Hâkim olmak, aklımıza hâkim olmak diye bir sorunumuz var.
Çok az insan aklına hâkim olabiliyor ve zaten aklın ne olduğu da pek çoğumuz için meçhul.
Somut elle tutulur bir şey olmadığı için akıl söz konusu olduğunda çuvallamamız bir hayli mümkün hatta yaygın.
Akıllı insan ne yapar bu durumda, şu durumda, o durumda diye sorularla karşılaştığımızda verebilecek çok cevap vardır da, bu cevapların hangisi insanı akıllı ya da akılsız yapar.
Buyurun çıkın işin içinden bakalım çıkabilir misiniz?
Akıllı insan (AKP) UBP’ye (Ulusal Birlik Partisi) oy verir mi?
Peki (CHP) CTP’ye (Cumhuriyetçi Türk Partisi) oy verir mi akıllı insan?
Demem o ki UBP’lilere göre (AKP) göre CTP’liler (CHP) akılsız ve CTP’lilere (CHP) göre de UBP’liler (AKP) akılsız.
Demek o ki birbirlerini akılsızlıkla itham eden 40 (400) küsur sayıda vekil var 50 (600) vekillik mecliste.
Diğer partilere oy verenlerin ve diğer partilerden aday olup da seçilen vekil, bakan olanların akıllı olduğunu kabul eden kaç kişi var acaba sorusu da bir başka mesele.
İyi de 2024 yılında vekilliğin ne işe yaradığını, yaraması gerektiğini bilen kaç kişi var?
Bütün vekiller ve dahi parti tüzel kişilikleri biliyoruz diye haykırsa ne olacak?
Eğer vekilliğin ve dahi hükümetin ve hatta devletin insanları değil de işleri yönetmek asli görevi için var oldukları gerçeğini biye akıllarına (gördünüz mü akıl dedim ola ki vardır akılları) getirmezler, getiremezler de sürekli olarak insanları yönetmeye çalışırlar.
Tek bir insanı dahi yönetme hırsı ile yanıp kavrulan bir bireyin demokrat olma ihtimali var mıdır?
Hayır yoktur.
Yoktur çünkü demokrasilerde insanlar değil işler yönetilmelidir.
Bizde öyle mi?
Hangi iş karşısında herhangi bir hükümet, işte bu işi yönettik, yönetiyoruz diyebilir?
“Sıkın dişinizi de EYT meselesini, asgari ücreti, enflasyonu halledeceğiz” demek işleri yönetmek midir? Bal gibi insanları ve dahi ekmeğe muhtaç insanları idare lambası gibi idare etmeye çalışmak değil midir?
Halimiz böyle iken aklımıza hâkim olduğumuzu, dahası aklımız olduğunu söylemek akıllıca bir söz mü yoksa akılsızca bir böbürlenme mi?