Çarşamba, 14 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Çalınmış hayatlar…

İnan Özbek
Son güncelleme: 16 Haziran 2023 00:29
İnan Özbek
Paylaş
Paylaş

Siyaset bilimci ve iletişimci Ünsal Oskay’ın aktardığı bir hikayeye göre; günün birinde kral halkın arasına karışmak istediğini söyleyince teşrifatçıları derhal ulaklar aracılığıyla haber salar ve herkesin yıkanıp aklanmalarını ister.

Yetişkinler bu isteği yerine getirirlerken bir tek çocuklar bu aptalca talebi yerine getirmeyerek oyunlarına devam ederler. Gerçek bir birey olabilmenin, çoğunlukla edilgen değil etken olabilmenin, ne istediğini bilip o yolda yürüyebilmenin, kendi kararlarını vererek yaşamını yönetebilmenin, kısaca yaşamın nesnesi değil de öznesi olabilmenin eşsiz değerine vurgu yapan bu hikâye günümüz insanına, bizlere çok önemli şeyler söylemektedir kanımca

Kendisi için değil başkaları için başkalarına göre yaşayan, kişisel özerkliği çok zayıflamış bulunan, hemen her hareketinde bir yerleri gözeten, adeta başkaları tarafından belirlenen günümüz insanı aslında kendisi olmaktan çoktan çıkmış durumdadır maalesef.

Modern bireyin yaşamını elinden alarak onu belirleyen ve kişiyi hayatını yönetemez duruma getiren asıl olgu; mevcut ekonomik sistem ve bu yapının kişiyi sevk ettiği türlü türlü kaygılar ve de korkulardır. İş ve para kaygısı ve bunları kaybetme korkusu, görünüm kaygısı, beğenilme ve kabul görme kaygısı ve daha türlü türlü kaygı ve korkular kişiyi kendi gerçeğinden koparmış, kendinden uzaklaştırmıştır.

Mutluluğu ve saygınlığı maddi güçle ve tüketim düzeyiyle doğrudan ilişkilendiren ve yarattığı bu sorunlu bakış açısını sürekli yeniden üreterek bireye empoze eden bugünkü kapitalist tüketim mantığı, bireyi sürekli bir kaybetme ve tüketememe korkusu içinde bırakmış, gittikçe derinleşerek ruhunu saran ve zihnini sakatlayan bu korku modern bireyin elini kolunu adeta bağlamış ve onu kendi elleriyle inşa ettiği hapishanesinde yaşayan gönüllü ve ürkek bir esir durumuna düşürmüştür.

Gelgelelim oldukça ironik bir şekilde modern birey bu durumdan pek de şikayetçi gözükmemekte, kapitalist tüketici toplumun modern köle olma ve türlü korkular yaşama pahasına kendisine sunduğu birçok imkanla ayartılmış ve baştan çıkmış bir halde oyalanmakta ve eğlenmekte, mutlu görünmekte, başarıyı bu ortamda aramakta, sahte bir öz güvenle davranmakta, kendinden emin bir şekilde her şey normal ve yaşamı da kendisine aitmiş gibi yaşayıp gitmektedir.

Dramatik bir biçimde, sistemin kendisini soktuğu cenderenin farkına varamayan, modern toplum bireyin kendi güdülerine göre davranarak kendi kararlarını verdiği ve bunun sorumluluğunu taşıdığı bir toplumdur yargısının aslında bir kurmaca olduğunu göremeyen, yaşadığı içi boşaltılmış ve tüketim özgürlüğünden ibaret kalmış şeyi gerçek özgürlük zanneden, özgür bir ortamda olduğunu düşünerek başlattığı girişimleri paranın ve sosyal sınıfının duvarlarına çarparak parçalanan büyük bir özgürlük yanılsaması içindedir modern birey.

Dieter Duhm’un dediği gibi, “Kapitalist toplum hasta bir toplumdur ve bu toplumun bireyi hasta olduğunun farkında değildir” yargısını doğrularcasına bir farkındasızlıkla maluldür.

Günümüz bireyinin içerisine düştüğü bu ağdan bir nebze olsun kurtulabilme ve yaşamının dizginlerini ucundan da olsa tutabilme şansı var mı acaba?

Bunun için bütün bu hastalıklı durumunu fark ederek kendine itiraf etmekle başlamalı sanırım.

Böylece kendi gerçeğini görmeye başlayacak olan birey, mevcut sistem karşısında dik durabilmek ve kendi kalabilmek her ne kadar çok zor olsa da, biraz olsun inisiyatif alabilecek, kendi kararını kendisi vermeyi deneyecek, kim olduğuna ve ne istediğine karar vererek kendisi için yaşamaya başlayacak, tıpkı yıkanmak istemeyen çocuklar gibi özerk ve gerçekten özgür bir biçimde davranıp kendi yaşamını yönetebilecektir kanımca.

EtiketlendiEkonomi
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİnan Özbek
Takip et:
İstanbul Üniversitesi'nden mezun. Uzun yıllar bankacılık ve finans sektöründe çalıştı. Ekonomi tarihi ve teorileri alanlarında derinleşmeye çalışmakla birlikte, güncel ekonomik gelişmeler hakkında da fikir yürütme çabasında.
Önceki Makale Yalnızca bir özür bekliyorlardı
Sonraki Makale Lukaşenko ağzını bozdu!

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

*Köşe Yazıları

Birand’ın başını ağrıtan röportaj

Cenk Başlamış
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Kaderimiz Devlet Bahçeli’nin iki dudağının arasında…

Aydın Sezer
14 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Değişimin kalbinde insan

Erdal Çolak
14 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

Paşinyan’a muhalefet artıyor

Okay Deprem
12 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?