Savaşın başlamasından bir yıl geçtikten sonra, Rusya’nın neden galip gelmediği, hem ABD dış politikasında hem de daha geniş anlamda uluslararası güvenlikte en önemli sorulardan biri haline geldi.
Cevabın birçok bileşeni var. Ancak bu durumun ortaya çıkmasında iki sebep kritik derecede önemlidir. İlki Rus ordusunun uzun zamandır devam eden kendini yenileme çabalarının henüz istenilen aşamaya gelmemiş olması, ikincisi ise Putin’in ve Kremlin’in tamamen kapalı çalışma sisteminin ortaya çıkardığı işgal planlarının yetersizliğidir.
Birinci sebep olarak gösterdiğimiz Rusya’nın askeri modernleşme çabaları aslında uzun süredir devam ediyor. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya SSCB’den kalan devasa ve hantal orduyu hızlı müdahale operasyonları için tasarlanmış daha küçük bir güce dönüştürmek için büyük çaba harcadı. Amaç, Rusya’nın periferisindeki alevlenmeleri hızla bastırmaya hazır, daha küçük ama daha profesyonel ve çevik bir ordu yaratmaktı.
Bu amaçla 2008 yılında Rus ordusu, gücü yeniden yapılandırmayı amaçlayan “Yeni Bakış” adlı kapsamlı bir reform programı açıklandı. Program kapsamında, üst kadroları gençleştirmek, eğitim programlarını ve askeri eğitimi elden geçirmek, profesyonel asker rütbelerini genişletmek ve daha yeni silahlar elde etmek gibi önemli hedefler için ciddi fonlar tahsis edildi. Bu sürecin bir parçası olarak Rusya, büyük kara savaşlarıyla savaşmak için tasarlanmış büyük Sovyet tümenlerini daha küçük tugaylar ve tabur taktik grupları ile değiştirdi.
2020 yılına gelindiğinde, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, ülkesinin ekipmanlarının yüzde 70’inin yeni olduğunu veya çağdaşlaştırıldığını açıkladı. Ancak 2022’de Ukrayna’nın işgalinden bu yana geçen süre Modernizasyon çabalarının yüksek yoğunluklu bir savaş için yetersiz olduğunu, yapısal sorunların devam ettiğini ve savaş alanında istenilen yeterliliğe ulaşılamadığını gösteriyor.
Bunun yanı sıra, savaş başladıktan sonra Rusya’nın füze başarısızlık oranları yüksek ve tanklarının birçoğunun kendini savunma ekipmanından yoksun olması askeri ekipmanların, Şoygu’nun açıkladığının aksine yeterli düzeyde olmadığını ortaya çıkardı.
Öte yandan, ordunun savaş sırasında eksik malzemelerle boğuşuyor olması komuta zincirinde aşağıdan yukarıya raporlama sisteminin halen güvenilmez ve açık olmadığının bir kanıtı. Bu da muhtemelen Rusya liderliğinin, kuvvetlerinin işgalin başlangıcında gerçekte olduklarından niceliksel ve niteliksel olarak daha iyi olduğuna inanmasına neden olmuştur. Bu durum, Rus askeri yaşamını öteden beri ciddi biçimde etkileyen kronik yolsuzluk probleminin kökünü kazımakta da başarısız olunduğunu ortaya koyuyor.
Kremlin, Çeçenya’daki savaşlarından sonra Rus halkına güven verme planının bir parçası olarak, acemi askerlerin savaş bölgelerinde hizmet etmesini büyük ölçüde yasaklamıştı. Bu, Ukrayna işgali için BTG’ler (tabur taktik grubu) konuşlandırdığı anlamına geliyordu. Ancak, savaş başladıktan sonra tam kadrolu ve donanımlı bir BTG’nin, genişletilmiş bir cephe hattı boyunca uzun süreli, yoğun bir savaş yeteneğine sahip olmadığı görüldü. Bunun da ötesinde, Ukrayna’yı işgal ettiklerinde bu birimlerin çoğu yetersiz personele sahipti. Personel kıtlığı aynı zamanda Rusya’nın teknik olarak modern ve yetenekli ekipmanlarının niçin tam performans gösteremediğini de açıklıyor.
Ortaya çıkan bu başarısızlıklar dünyanın çoğunu şaşırtmış olabilir. Ancak Rus ordusunu izleyen uzmanların çoğu için bu durum sürpriz olmadı. 200.000 civarında personelden oluşan bir kuvveti birden fazla ilerleme hattı boyunca büyük bir komşu devlete göndermenin uygun olmadığını biliyorlardı. Bu aşamada ikinci temel sorun olarak tespit ettiğimiz sorunun yani Putin’in ve Kremlin’in tamamen kapalı çalışma sisteminin ortaya çıkardığı işgal planlarının yetersizliği üzerinde durmamız gerekiyor.
Rusya’nın kötü planlamasının performansını ve avantajlarını nasıl baltaladığını anlamak için, Moskova’nın Rus askeri doktrininin belirlediği stratejiyi izlemiş olsaydı, Ukrayna’nın işgalinin nasıl başlayacağını düşünmek yararlı olacaktır. Rus askeri doktrinine göre, bir savaş, düşmanın askeri ve kritik altyapısına karşı haftalarca süren hava ve füze saldırılarıyla başlamalıdır.
Dört ila altı hafta süren hava kuvvetleri operasyonları ve füze saldırıları, karşı ülkenin askeri yeteneklerini ve direnme kapasitesini aşındırmak için tasarlanmıştır. Rusya’nın doktrinine göre, kara kuvvetleri yalnızca hava kuvvetleri ve füze saldırıları hedeflerinin çoğuna ulaştıktan sonra hedefleri güvence altına almak için konuşlandırılmalıdır.
(Doç. Dr. Hasan Canpolat, Vali (E), tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın