İnsanlık tarihini doğru anlamak ve yorumlamak zor.
Bugüne gelen kaynaklara ne ölçüde güvenebiliriz, meçhul.
Bilinen tarihi hep galipler ve muktedirler yazmış.
Hiçbir kalıcı ittifak yok.
Kalıcı barış yok.
Genel bir vahşet halinin arasında geçici barış dönemleri yaşanıyor.
Hepsi bu.
Günümüzün en çarpıcı örneği ortada.
ABD ile Rusya arasındaki ilişkilerde gördüğümüz hızlı değişimi anlamak mümkün değil.
Trump’ın Grönland ile ilgili söylemlerini, Rus politika teorisyenlerinin Doğu Avrupa ile ilgili yorumlarıyla birleştirince ilginç senaryolar ortaya çıkıyor.
ABD’nin, Avrupa savunmasını üstlenmekten vazgeçmesi ve Rusya’nın Doğu Avrupa’ya yönelik jeopolitik beklentisi, bu senaryoları güçlendiriyor.
Rusya’yı iştahlandıran nedir?
Savunmasını yaklaşık 80 yıldır ABD’ye delege eden eski kıta, şimdi bu desteğin sona ermek üzere olduğunu –dehşet içinde- görüyor.
Bu ülkeler, savunmaya kaynak ayırmadığı için, bütçesini sosyal refaha ve kalkınma projelerine harcadı ve insanlara zenginlik sunabildi.
Şimdi bu yolun sonu göründü.
Batı Avrupa, tehditlere karşı, hızlı bir silahlanma yarışına girecek. Sosyal yardımlar, yüksek emekli aylıkları, kalkınma bütçeleri budanacak.
Yaşam seviyesi düşen kitlelerin tepki vermesi kaçınılmaz olacak. Ki geçmişte bu şoku yaşadı ve kendisini faşizmin kucağında buldu.
Şimdilik bu analiz burada dursun. Gelelim küresel manzaraya
Medeniyetler çatışması hiç bitmedi.
Varılan her barış aşaması, bir sonraki savaşa hazırlık için değerlendirildi. Buna bağlı olarak jeopolitik terminolojinin başat terimi “Sıcak Barış” oldu.
Kalıcı barış yine bir bilinmezse ertelendi. Hem de insanlığın kayıtsız şartsız kucaklaşması gereken bir zamanda. Dünyanın her zerresinde akıl almaz bir çılgınlık var.
İşgalcilik iradesi yine yükselişte.
İnsanlık barış beklerken küremizin her yanından vahşi savaş sesleri geliyor.
Hep barış sağlamak adına…
Küresel sahnede roller değişiyor
Oyuncular aynı ama bu oyuncuların sahnedeki rolleri farklılaşıyor.
Bu oyuncuların en güçlülerinden birisi olan Putin, Rusya ekseninde farklı bir Avrasya modelinin zihinsel temellerini atıyor.
Hinterlandındaki ülkeleri, Rusya’nın “Ağabey” rolüne hazırlıyor.
Avrupa da bu hedefin içinde mi?
Putin’in teorisyenleri arada bir sıcak barış kavramını zikrediyor. Bunun manası, son 80 yıla damgasını vuran soğuk savaş yerine daha aktif bir dinamiği yerleştirmek.
Yani istediği zamanda ve istediği yere müdahale edebileceği bir hibrit savaş.
Şu sözler Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’a ait:
“ Yaşanan sorunlar için tek bir çözüm var. Avrupa silahsızlanmalı. Avrasya’nın bu bölgesinde barışı sağlamayı sadece Rusya ordusu üstlenmeli.”
Rusya siyasetinin teorisyenlerinden Dimitri Evstafiev çok net ifade ediyor:
“Artık yeni bir Rusya var. Bu Rusya, Avrupa’yı ortak olarak kabul etmiyor. Bizim üç ortağımız var. Çin, ABD ve Hindistan. Avrupa ise ABD ile bizim aramızda paylaşacağımız bir ödüldür. Bunu böyle kabul edin.”
ABD ile mutabakat mı var?
Nitekim Trump’ın başkan seçildikten sonra gözünü Grönland’a dikmesi, Rusya ile oluşturulmaya çalışılan bir stratejinin ilk adımları olabilir.
Kıtanın paylaşılması.
Jeopolitik, her zaman akıl ve sağduyu ile hareket etmez.
Çoğu zaman ihtiras, gövde gösterisi, hegemonik ego devrededir.
Savaş nedenleri daha ziyade ulusal kimliği ve aidiyeti pekiştirmek, içeride sosyal ve kültürel dengeyi sağlamak, zinde bir ulus olarak var olma dürtüsüdür.
Ama artık dünyayı uygarlaştırma zamanı.
İnsanlığın geleceği için bir radikal değişim zamanı geldi de geçiyor. Böyle bir yenilenme atağını felsefe başlatır, kültür ve sanat güçlendirir. Bilim yükseltir.
Eski sistemler yıkılır.
Yaratıcı tahrip süreci başlar.
Geçmişin ideolojileri, stratejileri, kurguları yok olur.
Yeni bir dünya kurulur.
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları: