Perşembe, 15 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Ukrayna’ya ‘Yeraltından Notlar’

Erdal Çolak
Son güncelleme: 30 Mart 2025 09:38
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

Bazen insanlar gibi devletler de birbirlerini sevmeyebilir hatta nefret edebilir Biz anlam veremesek de çoğu zaman aslında bunun tarihi, coğrafi ya da kültürel sebepleri vardır.

Sonuçta devletleri de meydana getiren insanlar olduğu için kimi zaman ister istemez ön yargılarla dolu sevgisiz bir ortam oluşur. Dünyadaki 200’ün üzerindeki devletlerden bazıları birbirini gerçekten sevmiyor. Örnek mi? Hindistan-Pakistan, Türkiye-Yunanistan, Güney Kore-Kuzey Kore, Suudi Arabistan–İran, Rusya– Ukrayna, Azerbaycan-Ermenistan… Kimse bu devletlerin birbirlerine karşı olumlu düşünceler beslediğini iddia edemez.

Devletlerdeki ön yargılar topluma, oradan ebeveynlere geçer, sonuçta çocuklar başka insanlara, başka devletlere karşı kalıplaşmış ön yargılarla yetiştir. Zaten çocuklar yaşadıkları ülkenin sosyoekonomik, siyasi. tarihi, kültürel ve dini ön yargıları ile  eğitilir, böylece içlerinde diğer ülkelerin çocuklarına karşı ön yargılar oluşur. Çocuk kendi ırkını diğer ırklara göre üstün görmeye başlar, kimileri ırkçılık hastalığına yakalanır, diğer inanç gruplarına karşı olumsuz duygular besleme başlar, cinsiyet ayrımı, homofobi ve hoşnutsuzluk hat safhaya ulaşır.

Göçmenlere karşı çifte standardın uygulandığı ülkelerde yabancı düşmanlığı ile büyüyor çocuklar. Dahası çocuklar diğer ekonomik modelleri öğrenmeden kapitalizmin acımasız girdabının içine çekiliyorlar.

Malum, son günlerin gündemdeki konusu Rusya’nın Ukrayna’yı işgali. Herkes kendince bu işgali yorumluyor, bir bakış açısı ortaya koymaya çalışıyor. Kimisi Rusya’nın genişleme politikasından söz ediyor, kimisi de Rusya’nın pandemiden sonra kurulan yeni dünya düzeninde yer alabilmek için işgale kalkıştığını söylüyor. Ben, Rusya’nın bu işgalle ülkesinin geleceğini garantiye almaya çalıştığını, oluşabilecek herhangi bir tehlikeyi önceden bertaraf etmek için bu işgali yaptığını düşünüyorum. Rusya’nın esas olarak kızdığı Batı yani ABD ve Avrupa. Ama kızgınlığını onlara değil de kendisine daha az zarar verecek Ukrayna’ya yöneltmesi ilginç değil mi? Tepkisini Ukrayna’ya göstermesi psikolojik yön değiştirmedir. Zaten tarihin sayfalarını karıştırdığınızda Rusya’nın her zaman Batı ile arasına mesafe koyduğunu görüyoruz. Rusya her ne kadar kendisini Batı ile Asya arasında köprü gibi görse de buna uygun davranmıyor. Çünkü kendisini modern, Asya toplumlarını ise yetersiz, kültürden ve düşünceden yoksun görüyor.

Ben naçizane Rusya’nın durumunu edebiyat çerçevesi içerisinde ele almak istiyorum.

