Cumartesi, 17 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Türkçe Afrika kökenli mi?

Halil Ocaklı
Son güncelleme: 15 Nisan 2023 00:50
Halil Ocaklı
Paylaş
Paylaş

Dil bilimdeki en zorlu görevlerden biri, modern dillerin yazılı kayıtlardan önceki evrim süreçlerini yeniden yapılandırmak ve türetici ata dile ilişkin kuramlar geliştirmektir. Birçok tarihsel dil bilimci, 18. yüzyılın sonlarından bu yana farklı dil gruplarına odaklanarak bu alanda kuramlar geliştirmiştir.

Dillerin geçmişi varsayımsal olarak on binlerce yıl önceki Doğu Afrikalı ataların çığlık ve homurtu seslerine götürülebilir. Bazı araştırmacılar, Afrika’da ortaya çıkan ve temelinde bağırtılar, el-kol hareketleri, mimikler olan erken iletişimin bir tür ilkel dil niteliği taşıdığını öne sürmektedir

Burada akla şu soru gelecektir: Bilinen en eski insansı türler Afrika’da ortaya çıktığına göre, Türkçenin en eski türü de acaba Afrika kökenli midir? Yalnız Türkçenin değil, tüm insan dillerinin büyük olasılıkla Afrika’da ortak bir kökene dayandığı hipotezi gittikçe daha çok ilgi çekmeye devam ediyor.

Bu hipoteze göre, Doğu Afrika’da bir yerlerde evrimleşen Homo Sapiens insanları, tüm dünya dillerinin altyapısını oluşturan ilkel bir dili türetmiş ve konuşmuş olmalı. Homo Sapiens grupları Afrika’dan göç edip dünyaya yayıldıkça, dilleri de zaman içinde çeşitlenip gelişmiş ve böylece bugün konuşulan binlerce farklı dil ortaya çıkmış olabilir.

Türkçenin en eski halinin Afrika kökenli olup olmadığı sorusu elbette mantıklı ancak bu çıkarsamaya şimdilik ne doğru diyebiliyoruz ne de yanlış. Bu konu hâlâ tartışılmakta.

Dillerin kökenini araştırırken aynı dil ailesindeki dilleri karşılaştırmak için artık bilgisayar programlarından yararlanılmakta. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacıları, yapay zekâ yardımıyla kökteş dillerdeki ilgili sözcükleri eşleştirebilen bir algoritma geliştirdiklerini açıkladılar. Bu, erken dillerin doğasını, evrimini ve yayılmasını açıklamak için yeni bulgular sağlayabilecek umut verici bir adımdır.

Max Planck Jeoantropoloji Enstitüsü’nde araştırmacı olan Martine Robbeets ve uluslararası bir ekip sıra dışı bir veri tabanı çalışması yürüttü. Bu çalışma, dil ve tarım arasındaki ilişki üzerinden Proto Altaycanın (Ana Altayca) coğrafi alanını anlamaya yardımcı oldu. Böylece Altayca konuşan toplulukların ana yurdunun Orta Asya olmadığı anlaşıldı.

Proto dil yapılandırmanın arkasındaki ana fikir, alt dillerde görülen bazı temel öğe ve ilkelerin, günümüz dillerinin kök aldığı orijinal dilde de bulunması gerektiğidir. Örneğin, Türk dillerini ve benzer dilleri bir ağaca benzetirsek, Proto Altayca o ağacın göremediğimiz kök kısmıdır.

Bu bağlamda öncelikle aynı dil ailesinden olan dillerin gramer, söz varlığı ve fonolojide paylaştığı tipolojik benzerlikler ve farklılıklar karşılaştırılır. Çalışma, incelenen elementlerin niteliğine bağlı olarak, eş zamanlı ya da art zamanlı bir perspektiften ilerler.

Karşılaştırmada, yalnızca genetik verilerle desteklenen türdeş dillerle değil, aynı zamanda soy ağacı dışındaki dillerle olan etkileşimler de dikkate alınır.

