Trabzonspor’un sahasında puan kaybettiği bir maçtı. Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu bir nedenle o gün stadyumda değildi.
Taraftarlar hakeme karşı tepkiliydi. Trabzonspor stat görevlisinin cep telefonu çaldı. Arayan Başkan’dı.
Başkan dedi ki: “Sahaya geliyorum, hakemleri odalarından çıkarmayın.”
Ve geldi arkadaşları ile birlikte, hakemleri rehin aldılar.
Sonra ne mi oldu?
İbrahim Hacıosmanoğlu Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı oldu, ki bu başkanlık aynı zamanda Merkez Hakem Komitesi’ni de atama yetkisine sahiptir.
Ne futbol kamuoyu ve hatta ne de hakem camiası “bu ne perhiz bu lahana turşusu” demedi.
Arada bir yerlerde Türkiye’de bahis şirketleri kuruldu ve bu bahis şirketleri Türkiye futbol liglerine sponsor oldu. Bazı takımlara da sponsor oldular, bazı maçlara bahis şirketlerinin forma reklamları ile çıkıldı.
Her kara işlem herkesin gözü önünde yapıldı ve kimseler gıkını çıkarmadı.
Ülkedeki her şey gibiydi futbol da ve bu yozlaşma o kadar ileri boyutlara vardı ki alt liglerdeki bir maçta rakipler birbirlerinin kalesine isabetli ya da isabetsiz tek bir şut bile atmadan taraftarlarının ve hakemlerin bakışları arasında kendilerini bulundukları ligde bırakacak birer puanı alarak bir başka takımın küme düşmesini sağladılar.
“Bu kadarı da olmaz artık” diye bir tepki ortaya çıkınca sözüm ona “temiz futbol” diye başarısızlığı ta baştan garantiye alınmış sözde bahis operasyonu başlatıldı.
Ve dikkat!
Daha ilk adımda birkaç hakem soruşturulurken, TFF Başkanı, “MHK Başkanı’nın da bahis hesabı var ama o canlı yayınlardan hakem performanslarını izlemek için hesap açtı” mealinde bir açıklama yaparak pişmemiş ve pişirilmeyecek pilava su katıverdi.
Ha bir de, bahis karmaşası Türkiye’nin en ciddi yakıcı sorunlarının gündemin arka sıralarına düşmesine de yol açtı.
Ol masal bu kadar…
***
Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:
