Son yıllarda, yapay zekâ alanındaki hızlı ilerlemeler kamuoyunun yoğun ilgisini çekip eleştirilerle karşılaşırken, başka bir kritik teknoloji büyük ölçüde kamu gözünden uzak gelişim gösteriyor.
Bir zamanlar soyut teoriyle sınırlı kalan kuantum bilgisayar, kuantum mekaniğine dayanan işlemleri kullanarak daha önce çözülemez kabul edilen hesaplama problemlerini çözmeyi amaçlamaktadır. Teknoloji henüz emekleme aşamasında olsa da, kuantum bilgisayarın önümüzdeki on yıllarda ulusal güvenlik ve küresel ekonomi üzerinde derin etkiler yaratabileceği şimdiden açık bir gerçek.
2010’ların sonlarından bu yana, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer birçok gelişmiş ülke, kuantum bilgi bilimi ve teknolojisi alanında liderlik yarışına giderek daha fazla katılır hale geldi. Bu alan kuantum bilgisayar, kuantum iletişim ve kuantum algılama teknolojilerini kapsamaktadır. Son on yılda, 20 ülkedeki hükûmetler kuantum geliştirme alanında toplam 40 milyar dolardan fazla yatırım duyurdu.
Sadece Çin, beş yılda 15,3 milyar dolar harcama taahhütünde bulundu. 2016’da Pekin, kuantum teknolojilerinin geliştirilmesini ulusal öncelik olarak ilan etti ve üretim için ileri düzey merkezler kurdu. ABD ise 2018’de, ülkenin kuantum bilgi bilimi ve uygulamalarında teknolojik ve bilimsel liderliğini sürdürmeyi amaçlayan Ulusal Kuantum Girişimi’ni yasalaştırdı. ABD hükûmeti, savunma araştırma ve geliştirme çalışmalarına ek olarak 3,7 milyar dolarlık açıklanmış fon duyurdu. Devlet liderliğindeki girişimlere ek olarak, özel sektör ve akademide çok sayıda araştırma ve geliştirme çalışması yürütülmektedir.
Bu yatırımlar ABD ve uluslararası yapay zekâ fonlamasıyla kıyaslandığında hâlâ az olsa da, kuantum teknolojisinin yükselişi şimdiden uluslararası politikayı şekillendirmeye başladı. 2019’da ABD, Japonya ile “Kuantum İş Birliği Bildirgesi“ ilan etti ve 2023’te bu bildirgeyi güçlendirdi. 2024’te Washington, yeni teknolojinin ilerletilmesi ve yönetilmesine yönelik stratejileri koordine etmek için çok taraflı bir girişim olan Kuantum Geliştirme Grubu’nu kurdu.
ABD ayrıca kuantum meselelerini, Avustralya, Birleşik Krallık ve ABD arasındaki üçlü savunma paktı olan AUKUS; Avustralya, Hindistan, Japonya ve ABD arasındaki Dörtülü Güvenlik Diyaloğu (Quad); ve ABD-AB Ticaret ve Teknoloji Konseyi gibi çeşitli ekonomik ve güvenlik forumlarında görüştü. Washington’da teknolojiye yönelik artan endişeleri vurgulayan bir analist, Kasım ayında, ABD’deki başkanlık seçiminin ardından, yeni yönetimin “ABD’nin kuantum rekabetçiliğini yeniden canlandırmak için ilk 100 gün içinde hızlı hareket etmesi“ gerektiğini savundu.
Şimdiye kadar kuantum teknolojisinin ortaya çıkışı büyük ölçüde bir ulusal güvenlik meselesi olarak algılandı. 1990’lardan bu yana, araştırmacılar, güçlü bir kuantum bilgisayarın yaratabileceği en büyük tehditlerden birinin, şu anda dünyadaki en gelişmiş iletişim sistemleri ve dijital ağlarda kullanılan şifrelemeyi delebilecek bir kod kırma aracı olması olduğunu kabul etmiştir. Bu endişe, ABD hükûmetini kuantum dirençli şifreleme geliştirmeye, kuantum teknolojisi ve ilgili ürünler üzerindeki ihracat kontrollerini güçlendirmeye ve endüstri, akademi ve yerel hükûmetlerle eylem odaklı ortaklıklar kurmaya yöneltmiştir.
Ancak kod kırmayı ön planda tutan odaklanma, kuantum teknolojisinin diğer önemli uygulamalarını göz ardı etmelerine neden olmuştur. Aslında, kuantum makinelerinin gelişmiş şifreleme sistemlerini delebilecek kapasiteye ulaşmasından önce -ki bu teknoloji geliştirildikten sonra bile büyük hesaplama gücü gerektirecektir- ekonominin birçok sektöründe dönüştürürecek etkiler yaratabilirler.
Enerji ve eczacılık dahil olmak üzere, kuantum teknolojileri etkili bir şekilde kullanıldığında yenilikçiliği, bilimsel keşifleri, ekonomik büyümeyi ve fırsatları teşvik edebilir. İnsan üretimi üzerindeki etkileri açısından, kuantum makineleriyle elde edilebilecek bazı atılımlar, şu anda yapay zekâdan beklenenlerle karşılaştırılabilir. Bu nedenle, teknolojinin açık toplumlarda geliştirilmesi ve iyiliksever amaçlarla kullanılmasını sağlamak için net sınırlar belirlenmesi özellikle önemlidir.
Kuantum yarışını kazanmak kolay olmayacak. Çin, kuantum iletişim gibi bazı alanlarda şimdiden öncülük yapmış durumda ve önümüzdeki yıllarda, ABD’nin rekabet gücünü koruyabilmesi için odaklanmış Amerikan yeniliği ve liderliği kritik önem taşıyacaktır. ABD ve uluslararası müttefiklerinin, kuantum projelerini gerçekleştirmek için çok daha fazla kaynak ayırması ve bu projeleri desteklemek için kuantum endüstrileri ve güçlü bir kuantum tedarik zinciri geliştirmesi gerekecek. ABD ve müttefikleri bu çabaları merkezi bir stratejik hedef ve politika önceliği haline getirmezse, diplomatik etkisini, askeri gücünü ve güçlü bir yeni teknolojiyi denetleme yeteneğini kaybedebilir. Ayrıca ekonomik ve toplumsal ilerleme için yeni bir yol çizme fırsatını da kaçırabilir.
Yazarlar:
Charina Chou, Google Kuantum AI’de Direktör ve Operasyon Direktörü.
James Manyika, Google’da Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Araştırma, Teknoloji ve Toplum Başkanı.
Hartmut Neven, Google’da Mühendislikten Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Google Kuantum AI’nin Başkanı.
(Çeviren: Büşra Büyük, tasam.org)
Makalenin devamını okumak için tıklayın
Görsel: vecteezy.com