize, coğrafyamıza
Görsel: vecteezy.com