Cumhur Deliceırmak, Girne
Kıbrıs sorunu, isteyen bunu Kıbrıs davası/milli dava diye de okuyabilir.
Bu dava Dr. Fazıl Küçük’ün, Rauf Denktaş’ın, İsmet İnönü’nün, Adnan Menderes’in, Cemal Gürsel’in, Büyükelçi Emin Dırvana’nın şahsi davası değildi.
Ne Süleyman Demirel ne de sonradan gelen Türkiye başbakanları için Kıbrıs sadece kendilerinin davası olarak görülmüştür ve zaten değildir de.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu KKTC’ye geldi.
Bu bir fırsat olabilirdi, son yıllarda her iki devletin de (Türkiye/KKTC ) seçilmiş, atanmış yetkililerin ve medyaların yanlışları ile limonileşen ilişkileri olması gerektiği gibi sağlıklı ve saygılı/karşılıklı saygılı duruma getirmek için bir fırsat olabilirdi, ne yazık ki olmadı.
Ne Çavuşoğlu KKTC’deki muhalif partilerle görüşmeyi istedi ki bu yanlış oldu ne de KKTC muhalif partileri Çavuşoğlu’ndan randevu isteyip görüşme talebinde bulundu, bu daha da büyük bir yanlıştı.
Özetlemek gerekirse kendi ayağına kurşun sıkıyor taraflar.
Açık ve nettir ki Kıbrıs sorunu her iki devletin ve halkın ortak sorunudur ve dün bu gün yarın sadece iktidarlara bırakılamayacak kadar ciddi ve her iki halk ve devlet için de hayati ve milli bir sorundur.
Kıbrıs Türk halkı ve devleti bu sorunun çözüm sürecinde de tıpkı direniş yıllarında olduğu gibi ve kadar Türkiye’ye muhtaçtır ve Türkiye de Kıbrıs Türk halkının kendi karakteristiği ile varlığına ve devletine muhtaçtır, tıpkı 1974 öncesinde olduğu gibi.
Kıbrıs Türk halkı ve devleti ile Türkiye Cumhuriyeti ve halkı bu süreç içinde, tartışabilir, bu tartışma ortamı saygılı ve sağlıklı, birbirini kollayan ve güvenen bir iklimde olmalıdır.
Türkiyesiz bir Kıbrıs çözümü olası olmadığı gibi, KKTC’siz bir Kıbrıs çözümü de Türkiye için olası değildir.
Kıbrıs Türkleri yarınları için ne kadar muhtaç ise Türkiye’ye Türkiye de o denli muhtaçtır kendi güvenliği açısından da Kıbrıs Türklerine/KKTC’ye.
Sorunumuz ve çıkarlarımız, ulusal çıkarlarımız, geleceğimiz ortaktır bu nedenle de sağlıklı ve saygılı karşılıklı ilişkiler Ana vatan / Yavru vatan ya da kardeş vatanlar, devletler olarak özenli davranmalıyız.