Perşembe, 29 May 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Kaos ve yaratıcı yıkım

Medya Günlüğü
Son güncelleme: 30 Kasım 2022 12:56
Medya Günlüğü
Paylaş
Paylaş

İnan Özbek

Avusturyalı ünlü iktisatçı Joseph Alois Schumpeter, kapitalizmin gelişme dinamiğini açıkladığı ve adına; “yaratıcı yıkım” dediği ünlü teorisinde, girişimciliğin getireceği iktisadi yeniliklerin (inovasyon) zamanla eski uygulamaları yıkarak onların yerini alacaklarını ve işte bu döngünün kapitalist ekonomik sistemin temel mantığı olduğunu söylemişti.

Schumpeter’in yaratıcılık ve yıkım gibi iki zıt anlamlı sözcüğü bir arada kullanarak oluşturduğu söz konusu bu çarpıcı teori ve öngördüğü temel önerme olan yaratıcı yıkım mantığı, zamanla ekonomi alanından taşarak, sosyoloji ve siyaset bilimi alanlarında da kullanılır olmuş ve literatürdeki yerini almıştır. Nietzsche’nin; “Yaratıcı yıkım yaşam gücünün ortaya çıkmasıdır, yaşam sürekli bir kaos halidir” sözlerinin de etkisiyle bu kuramın çekiciliği ve popülaritesi artmıştır.

Türkiye’nin bugünkü ahvalini sosyoloji ve siyaset biliminin ilkeleri ve yaratıcı yıkım teorisinin temel mantığı açısından değerlendirmek anlamlı olacaktır kanımca. Bu çerçeve de ülkemizin günümüzdeki manzarasını şöyle betimleyebiliriz sanırım; büyük ölçüde tıkanmış ve ağırlaşmış ve kronikleşmiş birçok soruna çözüm üretemeyen bir siyasi yapı, siyasete çok fazla ilişiklenmiş sorunlu işleyen ve topluma güven telkin etmeyen bir hukuk sistemi, istikrarsızlaşmış sürdürülebilir bir biçimde büyüyemeyen ve toplumun tüm kesimlerinde karamsarlık yaratan bir ekonomik bünye, insanların beklentilerine cevap veremeyen, sistemle ilgili sürekli bir kararsızlık halinin egemen olduğu, toplumun ve çağın gerisinde kalmış bir eğitim yapısıyla yaşamaya çalışan kocaman bir ülke.

Bireysel olarak; bütün bu manzarayı şaşkınlıkla karışık bir tedirginlik içinde seyreden ve düzelmesini uman tek tek insanlar. Bu ülkenin bireyleri olarak, modern yaşam kalıplarını benimsemiş, uzun süredir iktidarda olan muhafazakar bir siyasi partinin kimi uygulamalarından rahatsızlık duyan ve yaşam biçimi kaygısı taşıyan koca bir kitle. Öte yanda gene bu ülkenin bireyleri olarak, kendi yaşam felsefelerine uygun bir siyasal iktidarın bulunmasının getirdiği psikolojik üstünlük içerisinde bulunan ancak, kapitalizmin ve bu sistemin öngördüğü paranın belirleyici rolünün ve tüketim toplumu kalıplarının ağır baskısı altında, çok önemsediği geleneksel ve dini değerlerinin hızla aşındığını görmenin şaşkınlığı içerisinde bulunan kocaman bir kitle olarak muhafazakar bireyler.

İster toplumsal çerçeveden ve isterse bireysel çerçeveden bakılsın, bir kaos görüntüsü veren ve kendini yeniden üreten bu sosyal, siyasal ve bireysel durum salt bir karmaşa mı yoksa, yaratıcı bir yıkım mı acaba?

Kimilerine göre her açıdan bir dibe vurmanın yaşandığı mevcut bu durum, toplumun yapısından ve toplumsal yapının yansıması olan siyaset kurumunun yetersizliğinden kaynaklandığı ve dolayısıyla yapısal olduğu içindir ki, ıslahı çok çok zor olan bir anomalidir.

Bana göre ise; ülkemizin devletiyle, toplumuyla ve bireyleriyle yaşadığı bugünkü bu bunalım hali ve karmaşa Türkiye’nin tarihsel arka planının, dolayısıyla siyasal ve sosyal geçmişinin doğrudan bir sonucudur ve aslında devam eden bir süreçtir. Bu süreçte bizler deneyimlemekte, öğrenmekte, içselleştirmekte ve sonuçlar çıkarmaktayız aslında. Mesela modernizmi savunan bireyler, modern bir devlet ve toplum yapısının o kadar da çabuk oturmadığını, bunun bir süreç ve deneyimleme olduğunu, birçok yeniliğin bizlere yukarıdan ve altın tepside sunulduğu ve dolayısıyla bütün bu kazanımların bedelini de ödememiş olduğumuz içindir ki, bugün tam oturmamış olduklarını şaşırarak görmekte ve deneyimlemektedirler. Öte yandan geleneksel yaşam formlarını savunan ve bu şekilde yaşamaya çalışan bireyler de, dünyanın ve ülkemizin şu andaki değişim hızıyla ve bu arada aynı hızla ve yer yer çarpık bir biçimde de olsa kapitalistleşen toplumsal yapımız içinde, geleneği sürdürebilmenin o kadar da kolay olmadığını, değişimin ve aşınmanın zorunlu olduğunu, muhafazakar tutumların da çoğu kez şekilcilikten ibaret kaldıklarını sarsılarak görmektedirler.

O zaman bütün bunlar bizlere; kimsenin tercihlerinin mutlak doğru olmadığını, hiçbirimizin böyle bir gücünün bulunmadığını ve değişimin esas olduğunu söylemektedir sanırım. Bugünkü bunalımlı ortamda hepimize düşen, toplumsal barışın ve uzlaşmanın geliştirilebilmesi için, insanımızın hoşgörü kültürünün ve engin ferasetinin de yardımıyla, farklılıklara saygının esas olduğu, hepimizi kapsayan ve kucaklayan yani hepimizin kendimizi ifade edebileceğimiz bir siyasal, hukuksal ve sosyal yapının oluşturulabilmesi için çaba harcamaktır kanımca. Ancak o zaman bütün bu sancıların sonucunda demokratik, çoğulcu ve hepimizi rahatlatan bir yapı ortaya çıkacak ve bütün bu yıkımdan yeni ve istikrarlı bir sosyal yapı vücuda gelecektir, yani yaşadığımız tüm bu süreç yaratıcı bir yıkım olacaktır.

Kaynak:

Kapitalizm Sosyalizm ve Demokrasi, JOSEPH A. SCHUMPETER.

Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Önceki Makale Rusya’daki ‘Osmanlı harikası’
Sonraki Makale ‘Dil yumuşuyor barış yaklaşıyor’

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Hümanist bir padişah

İnan Özbek
29 Mayıs 2025
EditörKöşe Yazıları

Kaçan hep suçlu mudur?

Erdal Çolak
28 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

BBC’nin ortaya çıkardığı skandal 

Okay Deprem
26 Mayıs 2025
Köşe Yazıları

“Halluks Valgus” belasını kim yarattı?

Dr. Nevin Sütlaş
25 Mayıs 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?