İnan Özbek
Klasik ekonomi teorisinde insanlar ekonomik kararlarını verirlerken her daim akılcı davranıp, adımlarını aklın ve mantığın süzgecinden geçirerek atacakları içindir ki, hata yapmayacaklar ve çıkarlarını azamileştireceklerdir.
Ekonomik insanlar, kısaca “ekonlar” olan bireylerin her biri kendi çıkarını gözeteceği için, tek tek bireylerden oluşan bütün bir toplum da kendiliğinden refaha kavuşacaktır.
Ne var ki; klasik ekonominin söz konusu “liberal cennet”i hiçbir zaman gerçek olmayarak, teorik, naif ve fazla iyimser bir düşünceden ibaret kaldı.
Her durumda aklıyla hareket eden ekonomik insanın, teorik bir mit olarak kalmış olması son derece normal aslında. Çünkü etten, kemikten bir varlık olarak insan, aklıyla ve türlü duygularıyla bir bütündür.
Tam da bunun içindir ki; öteden beri insanlar, ekonomik kararlarını verirlerken akıllarının yanında ve çoğu zaman akılarına baskın gelen duygularıyla hareket edegeldiler.
İnsanın doğasından kaynaklanan ve davranışının kökeninde yer alan; açgözlülük, hırs, başarılı olma ve beğenilme kaygısı, ayrıca da güven arayışı ve korku gibi türlü duygular, bireyin ekonomik davranışlarına biçim verdi.
Liberal ekonominin irili ufaklı krizlerle, bunalımlarla ve balonlarla dolu tarihi, kişilerin ekonomik adımlarını atarlarken, akıllarından ve mantıklarından çok, duygularıyla hareket ettiklerinin açık kanıtı aslında.
1600’lü yıllarda Hollanda’da yaşanan ünlü lale balonu, 1720’ler de İngiltere’de yaşanan Güney Deniz Şirketi balonu, 1929 dünya ekonomik krizi ve büyük bunalım ve yakın tarihten bir örnek olan 2008 küresel finansal krizi gibi olayları yakından inceleyen ekonomistlerle davranış bilimciler, insan psikolojisine dayanan kimi duygu durumlarının, söz konusu ekonomik kırılmaların asıl nedenleri olduğunu ortaya koymuştu.
Piyasalar yükselişteyken ve beklentiler iyimserken, fiyatların hep daha yukarı gideceğini, dolayısıyla daha çok kazanacaklarını düşünen insanlara, güçlü bir psikolojik itki olan sürü davranışıyla öteki insanların da katılması sonucunda piyasa iyice ısınır, fiyatlar sanal bir biçimde şeylerin gerçek değerlerinin çok çok üstüne çıkar ve zirve noktasına ulaşan piyasa, hemen ardından kaçınılmaz olarak düşüşe geçer.
Piyasa düşme eğilimindeyken ve fiyatlar aşağı doğru gitmeye başlayınca, kaybetme korkusuyla paniğe kapılan insanlar hızla satmaya başlarlar. Sürü davranışının burada da devreye girmesiyle hemen herkes aynı tavrı alınca, düşüş trendi hızlanır ve bir süre sonra piyasalar dibe vurur.
İşler iyi giderken daha fazlasını kazanma isteği ve hırsıyla, işler kötü gitmeye başlayınca da abartılı bir kaybetme korkusuyla aklını ve mantığını devreden çıkaran, söz konusu süreçlerde çoğu zaman histeri derecesine varan boyutlarda duygu taşkınlıkları yaşayan bireyler ve tek tek bireylerin toplamından oluşan piyasa insan psikolojisinin ve davranışının bir yansıması görüldüğü üzere.
İnsan psikolojisinin ve duyguların kişinin ekonomik davranışlarındaki rolü o derece güçlü ki, hemen hiç kimse hatta en zeki olanlarımız bile bundan muaf değil.
Dünyanın gelmiş geçmiş en zeki insanlarından biri olarak, klasik fiziğin ve mekaniğin yasalarını ortaya koyan Isaac Newton bile, 1720’li yıllarda İngiltere’de yaşanan Güney Deniz Şirketi balonunda, hırsının aklına galip gelmesi sonucu tüm borsa yatırımlarını kaybederek iflas etmiş ve sonrasında şöyle demişti; “Cisimlerin hareketlerini hesaplayabilirim ama insanların çılgınlıklarını asla.”
Kısaca; ekonlar aslında yok, yalnız insanlar var…