Bu deyimi daha önce duymuşsunuzdur. Kayda değer olmayan, ehemmiyet taşımayan durumlar için kullanılan bir halk tabiridir. Hatta biraz argoya kaçan bir versiyonu da vardır ama onu burada yazmayayım artık.
Bu deyimi şimdilik burada bırakarak asıl konuya gireyim. Bir havayolu şirketi nedir, ne değildir? Konu oldukça teknik olduğundan ben herkesin anlayacağı, basit bir dille anlatmaya çalışacağım.
Havayolu şirketi olmak için bir ülkenin sivil havacılık otoritesinden gerekli havayolu işletme ruhsatını almak gerekir. Oldukça zahmetli bir iştir ve değişik aşamalardan geçilir. Uçağınızın olması gerekir. Bu uçak kendi malınız olabilir ama günümüzde genellikle finansal kiralama yoluyla edinilmesi tercih edilir. Bu uçağın pilotları, hostesleri, hiç olmazsa en basit bakım ve kontrollerini yapacak bir teknik kadrosu olması gerekir. Ayrıca milyon dolarlar seviyesinde sermaye şartı aranır. 4-5 tane seyahat acentesi bir araya gelip bir şirket kurarlar ve operasyonel bir havayoluna gidip uçak kiralarlarsa havayolu şirketi kurmuş olmazlar.
1990’lı yıllarda Pegasus’ta çalışırken bir müşterimiz vardı: Armağan Sarı. Kendisi Avrupa’dan Türkiye’ye yabancı turist ve yurt dışında yerleşik Türk vatandaşlarını tatile getirirdi. Değişik iş yapış modellerini Türk turizmine yerleştirmek için sürekli bir arayış içerisindeydi. Kendisini 2013’te kaybettik.
Armağan Bey, Voyager Marmara isimli şirketiyle Pegasus’la iş yapardı. Her yıl, özellikle yaz sezonunda haftanın belli günleri İstanbul, İzmir ve Antalya’dan kendisi için uçuş yapardık. O zamanlar Pegasus bir charter havayolu olduğundan, yapılacak uçuş için haftanın belli bir günü belli bir saat dilimi için uçağı komple kiralar, sonra koltukları acentesi vasıtasıyla kendi satar, bir kısmını da başka acentelere blok halinde verirdi. Yolcu biletlerini Marmara adına bastırır, satışını da kendisi yapardı.
Armağan Bey bir süre sonra bizden bir uçağın komple kendisine ayrılmasını talep etmişti. Buna karşılık, yaz sezonunda her ay bize anlamlı bir miktar uçuş saati garanti etmişti. Hatta bir ara uçağın dış yüzeyinin kendi logosu ve renkleriyle boyanması da düşünülmüş, sonra pratik bulunmadığından vazgeçilmişti.
Armağan Bey her hafta Pegasus’un ticaret müdürü Harika Hanım’a bir sonraki hafta için uçuş programını iletir, Pegasus bu programa göre, uçuş izinlerini alır, ekip planlaması yapar ve uçuşlar gerçekleştirilirdi. Sonuçta uçak, ekipler, teknik bakım ve uçuş izinlerinin alınması gibi hizmetler Pegasus tarafından organize edilirdi. Armağan Bey’e ayrılan uçak, teknik nedenlerle uçamayacak durumda olursa ve Pegasus’un elinde ek kapasite varsa, bu uçağı başka bir uçakla yedeklerdi.
Ancak, bu operasyon pek başarılı olmamıştı. Zira büyük bir filonun tüm uçaklarından yararlanmak yerine uçuş planlaması yaparken tek bir uçağa bağlanmak anlamlı olmuyor, işin rantabilitesi kayboluyordu. Nitekim, Armağan Bey bu girişimi sonucunda başından geçen pek çok iflas deneyiminden birini daha yaşamış oldu.
Özetle, bir veya birkaç seyahat acentesinin bir araya gelerek bir havayolu şirketinden belli bir dönem için uçak kiralaması, uçağın dışını arzu ettikleri gibi boyatsalar da, kendi biletlerini kesseler de, hatta kabin ekiplerine farklı üniformalar giydirseler de, bu havayolu kurmak anlamına gelmez.
Dolayısıyla KKTC’de kurulan Fly KHY isimli şirket, bir havayolu değil, incoming (turist getiren) yapan bir seyahat acentesidir. Şirket, aynı Armağan Bey’in zamanında yaptığı gibi, uçağı bir havayolundan kiralamış, bir de üstüne kendi logosu ve renklerini koydurtmuştur. Zaten uçağın üzerinde mevzuat gereği ‘operated by Freebird’ yani “Freebird tarafından işletilmektedir” yazısı konmuştur. Yani uçak Fly KHY’ye ait değildir.
Kurulan Fly KHY’de, aldığım duyumlara göre Freebird’ün bir ortaklığı da yoktur. Zaten havacılık işini çok iyi bilen Freebird’ün sahiplerinin bu tür işlere girip para koyması da pek beklenmez. Freebird, sözleşmede muhatapları olan Fly KHY ödemesini yapmadığı anda, ödenmeyen borcu, verilen depozitten keser veya verilen banka teminat mektubunu nakde çevirir. Uçağını da alıp gider.
