Bugün 1 Kasım 2024, yeni Türk harflerinin kabulünün 96. yıl dönümü…
Bundan tam 96 yıl önce yani 1 Kasım 1928’de genç Cumhuriyetin en önemli devrimlerinden biri gerçekleşiyor, eğitim ve kültür hayatımızda yepyeni bir dönem başlıyordu.
Geri kalmışlığın ve cehaletin önündeki en büyük engellerden biri de düşük okur yazarlık oranıydı. Milleti bu durumdan kurtarmaya kararlı olan Mustafa Kemal, kurtuluş yolunu da şu sözü ile gösterdi:
“Büyük Türk milleti, cehaletten az emekle kısa yoldan ancak; kendi güzel ve asil diline kolay uyan böyle bir vasıta ile sıyrılabilir. Bu okuma yazma anahtarı ancak Lâtin esasından alınan Türk alfabesidir.”
Bu amaçla bir komisyon kurulup çalışmalara başlandı. Mustafa Kemal yapılan çalışmaları 8 Ağustos 1928’de, İstanbul Sarayburnu Parkı’nda halka şöyle duyurdu:
“Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli zengin dilimiz yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir… Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Vatandaşa, kadına, erkeğe, hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanperverlik ve milliyetperverlik vazifesi biliniz. Bu vazifeyi yaparken düşününüz ki bir milletin, bir toplumun yüzde onu okuma yazma bilir, yüzde sekseni bilmezse, bundan insan olanlar utanmalıdır.”
Bugün bazıları Cumhuriyet ile ilgili olarak “Cumhuriyet; bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi hasılı bütün düşünme setlerimizi yok etmiştir” dese de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi Cumhuriyete ve onun kazanımlarına, değerlerine sahip çıkmak vatanperverlik ve milliyetperverlik vazifesidir.
1 Kasım 1928’de yeni Türk harflerinin kabulüne ilişkin kanun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edildi. Kanunun kabul edilmesinden sonra geniş halk kitlelerine okuma yazma öğretmek üzere “Millet Mektepleri” açılması kararlaştırıldı.
24 Kasım 1928’de Atatürk, Millet Mektepleri Başöğretmeni ilân edildi.
Peki bu büyük dönüşümde en büyük payı olan dönemin Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Mustafa Necati (fotoğrafta en solda) o sıralarda neler yapıyordu?
1928 yılının artık son günlerine girilmişti. Üç gündür geçmeyen karın ağrısı ile kıvranmasına rağmen yapacağı konuşmayı hazırlıyordu. 2 gün sonra Millet Mekteplerinin açılış töreni yapılacaktı. Köylülere, özellikle de kadınlara bir an önce okuma yazma öğretmek gerekliydi.
Yeni Türk Alfabesini halka öğretmenin en temel yolu, 1 Ocak 1929 günü açılacak olan Millet Mektepleri’nden geçecekti. Genç Cumhuriyet’in en önemli eğitim hamlelerinden birine eksiksiz hazırlanmak istiyordu. Konuşmasını hazırlarken odasının kapısı çalındı ve elinde dosyalarla içeri giren memur;
-“Sayın vekilim, yüzünüz kireç gibi iyi misiniz”? diye sordu.
“Sabahtan beri karnımda şiddetli bir ağrı var” dedikten sonra 3 gündür doğru dürüst uyumadığını ve ağrının geçmesini beklediğini anlattı. Memurun ısrarı ile devlet hastanesine gittiler. Başhekim ve ilgili doktorların yaptığı muayenede apandisit iltihabı olduğu ve bir an önce ameliyat edilmesi gerektiği sonucuna varıldı.
Bakan 1 gün sonra törenler olduğunu ve Millet Mekteplerinin açılış törenlerinden sonra ameliyat olmak istediğini belirtmesine rağmen İstanbul’dan konusunda uzman bir cerrah da çağrılarak acil ameliyatın doğru olacağı kendisine açıklandı. Durumunun kötüleşmesi üzerine İstanbul”dan gelmesi planlanan cerrahlar gelmeden hemen ameliyata alındı.
1 Ocak 1929 günü yeni harflerle çıkan Cumhuriyet gazetesinin 1. sayfasında en önemli haber şöyleydi;
“Bugün Maarif Bayramı var. Millet Mektepleri bugün merasimle açılacak…
2 Ocak 1929 günü aynı gazetenin ilk sayfa haberi ise şöyleydi;
“Acı bir haber. Maarif vekili Necati Bey öldü.. Gazi Hazretlerinden ilham ve feyiz alan, işgal ve mücadele günlerinin kahramanlarından Mustafa Necati Bey dün aramızdan ebediyyen ayrılmıştır.
