12.5 C
İstanbul
2 Mayıs 24, Perşembe
spot_img

Rock tarihinin ünlü gitar soloları

Açık Radyo’da “Babil’den Sonra” programını hazırlayan Ercüment Gürçay, Gazeteci Cenk Başlamış’la hem rock tarihine geçmiş ünlü gitar soloları çaldı hem de güncel uluslararası konuları konuştu. Aşağıda tam metni yer alan programı dilerseniz dinleyebilirsiniz.

-Herkese merhaba. 95.0’da Açık Radyoda Babil’den Sonra programını dinliyorsunuz. Programımızı hüzünlü bir şarkıyla açtık. Eric Clapton dört yaşında kaybettiği oğlu Conor için söylüyordu: Tears in Heaven. Neden bu parçayla başladığımızı söyleyeceğim ama önce program ortağım Gazeteci Cenk Başlamış’a hoş geldin demek istiyorum. Hoş geldiniz Cenk Bey.

-Merhaba Ercüment Bey hoş bulduk, teşekkür ederim. Sizinle program yapmak çok keyifli, hele bir de böyle canlı yayın olunca. Bana bu olanağı verdiğiniz için tekrar teşekkür ederim.

-Estağfurullah ne demek. Birlikte yaptığımız programlar benim için de çok keyifli yayınlar oluyor. Babil’den Sonra dinleyicileri sanırım artık biliyordur. Birlikte program yapmaya yaklaşık 3 yıl önce başladık Cenk Bey’le. Bugünkü sekizinci programımız oluyor. Cenk Bey internet gazetesi Medya Günlüğü’nün yöneticisi. Uzun yıllar Moskova’da gazetecilik yaptı. Programlarımızda genellikle hem onun ilgi alanına giren güncel konularda sohbet ediyoruz hem de birlikte seçtiğimiz müzikleri çalıyoruz… Unutmadan, programımızı neden Eric Clapton’ın hüzünlü bir parçasıyla açtık onu hemen söyleyeyim. 2024 başlarken ister istemez hepimiz umut doluyduk, yeni yılın hem bizlere hem de dünyamıza güzel şeyler, tabii en başta da barış getirmesini diledik ama yavaş yavaş sonuna geldiğimiz ocak ayında gördük ki ne yazık ki pek fazla bir şey değişmemiş. Rusya-Ukrayna savaşı yakında ikinci yılının dolduracak. İsrail-Hamas savaşı üç ayını çoktan doldurdu. Özellikle Gazze’de yaşanan insani trajedinin fotoğrafları hafızalarımıza kazındı… Ama biz yine de umudumuzu kaybetmeyelim ve her şeye rağmen barış demeye devam edelim… Sözü daha fazla uzatmadan bugünkü programımızın içeriğine geçmek istiyorum. Programımızda neler var Cenk Bey?

-Kasım ayındaki son programımızda ünlü gitar soloları çalmaya karar vermiştik. Daha kesin bir çerçeve çizmek gerekirse rock tarihinin ünlü gitar soloları. Belki şöyle söylemek daha doğru olur: Gitar sololar ve gitarın baskın olduğu ünlü şarkılar. Yalnız bazı şarkılar çok uzun, program süremizi aşmamak için kesmek durumunda kaldık. Onu da söyleyelim…

-İsterseniz daha ayrıntıya girmeden bir soluklanalım mi? Siz anons eder misiniz?

-Tabii seve seve. Sanıyorum Babil’den Sonra dinleyicilerinin bildiği ve sevdiği bir şarkı var sırada. Comfortably Numb. Pink Ployd’un 11. stüdyo albümü olan efsanevi Wall albümünden. 1980 yılında singleını da çıkarmışlar. Öteki yüzünde “Hey You” var. Rolling Stones dergisinin “Tüm zamanların en güzel 500 şarkısı” listesinde yer alan bir şarkı bu.

-Aradan önce konuşuyorduk. Şarkıları nasıl seçtiğimizi de anlatabilir misiniz?

-Tabii hemen söylemek lazım, bu konu yani rock tarihine geçmiş gitar sololar yoruma açık bir konu. Elbette müzik uzmanlarının üzerinde birleştiği şarkılar var ama sonuç olarak bugün çalacağımız parçalar bizim seçimimiz. Bir de şu var: Genel dinleyici beğenisine uygun şarkılar seçmeye çalıştık. Mesela, nasıl söyleyeyim, çok sert, hard rock tarzından kaçınmaya çalıştık. Çalıştık ama bazı efsane şarkılar var ki istisna yapmamız gerekti. Çünkü olmazsa olmaz şarkılar bunlar.

