Kıbrıs sorunu tarafları olan bir sorundur.
Türkler/Kıbrıs Türkleri ve Elenler/Kıbrıs Elenleri, bu iki ana unsur arasında ortaya çıkan sorun başından beri egemenlik sorunudur.
Bu adanın yüz yılı aşkın bir zaman aralığında başat olan bu sorun haliyle Türkiye ve Yunanistan’ın sorunda taraf olmaları diye doğal bir duruma gelmiştir.
Adada iki halk arasında bir sorun varsa ve bu sorun açık ve net olarak bir egemenlik sorunu, ulusal sorun ise ki öyledir, hiçbir Türk ya da Elen insanın, siyasetçinin, medya mensubunun, partilerin, diplomatların bu sorun karşısında tarafsız kalması beklenemez, beklenmemelidir.
Ha eğer sorun domatesin çekirdeği kırmızı mı yeşil mi sorunu olsaydı…
Akademiler kurulur, seminerler düzenlenir, çalıştaylar yapılır ve dileyen bireyler domates ve çekirdeği hakkında sayfalar dolusu kendince haklı argümanlar ortaya serip, domatesin çekirdeği kırmızıdır diyen bizimkiler (Türkler) belli ki çekirdekleri laboratuvar koşullarında mavi ışık altında incelemediler.
Bir Türk olsam da domatesin çekirdeğinin laboratuvar ortamında yeşil olduğunu söylemek zorundayım diyebilir ya da bir Elen tarihçi sosyolog diplomat bizim taraf (Elenler) domatesin çekirdeğinin yeşil olduğunu iddia etseler de hepimiz biliyoruz ki domates çekirdekleri kırmızıdır diyebilirdi. Ve fakat hiçbir Kıbrıs Eleni’nin herhangi bir konuda Yunan devleti ve stratejisi ulusal çıkarları konusunda ters olabilecek yek bir cümle bile kurmamış ve ELAM ile AKEL dahi ulusal konseylerinde aynı yönde oy kullanmıştır, kullanmaktadır, kullanacaktır.
Bir düşünün bakalım Churchill’in, “Hitler haklı olabilir” demesi olası mıydı?
Gümbür gümbür NATO kararı ile Fransa Libya’ya bombalar yağdırırken, iktidarda olmayan herhangi bir Fransız partisi Macron’un ya da Sarkozy’in domuz ölüsünün koca körü deme ihtimali var mıydı?
Makedonya’nın ismine şiddetle itiraz eden ve Makedonya isminin Kuzey Makedonya olması konusunda üyesi olduğu AB’yi de kullanarak dayatma yapan ve ne acıdır ki başaran Yunanistan‘ın bu tavrına karşı Yunan Komünist Partisi de dahil olmak üzere itiraz eden çıkmış mıydı? Hatırlayanlar olacaktır, Yunanistan’ın en komünist evladı ve büyük kompozitör olarak bilinen Bay Mikis Teodorakis bu faşizan, aşırı milliyetçi/aşırı ulusalcı konunun bayraktarlığını yapmıyor muydu?
Yapıyordu.
“Makedonya diye bir devlet kurulmasına göz yummak şanlı Yunan tarihine ihanettir” diye trampet çalmıyor muydu, boru öttürmüyor muydu?
Geçelim.
Hiçbir insan fotoğraf makinesi değildir, kendini de ilgilendiren sorun karşısında ben “objektifim” deme lüksüne sahip değildir.
Ve objektifler değil fotoğraf çeken, gören gözlerdir