Mentor
Kuzeyliler zeki insanlar, daha Orta Çağ’da tüm dünyayı kasıp kavurmuşlar, demokrasileri ve paylaşma duyguları ünlü; ayrıca iyi müzisyenler yetiştiriyorlar. Çok ünlü metal grupları var hatta “melodik death metal” müzik türüne “İsveç metali” de deniyor. Şimdi de Norveçliler Fenerbahçe’nin durumuna merak sarıp “Ali Koç istifa” diye Twitter’da etiketler açmış! Elbette güzel bir şaka ama Fenerbahçe’nin içinde bulunduğu durum şaka kaldırmayacak kadar can yakıyor.
Artık sorun futbol, futbolcu, teknik direktör olayı değil, tamamen bir yönetim organizasyonu ve Fenerbahçe Başkanı’nın liderlik niteliklerinden yoksun olması ile ilgili; sahada ve saha dışında amaçsız, günlük yaşayan bir Fenerbahçe var.
Genel olarak liderlik şöyle tanımlanıyor: Köklü değişiklikler yapan, bilgiye dayalı kararlar alan, çevresini etkileyen, zor kararlar almaktan çekinmeyen, kararlarının arkasında duran ve kitlelere amaç veren, onları etkileyip yönlendirebilen biri.
4 yıl sonra “Ali Koç nasıl biri” diye sorsalar cevabım şu olur: Kararsız, bilgiye dayalı kararlar yerine duygusal kararlar alan, amaç birliği yaratmayı bırak, kendi amacı hakkında bile fikri olmayan ve kitleleri arkasından sürükleme konusunda oldukça yetersiz biri. Evet can alıcı noktayı da söylüyorum: Eğer parası olmasa, Fenerbahçe’nin de paraya ihtiyacı olmasa çoktan eteğine zil takılmıştı, bu durum onun adına üzücü, parası olduğu için Fenerbahçe başkanlığını işgal eden biri.
Kendi kararlarına saygı duymuyor, Comolli, Cocu, Pereira ve daha bir çoğunu getirip kısa sürede desteğini çekti. Ali Koç kendine göre de doğru kararlar alıp uygulayabilen biri değil çünkü kendi kararlarına sahip çıkmıyor.
Yaşamın gerçekleri ve bilgiye dayalı kararlar yerine şuursuz romantik kararlar alıyor Emre ve Volkan tercihi, taraftar etkisi ile Ersun Yanal’ı getirip kısa sürede tüketmesi.
Kriz anlarını yönetemiyor, duygusal, eline megafonu alarak hakemin haksızlığına direnecek cesareti gösteremeyen, aptalca penaltı yaptıran, salakça topu içeri alan oyunculara kahraman töreni yapıyor, onları futbolun dışına çekip sahadan uzaklaştırıyor.
Fenerbahçe’nin doğal düşman olduğunu, kendisini savunması gerektiğini kavrayamamış romantizmi yüzünden meydanı Fenerbahçe düşmanlarına bıraktı, oysa bu pislikle, bir şehir takımının siyasi gücüyle, ötekinin tarikatı berikinin kiralık hakemleri ile mücadele etmeliydi Fenerbahçe. Tersine Fenerbahçe’yi onlara teslim etti.
Fenerbahçe’yi anlamamış, Fenerbahçe düşmanlığının sosyolojik bir fenomen olduğunu unutup yapay bir kavram olduğunu düşünüyor, Burak Elmas ve Ahmet Ağaoğlu ile dostluğunun tüm sorunları çözeceğini düşünecek kadar gerçeklerden uzak.
Varlık nedenleri Fenerbahçe düşmanlığı olan kulüplerle anlaşarak sistematik ve organize Fenerbahçe düşmanlığı yapan hakemler hakkında konuşmama kararı alacak kadar yetersiz.
En kötüsü de, tüm Fenerbahçe camiasına bir amaç vermek ve bunu takip etmelerini sağlayacak liderlik göstermek yerine günlük kararlarla yaşamaya çalışan vizyonsuzluk.
Dün akşam sahada kalite, futbolcu her şey vardı ama hem takımın hem de camianın bir amacı yoktu. Sen başkanlığın döneminde Fenerbahçe’yi bir yıla yakın teknik direktörsüz bırakıp “iki hafta içinde olabilir de olamaz da…” dersen futbolcu sahaya çıkar ve maç bitsin de gitsek diye bekler, ruhunu evde bırakır, sadece bedeni sahadadır, Ali Koç döneminde oynanan maçların en az yarısı böyledir.
Kısacası Fenerbahçe’nin problemi Ali Koç, istifa etmesi için yarın bile geç. O başkanken hiçbir şeyin değişeceğine inanmıyorum…