“Ah, benim minik kedim, gözleri gözlerime benzeyen kış kedim!”
“Kedi ve Ölüm” Erhan Bener’in severek okuduğum bir romanının adı. Konuyla bir ilgisi yok ama haberi okurken, düşünürken birden o aklıma geldi.
***
Bizim ofis konuşmalarına aşinasınız.
İrina, sabah, daha içeri girer girmez “Gördünüz mü vicdansız kadının zavallı kediye yaptığını?” diye bağırıp, arkasından hıçkırarak ağlamaya başladı.
Neden bahsettiğini anlayamamıştım.
Meğer bütün Rusya’yı meşgul eden, sosyal medyayı çalkalayan bir olay olmuş.
Ukrayna sorunu, Davos Toplantısı, Gazze’deki insanlık dışı katliam, iktisadi problemler,.. Bunlar tabii ki önemli konular. Bu olayın haber değerinin onları aşması mümkün değil kuşkusuz. Ama bu da kamuoyunu meşgul eden haberlerden biriydi.
Sahibiyle birlikte seyahat eden bir kedi görevli kondüktör kadın tarafından trenden atılmıştı.
Rusya’yı meşgul eden bu konu İrina tarafından bizim ofise de taşınmıştı.
Yulia da İrina’yı teyit eder bir tonda “Vicdansız kadın, n’olacak!” bağırdı.
İgor, “Durun bir dakika yahu! Önce işin aslını, faslını bir anlayalım” diye müdahale etti.
Aramızda bir tartışma başladı. Neler konuştuğumuzu aktaracağım.
Yaşananlar ilginçti. Ben bundan bir yazı çıkarmalıyım diye planlar yaparken Turkrus.com’un çoktan haber yaptığını gördüm.
Mutlu oldum. Turkrus.com haberi atlamamıştı. “Helal olsun” dedim içimden.
Sonra Rusça kaynaklara da baktım. Gerçekten ilginçti.
Zalim bir kondüktörün onu trenden attığı yazılıyordu.
Rusya’nın Yekaterinburg şehrinden St. Petersburg’a giden trende yaşanan ihmaller zinciri bir kedinin ölmesine neden olunca kamuoyunda büyük tepki ortaya çıkmıştı.
Medyaya yansıyan haberlere göre olay, 11 Ocak gecesi Kirov şehrinde, Yekaterinburg- St. Petersburg treninin istasyonunda meydana gelmişti.
Haber yayılmıştı…
Herkes Tviks isimli kedinin başına gelenleri tartışıyordu.
Hayal etmesi bile ürkütücü…
Herkes, son hızla giden bir treni, kar yığınlarının ve donun kapladığı tren yolunun çakıl taşlı zeminini, sert bir tipiyi, uğultulu bir rüzgarı düşünerek “zavallı kedicik!” diye feryat ediyordu.
Üstelik kedi, küçük bir ev kedisi idi. Bir sokak kedisi kadar kötü koşullarda yaşamaya alışmış olması mümkün değildi.
***
Rusların hayvan sevgisi üzerine çok yazmıştım. Biliyorsunuz.
Bu yüzden kamuoyundaki hassasiyeti kolay anlıyoruz.
“Hayvan sevmeyen insan da sevmez” veya “İnsan sevmeyen hayvan da sevmez” diyebiliriz.
***
Yekaterinburg’daki bir veterinerde ameliyat geçiren Tviks adlı bu kedi, o gece özel kafesinde sahibiyle birlikte St. Petersburg’a dönüyordu.
Tviks, beleşçi, kaçak bir yolcu değildi. Onun için de ayrı bir bilet satın alınmış, belgeler düzenlenmişti. Sahibi ile birlikte 13 numaralı vagonda seyahat ediyordu.
Muhtemelen sahibinin uyuyakaldığı bir sırada, artık nasıl olduysa, kedi kafesinden çıkarak koridora kaçmıştı.
