Tarihte çile çekmiş, soykırıma uğramışlardı. Çalışkan, çölde mucizeler yaratmış, pek çok alanda başarılara imza atmış, öz güveni yüksek, demokrasiye inanan insanlar olarak bilinirlerdi.
İsrail halkından söz ediyorum. Günümüzde ise İsrail soykırım suçlusu olarak anılıyor. Güney Afrika’nın başvurusunu gündemine alan Birleşmiş Milletler’in en üst mahkemesi Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail’in soykırım ile yargılanmasına karar verdi. Divan bu kararı ile İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze’de sürdürdüğü katliama seyirci kalınamayacağı mesajını verdi. Uluslararası toplumun sesi oldu, vicdanı oldu.
UAD, Güney Afrika’nın İsrail’e karşı açtığı soykırım davasında ihtiyati tedbir kararı aldı. Mahkeme, İsrail’in “davanın reddi” talebini reddederek, soykırım dosyasının esastan görüşülmesine karar verdi. Mahkeme, önümüzdeki süreçte Güney Afrika’nın ortaya koymuş olduğu iddiaları değerlendirecek. Nihai soykırım kararı ileri bir tarihte açıklanacak. İhtiyati tedbir kararı uyarınca, Gazze’ye saldırıların durduğuna dair İsrail bir ay içinde rapor vermek zorunda. Mahkeme, İsrail askeri güçlerinin Gazze’de hiçbir eylemde bulunmamasına karar verdi. İnsani yardımların ulaştırılması için etkin tedbirler alınmasını istedi. Kararların uygulanması zorunlu.
Divanın verdiği karar son derece önemli ve değerli. İnsanlık vicdanının yansıması niteliğinde. İsrail’e karşı bu davayı açan Güney Afrika’nın tutumu her türlü takdirin üzerinde. Güney Afrika bir zamanlar beyaz azınlığın söz sahibi olduğu ırkçı bir ülke olarak bilinirdi. Zaman içinde uluslararası toplumun da baskısıyla ırkçı yönetim son buldu. Yönetim siyahların eline geçti. İsrail’e dava açan da siyahların yönetimindeki Güney Afrika.
Filistinlilerin çığlıklarını, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sunulan karar tasarılarını veto eden ülkeler duymadı. İnsan hakları savunucusu ABD, insani ateşkes çağrısını ihtiva eden karar tasarısını Konsey’de veto etti. Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği de, hamasi açıklamaların ötesinde İsrail’e etkin bir tedbir uygulayamadı. İsrail’e karşı yaptırımlar uygulanması tasarısı Suudi Arabistan, BAE, Fas ve Bahreyn tarafından veto edildi. Geçmişte ırkçılığa karşı çetin bir mücadele vermiş olan Güney Afrika ise Filistinlilerin çığlıklarını duydu. Mahkemedeki duruşmada Güney Afrika’yı temsil eden Müslüman bir siyahi Avukat Adile Hassim, İsrail’in Gazze’de işlediği , zulmü ve soykırım fiilini ancak UAD’nin kararının durdurabileceğini vurguladı.
Soykırım sanığı İsrail’in önümüzdeki süreçte takınacağı tutum Divan’ın aldığı bu karar ışığında değerlendirilecek. İsrail, Divan’ın kararını temelsiz, yanlış ve çirkin buluyor. İsrail, ABD ve AB’nin iki devletli çözüm önerilerine de kulaklarını tıkıyor. ABD ve AB’nin Divan kararı ışığında, nasıl bir tutum takınacakları önümüzdeki dönemde görülecek. Bu ülkeler kamuoylarının, yönetimleri üzerindeki tepkilerini yoğunlaştırmaları beklenmeli.
Uluslararası toplumun baskılarını üzerinde hisseden İsrail halkının ise aklı karışık. Başbakan Netanyahu’nun politikasını destekleyenler de var, karşı çıkanlar da. Kamuoyu yoklamaları Başbakana desteğin benzeri görülmemiş düzeyde düştüğünü gösteriyor.
