Surlar vardı eskiden, bir de duvarlar. Surlar şehri, memleketin kalbini, nabzının attığı o şah damarı düşmandan korumak içindi. İşgal edilmemek, ele geçirilmemek için.
Duvarlar da var ve hep oldu. Çin Seddi mesela. Devasalığı yüzünden duvar değil de set olarak ifadesini buldu. Sözlükler seti şöyle tanımlıyor:
“Toprağın kayarak akmasına ya da suyun yayılmasına engel olmak amacıyla önüne yapılan kalın duvar.”
Demek ki akmaktan türeyen akınları, düşman akınlarını durdurmak için yapılan bir duvarı gayet de güzel anlatıyor diyebiliriz. “Berlin Duvarı” vardı bir de. Meşhur. Yapılması da yıkılması da küresel toplumun hafızasında hâlâ.
Peki aklımızı, vicdanımızı, insanlığımızı işgallerden koruyacak surlarımız, duvarlarımız var mı? İnşa etmiştik, icat etmiştik, yoktu ama yaratmıştık. Zira toplum olarak, kalabalıklar halinde, bir arada yaşamanın koşuluydu ve bir arada yaşamak da zorunluluğumuzdu insanlık olarak. Ayıp, günah, suç… diye evrilerek ve birbirine eklenerek gelen bu koruyucu, nefsi müdafaaya yönelik surlar yığınlar için çoktaan yerle bir edildi. Son kalan duvarları da internet vasıtasıyla, yatak odamıza hatta yorganın altına kadar girerek yok ettiler. Hem de alçakça, hem de namertçe, hem de ahlaksızca bir cüretkarlıkla. Böcekler ve daha neler sayesinde hem fiziken hem de ruhen çırılçıplak ve savunmasız kaldık.
Seks videosu çıktı diye utanan olur mu artık erkeklerden bilemiyorum. Utanmaz hatta gurur vesilesi bile yaparlar amma işte karılarının, çocuklarının göstereceği tepkiden korkarlar. Hepsi o kadar. Trafik kurallarına zerre değer vermemek ve ancak ve sadece polise yakalanıp maddi bedel ödememek için arada bir de olsa uymaktan farkı yok bunun. O zaman ayıp duvarı çoktan yıkıldı. Sadakat duvarı da yıkıldı. Günah duvarı erkekler için hiç olmadı sanırım. Bu bağlamda günah hep kadının boynuna asılan ağır taş oldu. Bazen de o taşlar kadının bedenine sıkılan ve yavaş öldüren kurşunlar oldu. Ama evliliğe ihanet erkeklerin gurur kaynağı fıtratı, gücünün temsili, olsa olsa elinin kiri oldu, o kadar.
Mahremiyet, özel hayat duvarı? TikTok salgını ile kışkırtılmış tıklanma arzusu ile yurttaş, eş, anne, baba, öğrenci, komşu nihayet insan olarak kendi varlığını hissedemeyen insanın son çabası olarak tıklanma arzusu ile çoktan delik deşik oldu, enkaz haline geldi o duvar da. Gözümüzün önünde işlenen cinayetler, dövülen kadınlar, kan revan içinde bırakılan çocuklar, tecavüz edilip bir yerlere gömülenler, kıyıya vuran göçmen cesetleri, kedilere, köpeklere, insanların binlerce yıldır kendine dost edindiği bu canlara dahi reva görülen ve ulu orta sergilenerek normalleştirilen bu insanlık dışı eylemler ve zulüm ile vicdan suru da devrildi.
Bir bayrak dikmiştik hep beraber. İnsanlık bayrağı. Bu bayrak merhametten, barıştan, sevgiden, oldurmaktan yanaydı. Hep beraber indirdik onu gönderden. Yerine insanlığı olmayan yeni insanın, zulmedenin, güçlünün, vahşinin, acımasızın, kalleşin bayrağını diktik ve yükseliyor.
O bayrağın gölgesinde kimse kendine yer bulamaz, zalimler bile.
Görsel: Banksy duvar resmi. it.pinterest.com