Salı, 28 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
*Köşe Yazıları

Mavi Vatan: Masal bitti kaybedilen hakikati konuşalım

Aydın Sezer
Son güncelleme: 28 Ekim 2025 00:00
Aydın Sezer
Paylaş
Paylaş

Türkiye’nin dış politika gündemini yıllardır meşgul eden Mavi Vatan kavramını, hamasetten ve sloganlardan arındırarak, somut gerçekler üzerinden konuşmanın vakti çoktan gelmiştir.

Bu kavram, ne zaman ve nasıl milli menfaatlerimize hizmet eden bir çerçeveden çıkıp, elimizdeki avantajları kaybettiren bir araca dönüştü? Bu sorunun cevabı, Kasım 2019’da Libya ile imzalanan anlaşmada saklıdır.

Öncelikle şunu netleştirelim: 2006’da Türkiye’de telaffuz edilmeye başlanan ve ülkenin karasularındaki tam egemenlik yetkilerini tanımlayan “Mavi Vatan” kavramına, 2019’a kadar hiçbir itirazım olmadı. Zira bir ülkenin karasuları, doğası gereği vatan toprağıdır. Buna ister mavi, ister kırmızı deyin, yasama, yürütme ve yargı yetkilerinizi kullandığınız her alan vatandır. Problem, bu meşru tanımın dışına çıkılıp, AKP iktidarının ideolojik ve rant temelli dış politikasının bir unsuru olarak Doğu Akdeniz’de yeni bir harita icat edilmesiyle başladı.

Kendi lehimize olan statükoyu nasıl yıktık?

Libya anlaşması imzalanmadan önce Doğu Akdeniz’de statüko bizim lehimizeydi. Türkiye’nin olağanüstü askeri ve siyasi gücü sayesinde ne Mısır ne de Yunanistan bölgede adım atamıyordu. Kendi aralarında bir anlaşma imzalayamıyorlardı. Hatta geçmişte Mısır lideri Mübarek, “Türkleri gücendirmemek için” Yunanistan ile masaya oturmamıştı. Biz, Libya ile hukuki meşruiyeti tartışmalı bir hükümetle anlaşma imzalayarak, asıl kendi lehimize olan bu statükoyu kendi ellerimizle yıktık ve Mısır-Yunanistan anlaşmasının önünü açtık.

Bu süreçte kamuoyunu ikna etmek için bir “düşman” haritası yaratıldı: Sevil Üniversitesi Haritası. (Manşet fotoğrafı) Bu harita, “Batı’nın Türkiye’yi Akdeniz’e hapsetme planı” veya “yeni Sevr” olarak pazarlandı. Bu, büyük bir manipülasyondur. Ben o haritayı yıllarca, altındaki dipnotu göstererek Türkiye’nin lehine kullandım. Çünkü haritayı hazırlayanlar bile Yunanistan’ın maksimalist tezleri için “farazi ve tek taraflı” ifadesini kullanıyordu. Bu haritayı yeni bir keşif gibi sunmak, 50 yıldır bu tezlerle mücadele eden Türk Deniz Kuvvetleri’ne ve Silahlı Kuvvetlerimize yapılmış bir hakarettir.

Sonuç: 28 derece boylamının batısını kaybettik

Uyarılarımıza rağmen atılan bu yanlış adımların somut bir sonucu oldu: Ağustos 2020’de Mısır ile Yunanistan bir deniz yetki alanı anlaşması imzaladı ve biz, 28 derece boylamının batısındaki haklarımızı tartışmalı hale getirdik. Bugün o sahada hem bizim Libya anlaşmamız var hem de Mısır-Yunanistan anlaşması. Onlar bizimkini, biz de onlarınkini tanımıyoruz.

Bu ne anlama geliyor?

Hikaye bitmiştir. Gemiler o bölgeden çekilmiş, Somali’ye gitmiştir. Önümüzde iki seçenek kalmıştır: Ya Yunanistan ile Uluslararası Adalet Divanı’na gideceğiz ya da savaşacağız. Bu kadar basit.

