Galatasaray aldığı kupa galibiyetinin ardından ligdeki seriyi de devam ettirmek adına çok önemli bir maça çıkıyor, Okan Buruk ve ekibi bu maça mutlak galibiyet hedefiyle bakıyordu. Takım içerisinde ve tesislerde yaşanan olumlu hava tamamıyla takımı sarmış durumdayken, Antalyaspor’un da inişli çıkışlı grafiğini değerlendirdiğimde, sarı-kırmızılıların hata yapmayacağını tahmin ediyordum.
Okan Hocanın çok önemli bir fikstürden seri galibiyetler ile çıkması bu durumun başlangıcı oldu. Beşiktaş maçı ile başlayan seri, dokuzu lig üçü de kupa olmak üzere on iki resmi maça çıktı; bu, 1959’dan bu yana alınan en uzun galibiyet serisi. Böylece Okan Hoca, Mustafa Denizli, Reiner Hollman ve Fatih Terim’i geride bıraktı.
Sağlık sorunları sebebiyle uzak kaldığım serüvenime yeniden dönmek çok güzel. Gelelim bu güzel maçın analizine.
Galatasaray’ın artık kemikleşmiş bir kadrosu olduğunda hemfikiriz. Sezon başından beri hedeflenen şey tam olarak buydu. Bu kadronun içerisinde İcardi, Mertens ve Rashica’nın eklenmesi ile daha net bir oyun şablonu ortaya çıktı diye düşünmekteyim. Temel hedef, Galatasaray’ın 96-2000 arasındaki boğucu hücum felsefesini tekrar oturtmak. İlk çeyrekte, takımın saha avantajını kullanarak, oyunu rakip kaleye yığmasını normal karşılasam da maçın ilerleyen bölümlerinde sarı-kırmızılıların hemen gole gitme isteği özellikle geçiş oyununda çok pas hatasına sebep oldu.
Bu durumu öngören Nuri Şahin, dersine, özellikle Fenerbahçe maçındaki oyuna çok iyi çalışmış. Galatasaray ne kadar tempolu oynarsa, Antalyaspor o kadar tempo düşürdü. Galatasaray, yarıyı ikiye bölerek oynadı. İlk etapta Emre–Kerem ikilisi ile sol tarafı deneyen Cimbom, cevap alamayınca oyunu açarak Boey–Rashica ikilisine dönünce, pozisyon üstüne pozisyon buldu. Özellikle bu sene duran top organizasyonları kilidi açan taraf oluyor. İlk yarıda kullanılan tam on köşe vuruşu var. En büyük artılardan bir tanesi bu.
İlk yarı özelinde her iki takımında birbirini zorlandığını düşünüyorum. Antalyaspor, kaleye iki kere gelmiş olsa da ikisi de çok net gol pozisyonu. Direkte patlayan top, gol ile sonuçlansa başka bir senaryo yazabilirdik.
İkinci yarı başlamadan, Buruk’un öğrencilerinin yapacağı tek şeyin, Mauro İcardi’ye daha fazla servis yapması olduğunu düşünüyordum. Nuri Hocanın kontra planının ise devam etmesini bekliyordum. Antalyaspor eğer erken gol atamazsanız, açması zor bir takım. Bu durum değişecek mi acaba diye beklerken, ilk yarıda yapılamayan net ortalardan bir tanesi geldi ve kilit açıldı.
Bu sezon sarı-kırmızılılar adına böyle goller izlemek bir futbolsever olarak keyif verici. Maçın bu gol ile farklı yerlere gideceğini düşünüyordum. Oyun biraz daha Galatasaray’ın elinde kalmış olsaydı, maç farklı bitebilirdi. Bu duruma rağmen Antalyaspor’u ikinci bölgede Galatsaray’a oranla daha diri buldum diyebilirim. Kupa maçının yorgunluğunun geçmediğini görmüş olduk.
Biliyorsunuz, ben hakem hakkında çok konuşmayı seven bir yazar değilim lakin, Antalyaspor’un attığı golde bence net bir ofsayt var. Bu durum neden incelenmedi, İcardi’nin pozisyonu gerçekten net bir faul pozisyonu muydu gibi sorular yine de zihnimde kaldığından sizlerle paylaşmak istedim. Galatasaray’a dün akşam galibiyeti getiren isim Lucas Torreira oldu.
13/13 ikili mücadele ve 13 kez top kazanarak 4 pas arası yapan bir orta saha tam anlamıyla bir atom karıncadır. Benim gözümde maçın kilit ismi olan Uruguaylı yıldız, Galatasaray’a çok şey katacak. Ek olarak Antalyaspor’un inişli çıkışlı grafiğinin nasıl geçeceğini merak ediyorum.
Nuri Şahin ve ekibi bir çözüm üretemezse, potansiyelli bir teknik adama yazık olacak. Antalyaspor’u ipten alan isim ise yeni kalecileri Helton… Gerçekten muazzam bir maç çıkardı.
Peki sizce, bu iki takım ligde neler yapacak?..