TV’de Filistin-İsrail çatışmasına ilişkin dehşet verici görüntüleri hüzünle izledikçe yıllar ötesine, Türkiye’nin BM Daimi Temsilciliğinde görevli olduğum yıllara gidiyorum. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 1974 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) lideri Arafat’ın yaptığı konuşmayı anımsıyorum. Arafat, hınca hınç dolu Genel Kurul salonunda tüm dünyaya seslenmişti:
“Yalvarıyorum size. Elimdeki zeytin dalının düşmesine izin vermeyin.”
Yıllardır baskı altındaki halkının özgürlük mücadelesini uluslararası topluma anlatmaya çalışıyordu FKÖ lideri. Tüm dünya ayakta alkışlıyordu Arafat’ı, İsrail hariç…
Yıllardır Filistin-İsrail sorununa kalıcı, adil bir çözüm bulunması amacıyla sayısız girişimler oldu. Barış süreçleri denendi. Tümü başarısız kaldı. Zamanla dünya dengeleri değişti. O yıllarda uluslararası toplum içinde ağırlığı olan Arap ülkeleri bu ağırlığını kaybetti. Emperyal Batı tarafından riskli ülkeler olarak nitelenen Filistin davasının güçlü savunucuları Irak, Suriye, Libya iç savaşa sürüklendi, bu ülkelerin o devrin güçlü söz dinlemez liderleri öldü.
Bölgedeki riskli ülkeler arasında görülen Filistin davasının savunucularından İran ile ilgili çeşitli senaryolar gündemde. Batı ile yakın ilişkilere sahip Körfez ülkeleri ise İsrail’le ilişkileri normalleştirme gayretinde idi 7 Ekim’e kadar.7 Ekim’den bu yana Gazze’de masum sivillere yönelik insanlık dışı saldırılar sürüyor, Gazze yerle bir ediliyor. Filistinlilere yönelik işlenen savaş suçlarının cezasız kalmaması uluslararası toplumun arzusu.
UAD”nin kararı yeni bir barış sürecinin başlangıç noktası olabilir mi? Uluslararası toplumun arzusu, beklentisi karşılanabilir mi? Yerlerde sürünen Arafat’ın “Zeytin Dalı”nı eğilip yerden almaya çalışanlar olur mu? İsrail, uluslararası toplumun tepkisini, Divan’ın kararını umursamayıp, Gazze’ye yönelik saldırılarını, politikasını sürdürür mü? Bekleyip göreceğiz.
İsrail, terör örgütü olarak gördüğü Hamas’ı etkisizleştirme çabasında, kararlılığında. İsrail’in Gazze’deki saldırılarına direnen Hamas ise, Gazze’nin statüsü ve geleceği konusunda kendisini söz sahibi görüyor. Yabancı güçlerin Gazze Şeridi’nde konuşlanmasına karşı. Kimsenin vesayetini kabul etmiyor. Saldırıların tamamen durdurulması halinde esir takası için müzakerelere, anlaşmaya hazır.
Divanı’n açıkladığı tedbirleri Filistin’de akan kanın durdurulması için çok önemli bir fırsat olarak değerlendiren Türkiye, İsrail’e Divan’ın ihtiyati tedbir kararını derhal ve tam olarak uygulaması çağrısında bulundu. Güney Afrika’nın İsrail’e açtığı davayı destekleyen Türkiye, Mahkemenin ihtiyati tedbir kararını memnunlukla karşıladı. Süreci yakından takip edecek.
Soruna iki devletli bir çözüm bulunmasını öteden beri savunan Türkiye, ateşkesin tesisi ve kalıcı barışa giden yolun temini adına tüm gücüyle çalışıyor. Filistinlilerin yanında yer almaya devam ediyor, bölgede çıkan insani sorunların çözümü ve sükûnetin sağlanması için yoğun çaba harcıyor. Gerilimin sona erdirilmesi amacıyla her türlü desteği sağlamaya hazır. Çatışmanın bölgeye yayılma ihtimaline karşı teyakkuzda.