Perşembe, 30 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Devletin “çatısı” delindiğinde

İsmail Boy
Son güncelleme: 17 Ekim 2025 19:45
İsmail Boy
Paylaş
Paylaş

Son yıllarda hem Batı’da hem Türkiye’de toplumsal güvenlik algısında ciddi bir aşınma gözlüyoruz. 

İngiltere’de sokakta telefon kapkaççıları, bisikletli veya motosikletli saldırganlar saniyeler içinde elinizdeki telefonu kapıp kaçabiliyor. 

Londra istatistikleri, son dört yılda bu tür olayların beş kat arttığını gösteriyor. 

ABD’de ise “flash mob robbery” denilen, 20-30 kişilik grupların mağazalara topluca girip malları hızla çaldığı eylemler Californiya başta olmak üzere bir çok eyalette ciddi bir endişe kaynağına dönüştü.

Polis teşkilatlarının yetersiz kaldığı ve bazı bölgelerde “küçük hırsızlıklar” için artık hapis cezası verilmediği gerçeği ile karşılaşınca, müdahaleler azalıyor; caydırıcılık eriyor. 

Caydırıcılık ortadan kalkınca suç neredeyse bir “gösteri”ye dönüşüyor. 

Burada mesele sadece suç sayıların artışı değil, suçun niteliği de değişiyor: Artık bireysel değil, kolektif, örgütlü ve gösterişli suçlar ön plana çıkıyor.

Türkiye’de tablo farklı ayrıntılar taşısa da benzer bir durum var ve endişe verici boyutta. 

İstanbul’da bazı çeteler küçük yaşta çocukları “koşucu” veya “gözcü” olarak kullanıyor. Bu çocuklar henüz ceza yaşına gelmedikleri için sistem tarafından korunuyor, böylece bazı mekanizmalar onları kolayca suça itilen bir konuma sokuyor ve bu sayede organize suç, mahalle ölçeğinde yeniden üretiliyor. 

İlginç olan, bu çetelerin klasik mafya gibi yeraltında saklanmaması: Sosyal medyada kendilerini açıkça sergiliyor, “Bu bölge bizim” mesajı veriyor, şiddeti bir tür kimlik gösterisine dönüştürüyorlar. “Daltonlar”, “Redkitler”, “Casperler” gibi isimler bu yeni popüler kültürel kodun ironik sembolleri olmuş.

Bu gidişatın arkasında ciddi bir otorite boşluğu, denetim eksikliği ve derin bir toplumsal umutsuzluk yatıyor. 

1991’de SSCB dağıldığında Rusya’da da benzer bir boşluk oluşmuştu; devlet kurumları çökmüş, polis maaş alamaz hale gelmişti. 

O dönemde Moskova’da ticaret yapan biri olarak bu çöküşün sonuçlarını bire bir yaşadım. 

Ofisimiz açıldıktan birkaç ay sonra, güvenlik konusunda görüşmek isteyen iki iri yapılı Rus geldi. “Krişa” hizmeti sunuyoruz, dediler. “Krişa” Rusçada “çatı” demek.

Bu bir tür koruma sigortasıdır: Ödersen koruyorlar, ödemezsen cezayı yine onlar kendileri veriyorlar. 

O günlerdeki yayılan söylentiler dehşet vericiydi “Krişa” hizmetini reddeden büyük bir Danimarka firmasının deposunda yangın çıkmıştı, bir başka firmanın genel müdürünün ise arabası çalınmıştı.

Gelen adamlar hakkımızda her şeyi biliyordu; hangi aralıklarla Moskova’ya geldiğimi, nerede kaldığımı, ortağımın oğlunun okuduğu okulu, hatta öğrenci servisinin saatlerini bile.

Sanki devletin istihbarat refleksini devralmışlardı. Doğrudan saldırmak yerine “her şeyinizi biliyoruz” mesajıyla itaat etmeyi sağlıyorlardı. 

Sonunda makul bir rakamda anlaştık; telefon numaralarını bıraktılar ve “Krişa “hizmeti için arayan başkaları olursa bu numarayı vermemi söyleyip bir sonraki ay görüşmek üzere gittiler. 

O dönemde birçok yabancı firma için “Krişa” neredeyse zorunlu bir masraf kalemi halindeydi; devletin güvenlik boşluğunu başka bir güç odağı doldurmuştu.

Rusya örneğinde görüldüğü gibi, devletin zaafı boşluğun yalnızca görünen kısmıydı. 

Rusya bu sistemi 2000’li yılların başında Putin’in iktidara gelmesiyle devlette yeniden otoriteyi kurarak yıkmayı başardı.

Ancak bu gençleri suça iten unsur sadece devlette ortaya çıkan güvenlik veya otorite eksikliği değildir. Devletin zaafı buzdağının sadece görünen kısmıdır, asıl sorun toplumun derinlerinde biriken ekonomik ve sosyal kırılmalardır. 

Bugün şiddetin dilini kullanan birçok genç, aslında sistemin sessiz mağdurlarıdır; eğitimle, emekle bir yere varamayacağına inandırılmış, gelecek umudu erozyona uğramış bir kuşağın öfkesidir bu. 

Kendine yer bulamayan, gelecek umudunu kaybetmiş her genç, suça bir adım daha yaklaşır; çünkü adaletin terazisi bozulduğunda yasa dışı yollar “tek seçenek” gibi görünür hale gelir.

Çözüm sadece daha fazla polis veya sert cezalarla gelmez. Otoriteyi yeniden tesis ederken, sosyal ve ekonomik kırılmaları onarmak; gençlere eğitim, iş ve umut vadetmek gerekiyor. 

Bu yüzden, güvenliği sadece sokakta devriye gezen polis sayısıyla ölçemeyiz; güvenlik, aynı zamanda toplumun umut dengesiyle ilgilidir.

Bir ülkede insanlar geleceğe güven duyamıyorsa, orada suçla mücadele değil, umutsuzlukla mücadele gerekir.

Mesele sadece sokakta devriye gezen bir güç meselesi değil; toplumun yeniden inşa edilebilmesi meselesidir. 

Eğer bunu başaramazsak, “koruma” adı altında ortaya çıkan başka güçlerin çattığı bir düzene razı olmak zorunda kalırız ve o zaman sadece mallarımız değil, birlikte yaşama kültürümüzü de kaybetmiş oluruz.

Görsel: Medyascope

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

EtiketlendiRusya
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
Yazanİsmail Boy
Takip et:
İstanbul İ.T.İ.A’dan mezun, Koç Üniversitesi İngilizce İşletme (Executive MBA), Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Sosyoloji) bölümü mezunu. “Türkiye Üzerine Toplumsal İncelemeler” dallarında yüksek lisans eğitimlerini tamamladı. Kadir Has Üniversitesinden Uluslararası İlişkiler doktora tezi aşamasında ayrıldı. Özel sektörde uzun süre dış ticaret konusunda yöneticilik yaptı. Evli, iki çocuk babası, İngilizce ve Rusça biliyor.
Önceki Makale Bugünkü köşe yazıları
Sonraki Makale AA kameramanı da çıkarıldı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Köşe YazılarıManşet

Primakov ve doktrini

M. Hakkı Yazıcı
30 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

“O”nun yolunda nice bayramlara

İlhan İlmenöz
29 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Geldikleri gibi gittiler…

Hasan Sevilir Aşan
29 Ekim 2025
EditörKöşe Yazıları

Sürekli sınandığımız yolculuk

Erdal Çolak
29 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?