Fenerbahçe taraftarının “tuz seviciliği” ve kolayca kontrol edilebilmesi bir Fenerbahçeli olarak beni üzüyor.
Mesela 3 Temmuz’da Galatasaray-Fenerbahçe maçından önce “Fenerbahçe küme düşürülecek, maç oynanmayacak” diyerek zaten baskı altında olan esir camiayı maça hedefsiz ve yıpranmış olarak çıkarmış bir gazeteci olan Mehmet Demirkol’u adil falan sanıyorlar. Güya adil olan bu kişi 3 Temmuz boyunca GS övgüsü dolu yazılar yazmış, 3 Temmuz’u görmezden gelmiş, 12 Mayıs’ı yok saymış bir gazetecidir. O GS maçı için bugün bile özür dilememiş biridir.
Türkiye liginde yaşanan pisliği ve kiri örtmek için Fetö medyası tarafından uydurulan bir slogan vardır. “Winner” camia; oysa bu tam anlamıyla yalandır, amacı Fetö’yü, derin devleti, “selfieci” hakemleri, çalınan VAR kayıtlarını unutturup “şampiyonumsu” numarası yapmaktır.
Demirkol bu mottoyu tekrarlamış ve “tuz meraklısı” Fenerbahçe taraftarı da bunların peşine düşmüş. Fenerbahçe camiası kırılgan bir camia, ülke ortalamasına göre daha aydın, daha bilgili, daha zeki ve daha entelektüel ama bazen bu aşırı romantizme neden oluyor ama futbolda buna yer yok. Futbol taraftarlığında da yer yok; Fenerbahçe için canını vereceksen Fenerbahçeli sayılırsın, yoksa seyircisin, taraftar taklidi yapmamalısın.
Bir başka konu da Hakan Şükür ve Arif Erdem konusu… Bu isimler önemli suçlular, Fetö suç örgütünde liderliğe kadar yükselmişler, Hakan Şükür Fetöcü kimliği ile milletvekili olmuş. Birçok arkadaşının tersine bunlar adalete teslim olmamış kaçmış çünkü suçları sadece sempatizan olmanın çok ötesinde. Mesela Adil Öksüz’le fotoğrafları var ve muhtemelen her ikisi de Fetö suç örgütünün tüm planlarından haberdarlar ve içindeler. Ayrıca bu iki suçlu yıllarca Fetö’nün reklam yüzü olmuş ve üye kazanmasını sağlamış. Yani Fetö suç örgütünün bu iki kişinin sıra dışı başarılı olmasını istediği çok açık, 15 Temmuz başarılı olsa belki de tüm sporu bu ikisi yönetecekti.
Şimdi bu kadar suçun içinde olan suçluların, üstelik başarılı olduklarında örgütlerinin namı yürüyecek ve üye kazanımı artacak, iki suçluyu desteklemediklerini düşünmek, oynadıkları maçların temiz olduğuna inanmak büyük saflıktır. En azından bu konuda soruşturma açılması kaçınılmazdır.
Mesela bir dönemin hakemleri için çok ciddi Fetö iddiaları vardır, bu konuda kitaplar yazılmıştır. Ayrıca bu örgüt cihat anlayışını benimsemiştir; yani onlara göre Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler kafirdir ve Fenerbahçe’ye zulüm etmek görevdir.
Spor hukuku delil üzerinden çalışmaz, kanaat ve şüphe esastır çünkü futbolun kirli görünmesi istenmez, bu uğurda masumların ceza almasından da rahatsız olmaz çünkü verilen en ağır ceza futboldan mendir ve geri dönüşü vardır. Fenerbahçe CAS kararında yazdığı gibi şüphe yeterlidir.
Hakan Şükür ve Arif Erdem hakkında bunca şüphe varken Fenerbahçe ve Fenerbahçe taraftarının bunu gündemde tutmak, hukuki yollara taşımak yerine unutmuş olması affedilemez.
Bu tür önemli konularda savruk, unutkan ve duyarsız olan bir camiayı kimse dikkate almaz. En son sakladığınız karanlık mealindeki tivitin etkisi malumdur. Fenerbahçe resmi sitesi Şükür’le Erdem’in suçlarını, ve bu suçları futbol oynarken işlediklerini v araştırılması gerektiğini haykırmalıdır.
Bunu yapmayan, yapamayan bir camiayı kimse dikkate almaz.
Kısacası, ortada büyük bir bir şüphe var ve bunu başta Fenerbahçe ve taraftarı kimse yok sayamaz, yoksa aynı kir tekrar eder ve aynı haksızlığa tekrar uğrarsınız.