Eğer Fly KHY girişimi başarılı olur ve kâr ederse, ileride gerçek bir havayoluna dönüşebilir. Ancak, bu oluşum çok büyük bir olasılıkla başarılı olmayacaktır. Zira tek uçakla operasyon yapmak ekonomik değildir. Zaten, KKTC gibi nüfusu az, üstelik izolasyon altındaki bir ülkede havacılık operasyonunun başarılı olması, işin doğası gereği olanaksızdır. Gerçek bir havayolu bile kursanız, KTHY örneğindeki gibi sonuç hüsran olacaktır.
Unutmayalım ki nüfusu çok daha fazla olan, üstelik tüm dünyaca tanınan ve bir Avrupa Birliği ülkesi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) için de durum aynıdır. GKRY’nin fiili ana taşıyıcısı uzun yıllardır Agean isimli bir Yunan havayoludur.
Üç-beş acentenin bir araya gelip Freebird’den uçak kiralaması, Ercan uçuşlarının biletlerinde de bir indirim sağlamaz. Sağlasa bile, bu bir yazdan uzun sürmez. Zira, piyasaya hakim olan Pegasus ve THY/Anadolujet, bilet fiyatlarını kısa bir süreliğine indirerek bu seyahat acentesi grubunu hızla iflasa sürükler, sonra da fiyatları eski düzeye getirir. Unutmayalım, rakiplerinden biri Sabancı ailesinin bir ferdine, diğeri de Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait…
Yukarıda anlattıklarım işin ticari boyutuyla ilgili. Bu işin bir de politik boyutu var. Bir ulaştırma bakanının, birkaç acentenin bir araya gelip uçak kiralaması için bir sözleşme imzalamasını, topluma havayolu kuruldu diye lanse etmesi, halkı aldatmak, göz boyamaktan başka bir şey değildir. Bu işe cumhurbaşkanının da alet edilmesi ise ülke ciddiyetine ağır bir darbe vurur.
Bir de uyarım var. Freebird’e bir kamu bankasından teminat mektubu verilmiş olabilir veya bir kamu bankasından yeterli teminat alınmadan kredi sağlanmış olabilir. Fly KHY ileride nakit akışında sıkıntıya düştüğünde, devletten vergi muafiyeti vs gibi destekler isteyebilir, Kpet’ten düşük fiyata yakıt almaya kalkabilir. Bu tür durumlarda kamu maliyesi, dolayısıyla KKTC halkı zarar görür. O nedenle muhalefet partileri ve STK’lar dikkatli olmalıdır.
***
Bitirmeden bir başka konuya daha değinmek istiyorum:
Ukrayna’ya saldırması nedeniyle Rusya’ya havacılıkta da ciddi bir yaptırım dizisi uygulanmakta. Bu nedenle, Rusya’da faaliyet gösteren ve havayolu şirketleri de olan Türk vatandaşlarına ait tur operatörleri sıkıntıya düştüler. Bunlardan Nordwind Airlines isimli havayoluna sahip olan bir büyük tur operatörü, bu yaptırımları aşabilmek için Antalya merkezli Türk tescilli bir havayolu kurdu; adı da Southwind.
Bildiğimiz kadarıyla KKTC’de on bin civarında yerleşik Rus nüfus var. Bu nüfus Rusya’ya uçmak istediğinde, Ercan’dan Pegasus veya THY ile İstanbul aktarmalı olarak Rusya’nın değişik kentlerine uçabiliyor. Eskiden Larnaka’dan da direkt uçabilirlerdi, ama AB yaptırımları nedeniyle artık bu olası değil. Aynı şekilde Rusya’dan GKRY’ye turist taşımak da olası değil.
Nisan ayından itibaren yaz sezonu boyunca Southwind, haftada iki gün Antalya-Ercan uçarak hem KKTC’de yerleşik Ruslara Pegasus ve THY’ye alternatif bir olanak sağlamayı planlıyor, hem de Rusya’nın THY ve Pegasus’un uçmadığı başka havalimanlarına da uçarak farklı bir seçenek yelpazesi sunmaya çalışıyor.
Bu uçuşların bir yararı daha olacaktır. Rusya’dan Antalya’ya yaz döneminde her gün onlarca uçuş yapılıyor. Rusya’nın değişik noktalarından Antalya’ya yapılan bu uçuşlarla Gazipaşa- Alanya-Side-Antalya- Kemer sahil şeridine getirilen turistlere ek olarak, Southwind’in sahibi tur operatörü KKTC’ye de Rus turist taşıyabilir. Antalya’da değişik uçaklardan çıkacak olan KKTC yolcuları, Antalya’da Ercan uçağına aktarılabilir. Bu sayede Ruslar açısından kaybedilen GKRY pazarının yerine KKTC pazarı seçenek olarak sunulmuş olur. Bu, KKTC turizmi için de çok yaralı olur.
Eğer pazarlanmasında ve planlamasında başarılı olunabilirse, Southwind’in Antalya-Ercan uçuşları haftada iki gün olarak icra edilecek. KKTC turizmi için büyük bir katkı sağlayacak olan bu girişimin başarılı olmasını ben şahsen çok istiyorum.
Ama bu girişim başarıya ulaştığı taktirde bir bakanın ortaya çıkıp, ‘KKTC’ye Rusya’dan direkt uçulmasını sağladık. Ambargoları aştık’ deme ihtimaline karşı da okuyucuları aydınlatma gereği hissediyorum.
Gerçekler balçıkla sıvanamaz. Fly KHY’de olduğu gibi halkı aldatana da tek bir söz söylenir,
‘Üfürükten tayyare selam söyle o yâre!’