İlhan İlmenöz
Yazılı ve görsel medyada hemen her gün rastladığımız ama hiç önemsemediğimiz haberlerden biri de rüşvettir. Yıllardır emniyet ve trafikten eğitime, sağlıktan adalete, her türlü devlet dairesinde yaşanan rüşvet olaylarını o kadar kanıksadık ki çoğumuz için artık bir haber değeri bile taşımıyor.
En basit tanımıyla rüşvet; “yetkilerin çıkar karşılığı usul ve kurallara aykırı bir yöntemle kullanılması” şeklinde de tanımlanabilir.
Biraz daha açacak olursak; “kamu yönetiminde bulunanların görev ve yetkilerini çıkar gözeterek yasal düzenlemelere aykırı biçimde kullanmaları sonucunda oluşan yolsuzluğun en yaygın ve bilinen biçimidir.”
Belki bazılarımız işimiz bir an önce veya en iyi şekilde çözülsün diye görevlilere rüşvet vermişizdir. Çocuğun okula kayıt sırasında, trafikte, tapuda, belediyede kısaca hayatın her alanında bu yasal olmayan işi yapanımız çoktur.
Toplumsal bir hastalık olarak da adlandırılan ve evrensel bir nitelik taşıyan rüşvetin, özellikle az gelişmiş, baskıcı ve demokratik olmayan ülkelerde yaygın olarak görülmesi herhalde bir tesadüf olmasa gerek.
Şimdi belki bazılarınız “acaba bu rüşvet olayı dünyada ilk defa nerede, nasıl başladı” diye merak etmiş olabilir. O zaman bu yazıyı dikkatle okusunlar…
Rüşvet neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir kavram. İnsanlık tarihi deyince de akla ilk gelen uygarlıklardan biri de Sümerler.
Sümerler insanlık tarihinin en eski ve tüm toplumlara örnek olmuş, ilkleri ile tanınan bir uygarlık. Yazıdan dinlere, eğitimden siyasete, hukuktan günlük yaşama, Sümerler kadar tüm toplumları etkileyen başka bir uygarlık bulamazsanız.
Sümerleri anlatan bir kitapta (Tarih Sümer’de Başlar) insanlık tarihinin bilinen ilk rüşvet olayı şöyle aktarılıyor:
Bu hikayede bir okul çocuğunun yaşadıkları anlatılıyor. Hikayede çocuk, okula geç kalıp öğretmenden dayak yiyeceğinden korkuyor. Okulda her uygunsuz hareketinden dolayı öğretmeni ve yardımcısından dayak yiyor.
“Tablet evinde” profesör olanlardan biri tarafından yazıldığına kuşku olmayan bu kompozisyon, öğrenciye sorulan bir soru ile başlıyor;
– Okul çocuğu günün erken saatinde nereye gittin?
Çocuk karşılık veriyor;
– Okula gittim.
– Okulda ne yaptın?
Çocuk; “Tabletimi temizledim, yemeğimi yedim, yeni tabletimi yazdım, onu bitirdim sonra sözlü sorumu verdiler, öğleden sonra bana yazılı ödevimi verdiler. Okuldan çıktıktan sonra eve gittim, eve girdim. Babamı orada otururken buldum. Babama benim yazılı ödevimi söyledim. Sonra tabletimi ezberden ona okudum. Babam memnun oldu.
Sabahleyin erken saatte uyandığım zaman anneme döndüm ve ona “Benim öğle yemeğimi ver, okula gitmek istiyorum” dedim. Annem bana 2 tane yuvarlak çörek verdi, yola koyuldum. Okulda yoklamayı yapan bana “neden geç kaldın” dedi. Korku ve çarpan bir kalp ile öğretmenin önüne geldim ve saygıyla eğildim.”
Fakat saygı ile diz çöksün ya da çökmesin bu öğrenci fena bir gün geçirmişe benziyor. Okulun görevlisinden “ayağa kalk, kapıya git” gibi azarlayıcı sözlerle dayak yiyor. En kötüsü de kendi öğretmeni ona “senin elin (yazın) hiç iyi değil” diyor ve dayak atıyor.
Bu dayak artık delikanlıya çok gelmiş görünüyor ve babasına öğretmenini eve davet ederek yumuşatması için bazı hediyeler vermesini öneriyor.
İşte bu insanlık tarihinin bilinen ilk “rüşvet” olayıdır.
Baba çocuğun sözüne değer vererek öğretmeni eve davet ediyor. Evde en iyi yere oturtuyor. Öğrenci öğretmenin yanına geliyor, ona hizmet ediyor.
Okulda tablet yazma sanatında bütün öğrendiklerini öğretmenin önünde babasına gösteriyor. Sonra baba öğretmene şarap ve yemek ikram ediyor, ona yeni elbiseler giydiriyor. Bir hediye veriyor ve parmağına bir yüzük takıyor.
Bu sıcak bonkörlüğe öğretmen şu sözlerle yanıt veriyor; “Ey delikanlı benim sözlerimi tuttuğun, onlara karşı gelmediğin için yazı sanatının en yüksek noktasına erişesin, önder olasın, arkadaşlarının başı olasın, öğrenciliğin en üst düzeyine yükselesin. Sen okul uğraşlarını tam olarak yapabildin ve öğrenmiş bir adam oldun.”
Öğretmenin bu coşkun ve iyimser sözleri ile okul günleri hikayesi sona eriyor ve biz de 4 bin yıl önce yaşanmış ve tarihin bu bilinen ilk rüşvet olayını öğrenmiş oluyoruz.
İşte o gün bugündür rüşvet devam ediyor. Bu yazıyı okuyup paylaşırsanız “ben de size bir kahve ısmarlarım” derdim ama rüşvete girer diye demiyorum!
Herkesin işinin bir an önce, eşit, adil ve tarafsızca çözümü umuduyla kalın sağlıcakla…
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.