Burada elde edilen sistematik verilere dayanarak, kurgulanan proto-dilin neye benzeyebileceğine dair çıkarımlarda bulunulur. Böylece, türetici bir ata dil modeli ve olası evrim aşamaları yeniden inşa edilir. İşte bu bir proto-dildir. Başka bir deyişle, çeşitli nedenlerle kademeli olarak yavru dillere bölünen ve zamanla kaybolan varsayımsal kök dil bir proto dildir.

Proto dillerin konumu, 1 ila 1,5 yaşındaki bir çocuğun dilsel gelişmişliğine ya da yabancı dil öğrenmeye yeni başlamış birinin durumu ile karşılaştırılabilir. İletişim kurma isteği ve çabası güçlüdür, ancak dil henüz konuşulmamaktadır.

Geleneksel görüş, sözcüklerin binlerce yıl olduğu gibi kalamayacağı, yıpranmaları ve değişmeleri gerektiği yönündeydi. İngiltere’deki Reading Üniversitesi’nde yürütülen yeni çalışmalar bunun her zaman doğru olmadığını gösteriyor. Dünyanın önemli dil ailelerinden bazılarında belirli bir anlam taşıyan fakat yıpranmayan uzun ömürlü sözcüklerin listesi çıkarıldı.

Modern dilde varlığını sürdüren neolitik hatta paleolitik sözlerin izini sürmek zahmetli bir iştir. Çoğu doğadan yansıyan aşağıdaki sesler dilimizde adeta “ultra korunmuş” proto-dil kalıntıları gibidir: Cik cik, pır pır, hav hav, vız vız, möö möö, vak vak, şırıl şırıl, mışıl mışıl, ciyak ciyak, patır patır, fokur fokur, çıtır çıtır, kah kah, mama, gaga, baba, an(n)a, dede, nene vb.

Proto diller farklı kaynaklarda ön dil, ata dil, ana dil, kök dil, kaynak dil olarak da anılmaktadır. Proto diller bazen eksik sayılacak bir tanımla “geçmişte konuşulmuş eski bir dilin prematüre formu” olarak tanımlanır. Bu, tam olarak öyle değildir.

Örneğin Proto Altay dili, yalnız çok eski bir dil olduğu için değil, eldeki kaynaklardan biçim ve anlam arasındaki eşleşmeler bağlamında yapılandırılabildiği için bir proto dil olarak kabul edilir. Dil bilimciler Türkçe, Mançu-Tunguzca, Moğolca (+Japonca, Korece) gibi dilleri karşılaştırmış ve ortak ata dil olarak kurgulanan varsayımsal dile Proto Altayca adını vermişlerdir.

Martine Robbeets’ten anladığımıza göre, Proto Altaycanın yaklaşık 9.000 yıl önce kuzeydoğu Çin’deki Batı Liao Nehri’nin güneybatı çevresinde ortaya çıktığı düşünülüyor. Daha spesifik olmak gerekirse; Proto Altay dili Altaylar’da değil, Çin’in Liaoning eyaletinin Fuxin bölgesinde yaşayan erken çiftçi topluluklar tarafından konuşulan bir ata dildi.

Yaklaşık 7.000 yıl önce, bu toplulukların çeşitli kolları yavaş yavaş Trans-Avrasya’nın geniş alanlarına , Kore Yarım Adası ve Japon Adalarına yayıldı. Yayılma ile birlikte kökteş diller arasında farklılaşmalar oluşmaya başladı. Bu verilere dayanarak Türkçe, Moğolca ve Mançu-Tunguzca gibi dillerin erken biçimlerinin Tunç Çağı’ndan (M.Ö. 1800) daha önce konuşulduğu varsayılmaktadır.

