Pazar, 15 Haz 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

River-Boca rekabetinin öyküsü

İlhan İlmenöz
Son güncelleme: 13 Ağustos 2023 00:01
İlhan İlmenöz
Paylaş
Paylaş

Dünyanın belki de en önde gelen derbilerinden biridir River Plate-Boca Juniors derbisi…

Zenginlerin-milyonerlerin takımı olarak bilinen ve 1901’de kurulan River Plate ve halkın-fakirlerin takımı denilen 1905’te kurulan Boca Juniors arasında 1913″ten beri oynanan  maçlar tüm dünyanın dikkatini çeker, sonucu hep merakla beklenir.

Arjantin’in bu köklü iki kulübü  arasında oynanan her maç öncesi ve sonrası meydana gelen yaralanma ve ölüm olayları bu ülkede olağan karşılanır. Binlerce polis maçlarda  önlem alsa da bu iki kulübün taraftarları muhakkak olay çıkarır. Yani olaylardan kaçış yoktur. Bilindiği gibi son derbi Arjantin dışında, İspanya/Madrid’de oynanabilmiştir.

Aslında River Plate ilk kurulduğu zamanlar Boca Juniors ile aynı semtte yer alıyordu. Ancak River Plate kulübü daha sonra zenginlerin semtine taşınarak Los Millonarios’un temellerini atmış oldu.

River Plate taraftarı için futbol zevk için oynanan bir oyun demektir. Maçlara da bu amaçla giderler. Bocalılara da her zaman “Kokan Domuz” (“Los Puercos”), “Polisin Takımı” ve statları için “Tavuk Kümesi”, “Çöplük” gibi isimlerle seslenirler.

Boca Juniors ise Buenos Aires’te halkın takımı olarak nitelendirilir. Bu yüzden taraftar oranı River Plate’e göre daha fazladır. Onlar için futbol bir sanat değil tam anlamıyla savaştır. Futbol sahada savaş demektir ve Boca her maçını savaşarak kazanmak zorundadır. Özellikle River maçlarında bu tam anlamıyla sahaya yansıtılır.

Maçlarını La Bombonera stadında oynayan Boca taraftarı için bu stadın duvarlarında yazan yazı, her şeyi açıklamak için yeterlidir; “Boca es mi religion, Maradona es mi dios, la bombenera es mi iglesia” (Boca dinimdir, Maradona tanrım, bombonera ise kilisem)…

İşte onların River Plate taraftarları ile arasındaki en büyük fark budur. “La Doce” yani “12. oyuncu” olarak adlandırılan Boca taraftarı takımlarını karşılıksız ve delicesine severler, adeta taparlar. . Maradona ise onların futbol ilahıdır.

İki takım arasında oynanan maçlarda rekabet ve heyecan her zaman üst düzeydedir. Öyle bir rekabet ki ölümle sonuçlanan olaylardan tutun da marka kullanımına kadar uzanır.

1994 yılında River Plate kendi sahası olan El Monumental’de Boca Juniors’u 2-0 mağlup eder ve maçtan sonra Boca Juniors ile çeşitli şekillerde dalga geçerler. Bunu hazmedemeyen dünyanın en büyük holigan topluluğu olan ”Barras” maçtan 4 gün sonra Buenos Aires’te 2 River Plate taraftarını öldürerek 4 gün önce oynanan maçta skorun artık eşitlendiğini ve kendilerine göre durumun  2-2 olduğunu duvarlara yazarlar.

Futbolda ve tribünlerde yaşanan rekabet neredeyse hayatın her alanına yansımıştır. Bir Riverlı ile bir Bocalı asla arkadaş olmazlar ve bununla hep övünürler.

Boca taraftarları için en büyük hakaret kendi taraftarlarının Adidas marka kullanmaları ve Coca-Cola içmeleridir.

River Plate taraftarları için de aynı durum Nike ve Pepsi’ye karşı geçerli. Yani bu bir anlamda Adidas/Nike ve Coca Cola/Pepsi rekabeti/savaşı olarak da nitelendirilebilir.

Arjantinli bir gazetecinin şu sözleri sanırım  rekabeti çok daha iyi özetler;

“Güney Amerika’da futbol bir ölüm-kalım meseledir. Avrupa’da taraftarlar normal bir yaşam standardıyla mutlu olabilirler. Fakat Arjantin’de mutlu olanlar, sadece tuttuğu takımın son maçından galibiyetle ayrılanlardır.”

Futbol tutkusu çok farklıdır, futbol ile ilgisi olmayanlar bunu pek anlayamaz ve yadırgar.

Simon Kuper’in dediği gibi; “futbol asla sadece futbol değildir.”

EtiketlendiFutbol
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİlhan İlmenöz
Takip et:
Yaşama ve olaylara, bardağın dolu tarafından bakmayı ilke edinmiş tarihçi eskisi... Doğayı, denizi, gezip görmeyi, okumayı ve öğrenmeyi çok seven gerçek bir hayvansever... Müzik, spor ve yabancı dizi tutkunu İzmir aşığı... Aklına ne gelirse, özgürce, hiçbir kişi, kurum ve ideolojiye bağımlı olmadan yazmayı seven bir amatör...
Önceki Makale ‘Sahtekârlık’ sendromu
Sonraki Makale Tele1 yeniden yayında

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Kayarak, koşarak ya da uçarak gelen yemekler

Dr. Nevin Sütlaş
15 Haziran 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
15 Haziran 2025

Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Mehmet Şüküroğlu
14 Haziran 2025
Köşe Yazıları

Bir Türk’ün Tahran günlüğü…

İsmail Boy
14 Haziran 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?