Dostoyevski’nin “Yeraltından Notlar” romanını okuduysanız ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Roman kısaca iki bölümden oluşur. Romanın karakteri, “Ben hasta bir adamım diyerek başlar, “Ben kinci, itici bir adamım” diyerek okuyucuya “yeraltı”ndan seslenir. Dostoyevski’nin okuyucuya “yeraltı” olarak adlandırdığı şey karakterin iç dünyasında yaşadığı çalkantılardır. Yeraltından seslenen kahramana ben günümüzdeki Rusya diyorum. SSCB dağıldıktan sonra Rusya karşımıza kötümser, karamsar bir ruh hali içinde, kendini fiziki dünyadan soyutlamış, içine kapanık biri olarak çıkar. O güçlü, şaşalı günlerinden yoksun bir Rusya vardır artık. Rusya o kadar yeraltındaki adam gibi ki diğer devletlere, dünyaya varlığını kanıtlamak isterken kendi kabuğuna çekilmiştir. Yani Dostoyevski Rusya’yı anlatır. Yeraltındaki adam yani Rusya, yaşadığı iç çatışmalar, duygusal bunalımlar ve hezeyanlarla bir var olma mücadelesi verir. Başarılı da olur, bunu Putin sayesinde becerir. Romanda yeraltındaki adam sosyal çevresi tarafından hakir görülen, içinde bulunduğu toplumca onaylanmayan görüşler benimsediği için yok sayılan bir karakterdir. Rusya da yeraltındaki adam gibi var oluşunu kanıtlamak, haykırmak istedi, tabii bir de güç hastalığına yakalandığı için Ukrayna`yı işgal etti. Rusya, kendini yaratmak için etrafındaki her şeyle mücadele eden, varlığını önemsemeyen devletler karşısında sıradanlığı kabullenemeyen bir ülke olarak karşımıza çıkıyor.

Romanın notlar adlı ikinci bölümüne geldiğimizde ise yeraltındaki isimsiz adam-yani Rusya- oradan çıkarak yeni dünyada kendine bir yer aramaya başlar. Romandaki karakterlerin en önemlisi Zverkov’dur; asker kökenli, askeri başarılar kazanmış, çevresi tarafından beğenilen ve sevilen zengin biri. Yeraltındaki adamın bu sebeplerden dolayı kıskandığı, nefret ettiği okul arkadaşı Zverkov. İşte bu Zverkov benim bakış açıma göre Amerika’dır. ABD’nin diğer devletlere yaptığı gibi Zverkov da bütün arkadaşları üzerinde tahakküm kuran, onlara her istediğini yaptıran kişidir.

“Yeraltında Notlar”da diğer karakter Trudolyubov`u ise İngiltere olarak düşünüyorum. Trudolyubov; Zverkov’un uzak akrabasıdır, oldukça saldırgan, İngiltere gibi her şeyi entrikalar ile lehine çevirebilen bir kişi. Hatırlarsanız, Rusya’nın Ukrayna`yı işgal etmeden önce görüştüğü devlet Fransa’ydı. Putin ve Macron bu konuda sürekli görüştüler. Romanın diğer karakteri Simonov’u ise Fransa`ya benzetiyorum. Fransa yani Simonov, yeraltındaki adamla yani Rusya ile görüşen tek Avrupalı.

Anton Antoniç Syetoçkin karakterini ise Çin Halk Cumhuriyeti’ne benzetiyorum. Çin-Rus ilişkileri askeri, ekonomik ve siyasi boyutlarda çok gelişmiş durumda. Dikkat ederseniz Çin savaşın başlaması için Pekin Olimpiyatlarının bitmesini istedi. Daha sonra Rusya hedeflerini gerçekleştirmeye başladı. Çin yeraltındaki adamın Rusya`nın kendisinden borç aldığı, kendi çıkarları gerektiğinde ziyaret ettiği amiridir. Apollon yani yeraltındaki adamın hizmetkarı ise Belarus’tur. Rusya`dan nefret ettiği ve korktuğu halde hizmetkarlığını yapar.

Gelelim romanın son karakteri Liza’ya… Yeraltındaki adamın arkadaşı Ukrayna`dır. Rusya’ya sıcak bakmayıp yönünü Batı’ya çeviren, oralara göz kırpan Ukrayna. Sonrasında Liza yeraltındaki adamı reddettiği, terk ettiği için Rusya tarafından işgal edilen Ukrayna.

Yazımı yeraltındaki adamın yaşadığı kafa karışıklığını anlatan şu sözlerle tamamlamak istiyorum:

“Ben yalnızca ters bir insan değilim; hatta nasıl biri olduğum da belli değil. Ne tersim ne uysalım ne alçağım ne onurlu ne kahraman ne de korkak!”

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale Öldürülen Gazeteciler Günü
Sonraki Makale Fenerbahçe’deki ‘dış düşman’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?