Proto Altayca hipotezi çerçevesinde Türkçe, Moğolca ve Mançu-Tunguzcanın kökteş olup olmadığı sorusu onlarca yıldır tartışılmaktadır. Türdeşlik olduğu konusunda esasen sorun görünmüyor çünkü adı geçen dillerin tümü eklemelidir, ünlü uyumu vardır, cinsiyetsizdir ve söz dizimi özne-nesne-yüklem şeklindedir. Şu perspektiften bakmakta yarar var; bu diller birbirine bu kadar yakınsa, onlara kök veren bir ortak proto-dil olmalıdır.

Proto Altayca hakkındaki tartışmanın ilk odağı, hipotezin kendisidir. Bu hipotez ister Altayca isterse Trans-Avrasya ya da daha başka bir adla anılsın, tutarlılığı konusunda bizim bir kuşkumuz yoktur. Nihayetinde, bu hipotezi eleştirenler, ne benzerliklerin ödünçlemeden kaynaklandığını ne de türdeşliğinin yanlış olduğunu kanıtlayamamışlardır.

İkinci bir odak noktası ise Korece ile Japoncanın Proto-Altayca kökenli diller arasında olup olmadığıdır. Gramer, sözcük dağarcığı ve diğer dilsel özelliklerdeki benzerliklere dayanarak birçok dilbilimci Korece ve Japoncanın Makro-Altay dil grubunda yer alabileceğini öne sürmüşlerdir.

1781 yılında Japon yazar Teikan Tō ilk kez Japonca ve Korecenin akraba olabileceğini öne sürmüştür. Başlangıçta destek gören bu görüş, daha sonra Batılı dilcilerin de etkisiyle dışlanmış, gündemden düşmüştür. Korece ile Japonca bağlantısı Japonya’da genellikle Altaycadan bağımsız olarak incelenir.

Korece ve Japoncanın tarihsel olarak Makro-Altay dilleriyle ilişkili olduğu açıktır, ancak bunları doğrudan birer Altay dili olarak tanımlamak için gerçekten biraz erken. Eşleştirilmiş kök sözcükler arasında güçlü bir pragmatik ilişki kuracak mekanizmalara henüz sahip değiliz.

Çok yakında olmayabilir ama bir gün Korece ve Japoncanın Proto Altay ailesindeki konumu yeni bulgularla mutlaka açıklığa kavuşacaktır.

EtiketlendiSeçilenTürkçe
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanHalil Ocaklı
Takip et:
Bayburt'un Sisne köyünde doğdu (1964). Almanya'da gurbetçi bir çocuk olarak büyüdü ve burada Yunan-Roma tarihi okudu. California Berkeley Üniversitesi'nde Proto-Altayca ve Japonca ilişkileri üzerine çalıştı. Bu süreçte Japonya'da Kyushu Üniversitesi'nde bir sömestr geçirdi. Çalışma alanı: Diyakronik (Artsüremli) Proto-Dil Tipolojisi. Türkiye ve ABD'de profesyonel turist rehberliği ve çevirmenlik yaptı, 50'den fazla ülke gezdi. Rodos'ta otel işletmeciliği yaptı. Hindistan'da çeşitli eğitimler aldı. Rusya'da Tver Devlet Üniversitesi'nde çalışırken Olga ile evlendi. Kadim Vedanta felsefesine derin bir ilgi duyuyor. Aksiyon dolu 35 yılın ardından, şimdi Bergamo (İtalya) ve Antalya'nın sade sakinlerinden biri olmaya çalışıyor.
Önceki Makale Bizans tahtına oturan Hazar kralı kimdi?
Sonraki Makale Gazeteci Merdan Yanardağ’a hapis cezası

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Hoca bana fena taktı!

Alper Eliçin
17 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

1900’lerin başında İstanbul

Metin Gülbay
17 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

Amerika’nın sıra dışı öyküsü

Halil Ocaklı
17 Mayıs 2025
EditörSerbest Kürsü

Türkçenin lanetlenmiş kelimesi

Adil Gürkan
17 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?