O sırada vagonları kontrol etmekte olan kondüktör, kediyi fark etmişti. Sahipsiz olduğunu düşünmüş olmalıydı. Belki de bir önceki istasyonda platformdan vagona girdiği sonucuna varmıştı.
Tviks’i yakalayıp bir sonraki istasyonda, dışarıda havanın çok soğuk, eksi 30 derece olduğunu bilmesine rağmen dışarı atmıştı.
Sonradan yapılan soruşturma sırasında Kirov istasyonu çalışanları CCTV kameralarından gelen kayıtlara bakmışlar ve kedinin kondüktör tarafından dışarı atıldığını görmüşlerdi.
Atılma mı, fırlatılma mı, yoksa bırakılma mı demek lazım?
Aslında kediler için üç adımlık bir yükseklikten bırakılmak genellikle travmatik bir duruma neden olmaz. (Kayıtlar kondüktörün hayvanı sert bir düşüş olmaması için daha önce bir iki saniye boyunca elinde tuttuğunu açıkça gösteriyor) Bu duruma “dışarı atmak veya fırlatmak” dememek gerekir sanırım.
Devamında neden sonra uyanarak kedisini göremeyen sahibi köşe bucak aramaya başlamış. Ancak çabaları sonuç vermemişti.
Durumu öğrenince de öfke seline kapılmıştı.
Evcil hayvanın sahibi, REN TV’ye verdiği röportajda, trenden atılan Tviks’in biletle seyahat ettiğini ve kondüktörlerin hayvanın bir yolcuyla birlikte seyahat ettiğini bildiğini söylemiş.
Serkan, “Kondüktör kadın, kedinin sahibine mi, yoksa kediye mi gıcık olmuş?” diye soruyor.
İrina, “Nerden bileyim” anlamında omuzunu silkiyor.
İgor, internetteki tartışmalara göz gezdirdikten sonra, “Kondüktör kadın girişte bir kedi olduğunu görmüş. Belki de aklına ilk gelen, muhtemelen fare kovalayan veya çevredeki kafelerde, restoranlarda yiyecek arayan yerel bir istasyon müdavimi olduğu idi. Hatta yakındaki evlerden birinin kedisi bile olabilirdi… Ve bu yüzden de kediyi dışarı bıraktı” dedi.
Aramalar ancak ertesi gün başlamıştı.
Sosyal medyada örgütlenen gönüllüler bölgeyi taramaya başlamışlardı. Sahipleri kedinin bulunması için para ödülü sözü vermişlerdi.
İgor, “Fakat kedinin sahibinde de bir tuhaflık var,” diyor, “Kedisine niye Tviks adını koymuş? Popüler, güzel, bir sürü kedi ismi var.”
Serkan, “Böyle buna benzer bir çikolatalı kraker markası var. Belki adam bu krakerin müptelasıydı ondan,” diye araya giriyor.
İgor, “Şokolatnıy batonçik,” deyip gülüyor.
Yulia, “Örneğin İrina’nın kedisinin adı Barsik,” diyor.
Barsik, Rusya’da en popüler, geleneksel kedi isimlerinden. Ruslar gerçi kedilerine değişik isimler koymayı seviyorlar, ama bazıları da bu tür geleneksel isimleri tercih ediyor.
İgor:
“Ben olsam kedime eski bir kahraman kedinin ismini, Sluhaç ismini verirdim mesela. Leningrad’da yaşayan bu kedi, düşman hava saldırılarını şöyle haber veriyordu: Tüyleri diken diken oluyor, acı acı çığlıklar atıyordu. Sluhaç adlı bu kedinin tahminleri hep doğru çıkardı ve zaman olarak Sovyet radarların uyarılarından çok önce gelirdi. Devlet himayesi altına alınan kediye bir de madalya verilmişti.”
