Cuma, 16 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Uykuda dil öğrenilebilir mi?

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 27 Aralık 2023 00:30
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

Önce biraz etimoloji. Bilirsiniz, Antik Yunan mitolojisinde her iş ve olaydan sorumlu tanrılar vardı.

Yunanca uyku anlamına gelen Hypnos (hipnoz), uyku tanrısının da adıdır. Hypnos’un iki oğlu vardı: Düşler tanrısı Morpheus (morfin adı buradan gelir) ile kâbus tanrısı Phobetor (fobi sözü de buradan gelir).

Hypnos sözünden kök alan Hipnopedi, uykudayken bilgi edinme anlamına gelir. 1920’lerde Almanya’da başlayıp tüm dünyaya yayılan bir hipnopedi modası vardı. Uykudayken hiç bir çaba harcamadan öğrenme düşüncesi herkesin hayallerini süslüyordu.

Uyuyan beynin yeni bilgileri algılama ve anı oluşturma yeteneği üzerine çok sayıda sinir bilimsel deney ve çalışma yürütmüştür. Bu çalışmalardan bazıları, deneklerin uykudayken dinletilen bir dizi sesi anımsayabildiklerini göstermiştir. Ancak başka çalışmalar, uyku sırasında öğrenmenin uyanıkken öğrenmeye oranla çok daha az etkili olduğunu ortaya koymuştur.

Uykuda dil öğrenme hipotezi, uyku sırasında beynin bilinçsizce sesleri işleme ve kaydetme yeteneği olduğu varsayımına dayanır. Bu hipotez, özellikle yabancı dil öğrenenler için, uyku sırasında özel bir dil materyali sunmanın, dil becerilerini geliştirmeye yardımcı olabileceğini öne sürer.

Çeşitli üniversitelerde uyku sırasında yabancı dil öğreniminin etkinliğini artırmak için farklı yöntemler üzerine yürütülmüş çalışmışlar mevcuttur. Bunun olabilirliğini inceleyen çalışmalardan biri 1983 yılında Almanya’daki Koblenz Üniversitesi’nde yapıldı.

O zamanlar bu üniversitede öğrenciydim ve “Süper Learning” adı verilen bu projeyi yöneten Prof. Loddenkemper liderliğindeki araştırma ekibinde ben de yer aldım. Görevim Almanca ve Türkçe sesleri konuşmacı olarak teybe kaydetmekti.

Prof. Loddenkemper, EEG (elektroensefalogram) kayıtlarından elde edilen verilere dayanarak, uyku sırasında yavaşlayan dalgaların sözel öğrenmeye elverişli bilişsel ortamı yaratacağı hipotezini savunuyordu.

Bu araştırma, şekerleme yapan Alman öğrencilere ve öğretim görevlilerine Türkçe öğretimini dil bilimsel bir perspektiften değerlendirmeyi amaçlıyordu. Bu tür araştırmalar 1980’lerde, odaklanma ve uykunun dil öğrenimindeki rolünü anlamada önemli bir adım olarak öne çıkmaktaydı.

Gönüllüler dikkatlice gruplandırılıyor, her seferinde on katılımcı uyku laboratuvarına alınıyordu. Uykuya dalma sürecini kolaylaştırmak adına Schubert ve Liszt’in yavaşlatılmış piyano parçaları eşliğinde çeşitli meditatif teknikler ve nefes egzersizleri uygulanıyordu.

Denekler şekerleme kıvamına geldiğinde önceden kaydettiğimiz Almanca sözcükleri ve Türkçe karşılıklarını nefes ritmine uygun olarak dört kez dinletiyorduk. Bu sırada, uykuyla uyanıklık arasındaki geçişte ve yoğun gevşeme anlarında ortaya çıkan alfa dalgalarının öğrenmeyi destekleyeceği varsayılıyordu. Bu yöntemin uyku sırasında dilsel uyaranları daha etkili hale getirerek uyku sonrasında dilsel girdileri güçlendireceğine inanılıyordu.

Deneklerin 10 oturumda kendilerine sunulan 300 Türkçe sözcüğü anımsamaları bekleniyordu. Ancak periyodik testler, uykudayken edinilen öğrenme içeriğini uyanıkken etkinleştirmeye çalışmanın beklenen sonuçları vermeyebileceğini göstermiştir.

Bu çalışma sonucunda bilişsel aktivite için gerekli koşulların yaratılmasından sorumlu nörokimyasalların uyku sırasında salgılanmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca işitsel duyusal etkinliği sürdükçe kişinin kendiliğinden derin uykuya dalma ihtimalinin düşük olduğu sonucuna varılmıştır.

Böylece, yoğun gevşemiş durumdayken işitilen verilerin geri çağrılmasını destekleyen alfa dalgalarının, gene gevşemiş bir durumdayken eş zamanlı olarak etkinleştirilmesi gerektiği doğrulanmıştır.

20212’de Northwestern Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre, uyanıkken dinlenen bilgilerin uykuda yinelenmesi çağrışım yaratmada bazı avantajlar sunuyor olabilir. Bern Psikoloji Enstitüsü’nden dört bilim insanı bu alandaki son önemli çalışmalardan birini gerçekleştirdi (Züst, Ruch, Wiest, Henke, 2019).

Yayında özetle şöyle deniyor:

“Karmaşık olmayan yeni verilerin yalnızca REM dışı derin uyku evresinde işitsel girdi sağladığı saptandı. Ancak ayırtında olmadan özümsenen verilerin uyandıktan sonra akılda ne kadar tutulabildiği konusunda doyurucu kanıtlara ulaşılamadı“.

Uyku, yeni verilerin beyne girdi sağladığı bir evre değildir. Uyanıkken derlenen veriler uyku sırasında işlenip bilgiye dönüştürülür, konsolide edilir ve sinir sistemi üzerinde işleyen bellekte ilgili klasörlere aktarılır.

Bazı kolay verilerin uyku sırasında koşullu ilişkilendirme yoluyla kaydedildiği yönündeki bilgiler, uykuda yabancı dil öğrenilebileceğine dair kanıt sunmaz. Dil öğrenme süreci kesinlikle aktif etkileşim, yineleme ve pratik yapma gibi faktörlere dayanır. Hepsinden önemlisi yabancı diller ancak bir bağlam içinde öğrenilir.

Beynimiz yabancı sözcükleri öğrendiğinde, onları hemen karşılık gelen sözcüklerle bir bağlama yerleştirir. Tümce kurmak için gereken sistematik ilişki böylece kurulur ve sürdürülür. Bağlam, yabancı sözcükleri sözdizimsel ve anlamsal ilişki içinde bellekte kilitlemeye ve açmaya yarayan ana araçtır.

Evrimsel süreçler kendi doğal akışında ilerlerken, hipnopedi doğal süreçleri zorlayan hormonlu bir öğretim yöntemiymiş gibi geliyor. Ben bugüne kadar uykusunda dil öğrenmeyi başarmış kimseyle karşılaşmadım, ileride karşılaşacağımızı umalım.

halilocakli@yahoo.com

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale TGC’de bayrak değişimi
Sonraki Makale Vietnam’da yılbaşı kutlaması

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Lozan’a neden atıf yapıldı?..

Gürsel Demirok
16 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

“Bir Cumhuriyet Şarkısı”nın düşündürdükleri

Gürsel Demirok
13 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

2 üniversite karşılaştırması

Alper Eliçin
13 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

Azala azala yok mu olacağız?

Metin Gülbay
13 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?