2 Ocak 1929’da resmi törenle Ankara Cebeci Mezarlığı’na gömülen Mustafa Necati’nin arkasında 35 yıllık kısacık yaşama sığdırılan müthiş işler ve Cumhuriyetin inşasına harcanan bir ömür kaldı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün, Mustafa Necati’nin ölümünü duyunca hüngür hüngür ağladığı anlatılır. Manevi kızı Afet İnan, Prof. Dr. Utkan Kocatürk ile 17 Nisan 1976 günü yaptığı söyleşide Atatürk’ün Mustafa Necati’nin ölümüne ağladığını bakın nasıl anlatmış.
Afet İnan, “Valla her arkadaşına önem verirdi. Yalnız Necati Bey’den… İşte o, yeni harflerin kabul edildiği senedir ve öyle bir ani ölümü, onda büyük tesir yapmıştı ve acımıştı çok… Yani çok şey bekliyordu ondan… Ben fazla tanımadım ama vefat ettiği zaman Atatürk çok üzülmüştü… Biliyorum, ağladı…” ifadelerini kullanıyor.
İnsanlık tarihine baktığımızda kısa ömrüne çok büyük işler sığdırabilmiş devlet adamlarının sayısı bir hayli azdır. Mustafa Necati de bu özel kişiliklerden biridir. Hafızalarda genellikle Milli Eğitim Bakanı olarak yer etse de onu çok farklı alanlarda yaptığı başarılı çalışmalarla tanırız.
1894 yılında İzmir’de doğan M. Necati, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali sonrası kentten ayrılarak Kurtuluş Savaşı sırasında Kuvayımilliye hareketi içinde yer almış ve farklı dönemlerde öğretmenlik, avukatlık, gazetecilik yapmış birçok derneğin, teşkilatın kuruluşunda önemli roller oynamıştır.
16 Ocak 1914’te kurulan ve daha sonra Altay olarak futbolda yerini alan Altay İdman Yurdu’nun kurucuları arasında yer alan ve ilk TBMM’de Saruhan milletvekili olarak yerini alan Mustafa Necati, İstiklâl Mahkemelerinde de görev yapmıştır.
Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması sonrası devletin yeniden yapılanma sürecinde Mustafa Kemal Atatürk’ün en güvendiği isimlerden biri olmuş ve en kilit bakanlıklarda çok başarılı çalışmalar yapmıştır. Savaş sonrası Anadolu’daki Rumlarla Batı Trakya’daki Türklerin mübadelesi gündeme gelince bizzat Mustafa Kemal’in emriyle yeni kurulan Mübadele ve İmar-İskan Bakanlığına getirilmiştir.
Daha sonra adalet bakanı olarak özellikle adalet mekanizmasının hızlandırılması ve hukuk sisteminin yeniden düzenlenmesi ile ilgili çalışmalar yapmıştır. Avukatlık yasası bunlardan en önemlisidir.
1925 ile 1929 arası 4 yıl boyunca milli eğitim bakanı olarak görev yapan Mustafa Necati bu bakanlığı sırasında da Harf İnkılabı ve Millet Mektepleri gibi çok önemli işlere imza atmıştır. Bu işler arasında en önemlilerinden biri de çıkardığı kanunla öğretmenlerin özlük haklarını genişletmek ve “Maarif hizmetinde asıl olan öğretmenliktir” hükmü ile öğretmenliğin itibarını arttırmak olmuştur.
Bütün ömrünü Cumhuriyete adamış, Atatürk’ün yol arkadaşlarından biri olan Mustafa Necati, harf devrimini yapan, öğretmen eğitimini merkeze koyan, Köy Enstitülerinin temelini atan, karma eğitimi başlatan, kendisine verilen her görevi başarıyla yerine getiren çok önemli bir kişilikti.
35 yıllık kısacık yaşamına çok önemli işler sığdırmış, Atatürk düşüncesini kavramış ve bu amaçla genç Cumhuriyetin gelişmesinde katkılarda bulunmuş, gerçek bir Cumhuriyet aydını olan Mustafa Necati’yi bu vesileyle bir kez daha saygıyla anıyorum.
Kaynaklar:
-Bir Mustafa Necati Romanı-Cumhur Utku
-Cumhuriyet Döneminde Bir Devlet Adamı- Yrd. Dç. Dr. Mustafa Eski
Not: Bu yazı Medya Günlüğü’nde daha önce yayınlanmıştır.