Devam ediyor:
“Mourka da olabilirdi mesela. İkinci Dünya Savaşı’nda Stalingrad savunması çok can ve mal kaybına neden olmuştu. Alman kuvvetleri 199 gün boyunca bu Sovyet şehrinin kontrolünü Kızıl Ordu’dan almaya çalıştı. Naziler sonunda geri püskürtüldü. Şehir sokaklarında cereyan eden korkunç çatışmalarda, insanların başını çıkarması intihar anlamına geliyordu. Bu koşullarda karargâha bilgi göndermek işi bir sokak kedisi olan ‘Mourka’ya düştü. Boynuna bağlanan notları kimse farkına varmadan götürüp getiriyordu. Bu kedi nasıl sevilmez?!..”
***
Sosyal medyadaki mesajlaşmaların bazen ne kadar şirazesinden çıktığını biliyorsunuz.
Tartışmalar büyümüştü. Herkes kendisine göre olayı yorumluyor, fikir yürütüyordu.
Kondüktörünün görevden alınmasını talep eden bir dilekçeyi 71 binden fazla kişi imzalamıştı.
İgor:
“İyi de, bir diğer soru; sahibi neden kendisi dışında herkesi suçluyor ve bu konuyu en yukarılara kadar götürmekle tehdit ediyor?”
Yulia.
“Evet ama belki konunun tarafı olan herkes suçlu. Ancak sadece -30 derecede kediyi ensesinden tutup dışarı fırlatan kişi değil, öyle mi?”
İrina:
“Kedinin sahibi, kondüktör hakkında ceza davası açacakmış” diyor.
Serkan:
“Ne biçim iş? Herkes kediyi ve kondüktörü, kedinin nasıl kafesten kaçtığını konuşuyor, kedinin sahibinin nerede olduğunu konuşmuyor. Neden kimse sahibi hakkında konuşmuyor? Belli ki çok dikkati ve sorumlu değildi. Muhtemelen içip, sızmış, uyumuştu. Ve şimdi manevi zarar için tazminat mı almak istiyor? Sahibini de sorgulamak gerek. Genellikle hayvanları seven insanlar seyahat ederken onları yalnız bırakmazlar.”
Kamuoyu, idareyi, kadın kondüktörü ve kedinin sahibini suçlu bulanlar arasında ikiye bölünmüştü.
Gördüğünüz gibi biz de kendimizi konuya kaptırmış, hararetle konuşuyoruz.
Devlet Duması (parlamento) milletvekili Valery Seleznev de “Her normal insan gibi ben de kedi Tviks için çok üzülüyorum ancak bu hikayede pek çok anlaşılmaz şey var” demiş.
Rusya Demiryolları yönetimi, kural değişikliği yapıldığına dair açıklamayla ortalığı yatıştırmaya çalışmıştı. Kedinin ailesinden özür dilenmiş. Ayrıca dahili soruşturmanın bir sonucu olarak, “düzenleyici belgelerde bazı eksikliklerin yanı sıra çalışanların ve yolcuların sorumsuz davranışları tespit edildi ve bu da sonuçta hayvanla ilgili trajik bir olaya yol açtı” diye açıklama yapılmıştı.
***
İgor, bir ara dışarı çıkıp geldiği için konuşmaların tamamına katılamamıştı. Hikayenin sonunu merak ediyordu.
İrina, gözleri yaşlı, “Günlerce süren aramaların sonunda kedicik büyük bir ihtimalle sokak köpeklerinin saldırısında ağır yara alıp ölmüş olarak bulunmuş” dedi.
Yüzlerce gönüllü kediyi aramak için seferber olmuştu. Gönüllüler Tviks’i arıyordu ancak 20 Ocak sabahı öldüğü öğrenilmişti. Kediciğin cansız bedeni Kirov istasyonundan sekiz kilometre uzaklıktaki demiryolu hattının yakınında bulunmuştu.
Sessizleştik.
Sözün bittiği yerdeydik…
mhyazici@yandex.ru