-Arzu ederseniz o istisna şarkılardan birini ben anons edeyim. Led Zepplin’in unutulmaz şarkısı Stairway To Heaven. Gitarda Jimmy Page var.

-Cenk Bey sıkı bir Genesis hayranı. Birlikte yaptığımız programların bazılarını tamamen Genesis’e ayırmıştık. Ama bugünkü programımızda Genesis yok. Neden Cenk Bey?

-Evet benim için üzücü bir durum ama maalesef yok! Daha doğrusu grup olarak yok ama bir Genesis bestesi çalacağız. Bir nedeni şu: Genesis’te Steve Hackett, Mike Rutherford ve konserlerde çıkan Darly Stumer gibi çok ünlü gitaristler olsa da gitar çok baskın bir enstrüman değil. Elbette istisna var. Onu da birazdan söyleyeceğim.

-Peki sırada hangi şarkı var?

-Sırada efsane bir  şarkıcının efsane şarkısı var. Sözleri Peter Green’e ait 1968 yılına ait bir beste. Green bunu eski kız arkadaşı için yazmış. Latin ritimli bir blues şarkısı. Carlos Santana söylüyor: Black Magic Woman.

-İsrail-Hamas savaşı hâlâ çok güncel bir konu. Gazze’deki Son durumu özetler misiniz?

-Herkesin bildiği gibi Gazze’de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu sabah baktığımda ölenlerin sayısı 24 bini de geçmişti ki malum bunların çoğu çocuk ve kadın. Ne yazık ki bu trajedinin ne zaman biteceği konusunda en küçük bir umut ışığı görünmüyor.

-Maalesef… Sırada hangi şarkı var?

-Programın başında konuştuğumuz sertliği nedeniyle istisna şarkılardan birinde sıra. Gerçi bu çok sert sayılmaz. Dünyanın en iyi gitaristlerinden biri kabul edilen Eddie Van Halen’ın Eruption parçası var. Bu şarkıyla ilgili şöyle bir yorum gördüm: Sayılı gitaristin çalabildiği bir parça. Bu arada Van Halen’ın gitar çalma tekniğiyle ilgili söyleyeceğim şeyler var ama biraz sonra söyleyeyim. Evet sırada 1 dakika 43 saniyelik muhteşem bir gitar solo var.

-Siz Rusya-Ukrayna savaşını da yakından izliyorsunuz. Oradan son haberleri de sizden alsak…

-Ukrayna zor bir sürece girdi. Bir yandan Orta Doğu’daki savaş nedeniyle dikkatler oraya kaydı. Diğer yandan Ukrayna’ya yardım konusunda ABD’deki Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasında bir çekişme var. Bu da Ukrayna’ya yardım yapılmasını engelliyor. Avrupa Birliği de Ukrayna’ya yardım etmekten yorgun düşmüş durumda. Bu nedenle Ukrayna saldırı pozisyonundan savunma pozisyonuna geçti ve cephede üstünlük şu anda Ruslarda. Bu böyle devam ederse Ukrayna hiç istemediği şartlarda bir barış anlaşması imzalamak zorunda kalabilir.

-Biz hep Gazze’den bahsediyoruz ama Ukrayna’da da insani bir dram yaşanıyor. Orada da bir an önce barış sağlanmasını diliyoruz…. Geldik programımızın Cenk Bey’i sabırsızlıkla beklediği şarkısına… Hangi şarkı var?

-Gitar solo deyince yıllardır benim aklıma gelen tek bir şarkı var. İsterseniz anons yapmayalım dinleyicilere sürpriz olsun.

 -Sanıyorum herkes hemen anlamıştır. Dire Straits’in ünlü Sultan of Swing’ini dinledik, Mark Knopfler’ın gitarı coşturan sihirli parmakları eşliğinde. Biz Filenin Sultanları’nın başarılarıyla övünüyoruz. Knopfler da bir caz türü olan Swing’in sultanlarını anlatmış… Unutmadan, demin Van Halen’ın gitar çalma tekniği ile ilgili bir şey söylemek istediğinizi söylemiştiniz. Neydi o?

-Evet. Bundan sonra çalacağımız şarkının da girizgahı olsun. Van Halen “Tapping” tekniğini çok kullanan bir müzisyen. Tapping nedir soracak olursanız, ben de yeni öğrendim, şu demekmiş: Tapping genelde elektro gitarda kullanılan bir teknik. Pena vuruşu yapılmadan notaların her iki el parmaklarıyla perdelere basılarak çıkarılması ve bunun ardı ardına tekrarlanması. Tapping, özellikle metal müzikte müzisyenlerin oldukça sık kullandığı bir tekniktir.”

