Cuma, 9 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

Portakalın adı nereden geliyor?

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 4 Şubat 2022 19:37
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

Halil Ocaklı (halilocakli@yahoo.com)

Eldeki bilgilere göre portakalın vatanı, Kuzeydoğu Hindistan ile Güneybatı Çin arasında kalan coğrafya. Hindistan’dan ayrıldıktan sonra bir süreliğine Doğu Pakistan olarak kalan Bangladeş, portakalın asıl ana vatanı olmalı.

Eski Hint dili Sanskritçede renkli yemiş anlamında “Anar Ranga” kullanılmaktaydı. Zamanla “Naranga” biçimine evrildiği, Farsçaya “Naranc” olarak geçtiği ve Farsça üzerinden başka dillere yayıldığı anlaşılıyor.

Nar: Yemiş, Ranga: Renk.

Böylelikle gerek Nar, gerekse Renk sözlerinin de Sanskritçe kökenli olduğu anlaşılmış oluyor. Diğer yandan, Hindistan cevizi olarak bilinen meyvenin adı da Sanskritçeden gelir: Narī Kela (Kela Yemişi).

Cam üretimi bilinmezden önce, nargile kavanozu olarak Hindistan cevizi kullanılırmış. Böylece Nari Kela Farsça üzerinden Türkçeye Nargile olarak yerleşmiş ve aslında Hindistan cevizi demektir.

Farsça “Naranc” sözü, Arapçaya Nārenc biçimiyle geçip, turunçgiller anlamındaki Narenciye sözüne evrilmiştir.

Pek çok dilde portakalı ifade eden Orange sözü, Arapça Nārenc ve onun İtalyanca Arancia uyarlamasından alıntıdır. Bir tek Almanlar Apfelsine demişler ki, bu Çin Elması anlamına gelir.

Apfel: Elma, Sine: Çin. Rusça ve bazı Slav dillerine Almancadan Apelsin olarak geçti.

Açıkçası portakalın ana vatanının Çin olmadığını düşünenlerdenim. Eğer öyle olsaydı bu meyvenin adı, dünyaya Hintçeden değil Çinceden yayılırdı. Nitekim mandalin meyvesi, Çin’deki Mandarin bölgesinin adıyla doğrudan bağlantılıdır. Üstelik Mandarin Çincesi diye bir dil bile var.

Portakal sözünün kökenini daha iyi anlamak için uzak coğrafyalardan önce, daha yakın bir yere, Gelibolu’ya gidelim. Gelibolu’nun eski adı Gali Poli.

Gali Poli, Yunanca olmakla birlikte, aslında “Keltler Şehri” demektir. Bunun nedeni, Gelibolu’da bilinen en eski yerleşimin M.Ö. 280’lerde Keltler tarafından kurulmuş olmasıdır.

Gelibolu adının gelişimi şöyle: Gallu Poli > “Gali Poli” > Gelibolu. Eski Yunanlıların Keltler’i anlatırken Gallu dedikleri anlaşılıyor. (Gali: Kelt, Poli: Şehir)

Keltlerin yayıldığı topraklar arasında İber yarımadası da bulunuyor. Keltler yarımadanın kuzeybatısında, Atlantik kıyısında bir liman kenti kurmuşlardı. Bu kente Latince ve İtalyancada “Keltler Limanı” anlamında “Porto Gallo” denmiş.

Bölgenin Porto adıyla bilinen tatlı şarapları bugün de ünlüdür. Zamanla her yönüyle gelişen ve güçlenen Porto Gallo, ülkeye adına vermiş: Portugal yani Portekiz

Türkçede nasıl olmuşsa Portugal değil, “Portekiz” adı yerleşmiş. Aslında Portekiz, Porto halkı ya diliyle ilgili her hangi bir özniteliği tanımlayan İtalyanca bir sıfattır.

İran baharat yolu üzerinden Anadolu’ya gelen acı turunçtan daha çok reçel yapılıyordu. 1700’lerin ortalarında Portekizli gemicilerin İstanbul’a tatlı portakalı getirmesiyle, bildiğimiz portakal Osmanlı coğrafyasında yaygınlaştı.

İstanbullu tüccarların bu meyveyi “Portekiz portakalı” anlamında, “Portugali Turuncu” adı ile pazara sürdüğü varsayılabilir. Sonraları “Portugali Turuncu” sözünde düşmeler olmuş ve yalnızca “Portugali” kalmış, böylece Rumcadaki “Portugali” olmuş size portakal.

İşte portakalın adının öyküsü böyle…

Buyurun afiyetle yiyelim ama sıkıp suyunu içmeyelim. Sıkma portakal suyu adeta bir şeker deposudur. Üstelik portakal sıkıldığında protein, lif, C vitamini ve kalsiyum ciddi oranda azalır. Portakalın kendisini yemek daha sağlıklıdır.

Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Türkler Slavlar karşısında neden başarısız oldu-2
Sonraki Makale Cehalet enerjisindeki mutluluk

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

ManşetSerbest Kürsü

Sağlık ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi

Gürsel Demirok
9 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

Her şey hareket halinde

Metin Gülbay
6 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

Yapay zekâ ve devletin gaspı…

Alper Eliçin
6 Mayıs 2025
Serbest Kürsü

Dışişleri’nin kuruluşu ve “Diplomatlar Günü”

Gürsel Demirok
5 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?