Bir süredir burada yazı yazma işini aksattığımı biliyorum…
“Binlerce okurumun beni özlemle beklediğini biliyorum” desem yalan olur çünkü böyle bir okur kitlem yok. İşin şakası bir yana benim gibi amatörce yazı yazanlar için zorunluluktan uzak, özgürce ve canı istediği zaman, konu sınırlaması olmadan yazmak en büyük konfor…
Düşünüyorum da her gün bir köşede mutlaka yazmak zorunda olanlar için ne kadar bağlayıcı ve sıkıcı bir durum. Evet sonunda bu işten bir para kazanıyor olmaları durumu açıklasa da canı istemediği zamanlarda bile yazmak zorunda olma düşüncesi hiç hoş değil. Ayrıca bir de bazı düşüncelerinin, fikirlerinin bağlı bulunduğun medya grubu yayın politikasına ters düşme durumu nedeniyle özgürce yazamama konusu var.
Aslında bütün meslekler öyle değil mi? İnsanın sevmediği bir işi hayat boyu yapmak zorunda kalması büyük işkence… Bir zamanlar öğrencilerim mesleğimi sevip sevmediğimle veya niçin bu mesleği seçtiğimle ilgili sorular yönelttiğinde verdiğim tek bir yanıt vardı:
“Çocuklar, ben bu hayatta en çok sevdiğim işi yapıyorum bir de üstüne para veriyorlar. Şimdi siz bilgisayar oyunları oynamayı seviyorsunuz değil mi? Düşünün, hayat boyu oyun oynayıp üstüne bir de para almak istemez misiniz?”
Neyse biz dönelim konumuza desem de bu yazının konusu filan da yok aslında. Evet bir süredir yazı yazmadığımdan bahsediyordum. Bunun en büyük nedeni ise, 2 yıldır Açıköğretim Fakültesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünde süren öğrenciliğimdi. Geçen hafta sonu itibarıyla son final sınavlarıma girip okulumu bitirdim.
Emeklilik sonrası yeniden öğrenci olmak, ders çalışmak, sınavlara hazırlanmak, yeni yeni bilgiler öğrenmek aslında hoşuma gidiyor. Bu iş bende neredeyse hobiye dönüşmeye başladı. Bu bölüm ile 3. kez üniversite diploması almaya hak kazandım. Bundan sonra devam eder miyim ya da hangi bölümü okurum onu da bilmiyorum. Bu arada eşimi de yeniden öğrenci olmaya ikna ettim, o da aşçılık bölümünde okuyor.
Önümüzdeki günlerde daha önce bir üniversite bitirmiş olup yeniden öğrenci olmak isteyenlere bu konuları anlatan bir yazı yazmayı istiyorum. Nasıl öğrenci olunur? Hangi üniversite ve bölümleri seçebilirsiniz? Bölüm seçerken nelere dikkat etmek gerekir? Öğrenciliğin avantajları nelerdir gibi…
Yazmak istediğim bir başka yazı türü de gezi notları şeklinde… Öğrencilik derken hep evde oturup ders çalıştık sanmayın. Bu arada fırsat buldukça gezmeye çalıştık. O konuda yazacaklarım da birikti. Alanya-Antalya, Bursa-İznik derken en son Van Gölü Ekspresi ile gidip Kurtalan Ekspresi ile döndüğümüz Tatvan-Ahlat-Diyarbakır gezisi gerçekten harikaydı. Çok yakında geniş olarak anlatırım.
Son olarak beni en çok mutlu eden olaylardan biri de Galatasaray”ın 24. şampiyonluğu oldu. Gerçekten inanılmaz bir sezon daha bitti ve sonunda iyilik kazandı. Son haftaya saçmasapan bir yenilgi ile girsek de sonuç sevindirici oldu. Özellikle Fenerbahçe yenilgisi sonrası hayatını kaybeden arkadaşım İpek Meral’in de bu şampiyonluğu görmesini çok isterdim. O maçtan sonra “Yine biz şampiyon olacağız” demişti ve olduk. İnanıyorum ki bu son şampiyonluk coşkusunu bir yerlerden izlemiştir.
Yaşadığım, sevindiğim şampiyonluklar içinde en özel, en anlamlı olanlardan biriydi. Bunun birçok nedeni var tabii… Zor olanı kazanmanın mutluluğu da sevinci de coşkusu da bir başka oluyor.
Evet biraz dağınık bir yazı oldu ama artık kusura bakmayın. Bir süredir yazmayınca insan paslanıyor galiba…Şimdi telafi zamanı, görüşmek umuduyla hoşça kalın…