“Mavi Vatan’a karşı çıkan vatan hainidir” diye hamasi nutuklar atanlara sormak lazım: Madem bu kadar hassassınız, gelin 28 derecenin batısını nasıl kaybettiğimizi araştıralım. Bunun sorumlularını ortaya çıkaralım. Bu sorumluluk sadece birkaç amiralin değil, bu siyasi iradeyi ortaya koyan hükümetin, bu anlaşmayı onaylayan meclisin ve o meclisteki 22 CHP’li vekilin de dahil olduğu kolektif bir sorumluluktur.

Kemalizm ve FETÖ mağduriyeti kalkan olamaz

Bu yanlış politikayı savunmak için kullanılan argümanlar da en az politikanın kendisi kadar sorunludur. Bu yayılmacı söylemi Mustafa Kemal Atatürk’e atfederek, Yunanistan düşmanlığı üzerinden meşrulaştırmaya çalışmak, tarihe yapılan en büyük ihanettir. Atatürk dönemindeki, özellikle Montrö sürecindeki Türk-Yunan ilişkilerine bakan herkes bunu net bir şekilde görür.

Bir diğer kalkan da “FETÖ mağduriyeti”dir. Bu konuyu bir nişan gibi taşıyanlara hatırlatmak isterim: Anti-FETÖ’cü olmak kimsenin tekelinde değildir ve size her hatayı yapma hakkı vermez. “Biz Mavi Vatan yüzünden hapis yattık” demek de mantıksızdır. O dönemde Libya ile bir bağlantı mı vardı da FETÖ sizi hedef aldı? Bu söylem, farkında olmadan FETÖ’ye hak etmediği bir paye çıkarmaktır.

Libya anlaşmasına tepki gösteren ülkeler arasında yer alan Suriye bile, BM’ye kayıt ettirdiği itirazında aynen şu ifadeleri kulanmaktadır:

“Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti, bu yasadışı mutabakat zaptına şiddetle karşı olduğunu belirtir ve egemenlik hakları üzerinde hiçbir etkisi olmayan geçersiz bir belge olarak reddeder.”

Madem, Suriye’de elimiz kolumuz uzun, madem Nuh Yılmaz’ı da Şam’a büyükelçi atadık, öncelikle  şu, 29 Nisan 2019 tarih ve A/74/83 sayılı Başhar Ja’afari imzalı itirazını kaldırtmayı denemeliyiz! 

Sonuç olarak, “masal” olarak nitelenen şey, Türkiye’nin deniz hakları değil, bu hakları koruma iddiasıyla yola çıkıp daha büyük hak kayıplarına yol açan bu macera dolu, akıldan uzak politikadır. Vatanın bir parçasını kaybederek denizcilik bilinci yerleştirilmez. Artık bu masalı bir kenara bırakıp, kaybettiğimiz hakları nasıl geri alacağımızı ve bu hataların hesabını kimin vereceğini konuşmalıyız.

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiDiplomasiJeopolitik
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAydın Sezer
Takip et:
Siyasete ve dış politikaya dair nüanslı, eleştirel, yer yer alaycı yazılar ve enerji alanında değerlendirmeler.
Önceki Makale İmparatorluğun para üzerinden çözülüşü
Sonraki Makale Mehmet Şüküroğlu çiziyor

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe Yazıları

Kuşlara ekmek ufalayanlardan mısınız? 

Dr. Nevin Sütlaş
26 Ekim 2025
Köşe Yazıları

“Psikolojik” enflasyon…

Erdal Çolak
22 Ekim 2025
Köşe Yazıları

TV’lerde konuklara saygısız sunucular

Cenk Başlamış
21 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Sivrisinekler kimi daha çok ısırıyor?

Dr. Nevin Sütlaş
19 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?