Ben buradan lafı Steve Hackett’a getirmek istiyorum. Programın başında konuşmuştuk Genesis grup olarak yok bugün ama bir Genesis bestesi var. Firth of Fifth. Hackett bu şarkıda bol bol tapping yapıyor. Genelde tapping’in mucidi Van Halen kabul ediliyor. Fakat o da demiş ki ben bunu gittiğim bir Genesis konserinde Steve Hackett’ta gördüm ilk kez. Aslında müzik tarihçilerine bakılırsa tapping’in mucidi Paganini ama o kadar gerilere gitmeyelim!

-Genesis’le ilgili programlardan hatırlıyorum Hackett grubun orijinal beşlisi içinde yer alan gitaristlerden biri değil mi?

-Önce 1974’de Peter Gabriel ayrıldı, sonra 1977’de Hackett. O beşli döneminde Genesis progressive rock tarzında müzik yapıyordu. Sonradan biraz popüler müziğe kaydılar ama Hackett çizgisini bozmadı . Günümüzde yeni bestelerinin yanı sıra kendi döneminin Genesis şarkılarını çalıyor.

-Genesis’in son konserine korona kısıtlamaları nedeniyle gidemediğinizi anlatmıştınız. Hackett’ı izleme olanağınız oldu mu?

-Hayır ama başımdan ilginç bir olay geçti onu anlatayım izin verirseniz.

-Tabii buyurun…

-Bundan 3 yıl önce Viyana’ya gitme durumum vardı. Hackett’ın da grubuyla tam o günlerde Avrupa’da turnede olduğunu biliyordum. Bir bakayım dedim ve tam da benim Viyana’ya gideceğim günün akşamında orada bir konser vereceğini görünce heyecanlandım. Hemen Hackett’ın internet sayfasında bulduğum adrese mail attım. Kısaca gazeteci olduğumu ve Viyana’daki konserden önce ya da sonra röportaj yapmak istediğimi söyledim. Beş dakika geçti geçmedi Joe’dan cevap geldi.

-Joe kim Cenk Bey?!

-Kusura bakmayın babamın oğlu gibi, daha doğrusu kızı gibi Joe dedim! Meğerse Joe, Steve Hackett’ın eşiymiş. Ben yanlış anlama olmaması için uzun uzun yazdım. Müzik gazetecisi olmadığımı ama Genesis seven bir müziksever olduğumu anlattım. Eşi de bana Budapeşte konseri için konserden hemen sonra Viyana’dan ayrılacaklarını, zaman sorunu olduğunu söyledi ama eğer gelebilirsem beni Hackett’la tanıştırma sözü verdi. Maalesef benim Viyana seyahatim iptal olunca tarihi buluşma gerçekleşmedi. Benim açımdan tarihi tabii!

-O zaman sırada Firth of Fifth var…

-Evet. Bu progressive rock’ın en önemli şarkılarından biri kabul ediliyor. Büyük ölçüde enstrümantal. Konusu felsefi sözleri şiirsel. Kötü bir çeviri yaparak şarkının büyüsünü bozmak istemedim. Daha önce çaldığımız şarkılardan farklı olarak Hackett’a burada senfoni orkestrası eşlik ediyor.

-Programımızın sonuna geldik…. Son olarak hangi şarkıyı dinleyeceğiz?

-Süremiz kısıtlı olduğu için seçmek zorunda kaldık. Ünlü gitar sololar denilince programda çalamadığımız şarkılar da var. Mesela Eagles’ın Hotel California’sı, Queen’in Bohemian Rhapsody’si var. Metallica var, Ozzy Osbourne var, Guns N’ Roses var. Hatta Michael Jackson’ın Beat IT’iyle Beatles’ın “While My Guitar Gently Weeps”i de var. Ama genel olarak bizim de çaldığımız Comfortably Numb çoğu müziksever tarafından en iyi gitar sololu rock bestesi kabul ediliyor. Kapanış şarkımız ise bence böyle bir programda olmazsa olmaz bir sanatçıdan. Çünkü kendisi dünyanın en büyük gitaristlerden biri hatta birincisi kabul ediliyor. Jimi Hendrix çalıyor ve söylüyor: All Along The Watchtower.

Medya Günlüğü

Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Medya Günlüğü
Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, dilediği konuda özgürce yazmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler