10.1 C
İstanbul
12 Mayıs 24, Pazar
spot_img

Aslanlar gibi mücadele

Galatasaray ligde yaşadığı güzel serüvenin ardından Bayern Münih maçına hazırlanırken, herkes ne kadar zor olduğunu bilse de tek hedef galip gelmekti.

Açıkçası Bayern Münih’in eksiklerini hatırladığımda United zaferinden sonra ben de herkes gibi “neden olması” diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım. Kadro ve varyasyonla ilgili en az Okan Buruk kadar kafa yordum. Ama korktuğum şey maç kadrosunu gördüğüm zaman başıma geldi.

Angelinho’nun yetersiz performansından sonra, sol bek tercihi ve taktiksel dizilimin farklı olacağını ben de düşünüyordum. Düşünsem de bu tercihin Kazımcan yerine Abdülkerim olmasını çok istiyordum. Bayern Münih’in ikinci bölgede geçişi çok hızlı sağladığını aşağı yukarı herkes biliyor. Bu sebepten ben Okan Buruk olsaydım, Demirbay-Oliviera–Torreira üçlüsüyle merkezi kapatırdım.

Maç başlangıcında, Galatasaray’ın sadece Avrupa’ya özel uyguladığı, kendi analizimde ismini koyduğum 6 pas baskısını üç oyuncu ile yaptığını görüyoruz. Buradaki kritik isim ise, Lucas Torreira. Galatasaray, bu formasyon ile oynayacağından Okan Buruk bu sezon Fred ve Symanski transferini çok istemişti. Bu maç, o baskıyı Lucas Torreira ile yaptı. İlk yarının hemen hemen tamamında temel prensip rakibi kendi yarı sahasından çıkarmamaktı.

Savunma çizgisi tamamen orta sahaya yakın bir şekilde sahaya dizilen Galatasaray, rakibine göz açtırmadan topu direkt alarak oyunu domine etti. Önde oynarsanız mutlaka bir pozisyonla da olsa kalenizde golü görürsünüz. Şampiyonlar Ligi, en basit tanımla “kurtlar sofrası”, hangi temsilcimiz oynarsa oynasın. İç saha maçlarında kalemize gelen ilk top gol oluyor.

Galatasaray maça öyle bir başladı ki, yenilen golden sonra golün geleceğinden fazlasıyla emindim. Hücum organizasyonlarında, ilk plan Davies kanadından Boey-Tete iş birliğiyle çizgiye inmekti. Bu plan, diğer tüm planlar gibi tutsa da, hesapta olmayan tek şey bu kadar net pozisyonun cömertçe harcanmasıydı. Kerem’in boş kaleye atamadığı, karşı karşıya kaçırdığı net pozisyonlar. %52 ile topa sahip olan ve sadece ilk yarıda 2.17 gol beklentisiyle rakip kaleye 16 şut çekmiş bir Galatasaray… Bazen olmayınca olmuyor. 3-1 , 4-1 bitebilecek maç devrede 1-1 ile sonuçlandı.

Futbolda her şeyi doğru yapsanız da o gün şansınızın yanınızda olması gerekir. Her şeye rağmen Avrupa arenasında bu maçla beraber namağlup serisini 37 maça çıkartan Bayern Münih’e bu futbolu oynamak büyük başarı. Devre arasında maçı izleyen herkes, “en azından 1 puan alacağız” düşüncesiyle ikinci yarıyı bekledi.

İkinci yarının başlangıcında aynı oyunun devam edeceğini düşünsem de, Galatasaray’ın aksayan tek tarafı Tete kanadı oldu. İkinci yarının ilk çeyreğine geldiğimizde, ikinci bölge, sol taraf ve sağ ön tarafta ciddi yorgunluklar sezdim. Bu sebepten, değişiklikleri çok erken bekledim. Bu istatistiklere rağmen, maç mağlubiyetle sonuçlandıysa, doğru futbolu ve istatistikleri ne kadar Okan Buruk’a yazdıysam, ikinci yarıdaki oyunu da ona yazarım.

Zaha–Barış Alper, Kaan Ayhan–Oliviera, Kerem–Mertens ve Kazımcan–Angelinho değişiklikleri daha akılcı olabilirdi. Bayern’in oyunu ele almasındaki en büyük sebep merkezin aksamasıydı. Tempoyu kaybetmemek için daha teknik ve aynı zamanda geçiş hücumunda hızlı düşünebilecek bir isme ihtiyaç vardı. Okan Hocanın oyunu daha hızlı okuması gerek.

Her şeye rağmen ikinci yarıda da, net bir oyun oynandı. Bulduğunu atacaksın. Futbolun olayı bu. Genel anlamda herkesin memnun olacağı ve geleceğe ümit veren bir oyun oynandı. “Abartıyorsun” diyenleriniz olacaktır belki ama Galatasaray, Avrupa’da deplasmanlarda daha rahat oynuyor. Kopenhag’ın ve United’ın bolca gol bulduğu, Münih deplasmanından neden puan alınmasın?

Mağlubiyetle sonuçlansa dahi, bu maçta oynanan oyunun yarısı United’ı içeride, Kopenhag’ı da deplasmanda yenmeye fazla fazla yeter. Şahsi düşüncem Galatasaray’ın gruptan 2. çıkacağı yönünde. Bu süre içerisinde, Ziyech, Ndombele ve Zaha’nın bir an önce fizik olarak hazır hale gelmesi şart.

Avrupa’da oynanan oyun bana Okan Buruk’un jenerasyonunda oynadığı 2000 Galatasaray’ını hatırlattı. Umuyorum ki, bu süreç böyle devam edecek. Sizce, Galatasaray, neler yapacak?..

Bülent Kaan Köse

1997 Malatya doğumlu, İlk ve orta öğrenimini Malatya Ted Koleji’nde, Liseyi Trabzon'da bitirdi. Lise yıllarında yerel gazetelerde spor yazıları yazmaya başlayan Kaan halen Gelişim Üniversitesi İngilizce Psikoloji son sınıf öğrencisi ve aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim bölümü öğrencisi. Medyascope Tv’de de spor yorumculuğu yapıyor. Taraftar gibi bakmıyor, gördüğünü yazıyor...

Bülent Kaan Köse
1997 Malatya doğumlu, İlk ve orta öğrenimini Malatya Ted Koleji’nde, Liseyi Trabzon'da bitirdi. Lise yıllarında yerel gazetelerde spor yazıları yazmaya başlayan Kaan halen Gelişim Üniversitesi İngilizce Psikoloji son sınıf öğrencisi ve aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim bölümü öğrencisi. Medyascope Tv’de de spor yorumculuğu yapıyor. Taraftar gibi bakmıyor, gördüğünü yazıyor...

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler