Pazartesi, 27 Eki 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Köşe Yazıları

Körü körüne inanmanın kör noktası

Erdal Çolak
Son güncelleme: 4 Nisan 2024 01:00
Erdal Çolak
Paylaş
Paylaş

Bilmiyorum bana mı öyle geliyor, yoksa insan umduğu gibi gitmeyen bir hayatı mı yaşıyor?

Neden hep hoş olmayan, acı ve hüzün veren insanlarla karşılaşıyoruz? Bu dünyanın evrenin cehennemi olduğunu bazı insanlar sayesinde öğreniyoruz. Hayatımıza giren her insan bir derstir. Bu dersi birine körü körüne bağlananlardan çok çabuk öğreniyoruz.

Körü körüne inanan insanın yaptıklarının doğru veya yanlış olmasına bakmaksızın diğerleri tarafından kabul edilmesi alınabilecek en büyük derstir. İnsanın birini çok sevip, ona değer vermesi çok doğal bir şeydir. Ama bu sevme biçimi daha ileri boyutlara, körü körüne bağlanmaya gittiğinde kişi aklına, iradesine ipotek koymuş olur. Körü körüne bağlanan kişi vicdandan, sorgulama yeteneğinden yoksundur. Bu kişi bir çeşit bitkisel bir hayatı tecrübe etmektedir.

Neden birçok insan ne söylendiğine değil kimin söylediğine bakarak bir düşünceye inanma eğilimindedir? Öğretilere, fikirlere körü körüne nasıl böyle teslim oluyoruz? Çünkü bağlanmak çok kolaydır,  insanların buna ihtiyacı vardır. Kendi içlerindeki boşlukları ancak böyle doldurabilmektedir.

Bu insanlar zayıf kişiliklidir, kendilerinden çok başkalarından medet umar, sevgiyi, şefkati, mutluluğu birilerinden bekler. İnsan bir şekilde bir dine, ideolojiye, lidere ya da fikre tüm benliğiyle inanarak, güvenerek sonuna kadar teslim olur. İnandığı görüşün tartışılmadan bütün eleştirilerin dışında tutulması kişinin ışıktan yoksun kalıp zifiri karanlığa gömüldüğünü gösterir. Bir şeyi körü körüne savunan kişi beş duyu organını kapatmıştır. Bu akıl tutulmasının en büyük sebebi cehalet, bağnazlık ve yobazlıktır.

Bir Zen hikayesi körü körüne bağlanma konusunda güzel bir örnektir:

Bir Zen ustasının cenaze töreninde tabutun ardından binlerce mürit yaşlı gözlerle yürüyormuş. Bir başka Zen ustası, bu manzaraya bakarak, “Bir ölünün ardından ne kadar da çok yaşayan ölü gidiyor” demiş.

Tolstoy’ un ifade ettiği gibi “Düşünmeyi öğrenebilmiş hiç kimse bir şeye körü körüne inanmaz.”

Bilinçli kişi kendisine, çevresine, yaşadığı dünyaya ilişkin bilinçli  farkındalığın içindeyse kolay kolay aldanmaz. İnsan her neye niçin inanıyorsa bunu belli bir mantık çerçevesine oturmalıdır. Bilinç insanın gönlündeki, aklındaki en ücra köşe, kör noktadır.

Biraz mantıklı düşünmek gerekiyor. İnsanı diğer canlı türlerinden ayıran akıldır. Akıl insana neyin doğru, neyin yanlış olduğunu ayırt etmeyi, sorgulamayı öğretir. Bir şeye, birisine körü körüne bağlanarak aklımızı yoksaymış oluyoruz.

Bir şeyi duydunuz, gördünüz, hissettiniz diye körü körü inanmayın. Otorite gibi görünen birilerine de inanmak zorunda değilsiniz. Yanlışa yanlış diyebilmeliyiz, kimsenin kimseden üstün ve mükemmel olmadığının bilincine varırsak başkalarına körü körüne bağlanmayız.

Bir şeye körü körüne bağlı olan kişilere ben de körü körüne karşıyım!

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanErdal Çolak
Takip et:
Gazeteci-yazar-akade​misyen. Konya’nın Cihanbeyli ilçesine bağlı Kuşça kasabasında 1975’te doğdu. İlk ve ortaöğretimini Konya’da tamamladı, 1996 yılında başladığı Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi’ndeki üniversite, daha sonra Danimarka Kraliyet Okulu’nda (İVA) Copenhagen (The Royal School of Library and Information Science) Kütüphanecilik bölümünde tamamladı. Kütüphanenin Kültüre Etkisi ve Bilginin Bilimselliği üzerine doktora yaptı. Danimarka The Union Press Associat​ion IPC yönetim kurulu üyesi, uluslararası basın yayın kartı sahibi. Kişisel gelişim alanında eğitimler aldı. Psikoterapi Eğitimi sertifikası, Yaşam Koçluğu ve NLP (Zihinsel ve Dilsel Programlama) konusunda diploma sahibi. ”Sonsuzluk İle Hiçlik Arasındaki İnsan” adlı deneme kitabı Dancaya, ”Yalnızlık Aşktır; Yalnızlık, Yokluğun, Hiçliğin Şiirleri” kitabı”. ”Loneliness Is Love” adıyla İngilizceye çevrildi. ”Yüreğim Sensizliğim”, ”Yalnızlık Aşktır”, ”Ben Sana Değil Kendime Geç Kalmışım” adlarında şiir kitapları var. Danimarka’da yaşamaktadır.
Önceki Makale ‘Açık poker’ ve iflas
Sonraki Makale 5 Nisan’a giderken uyarı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

EditörKöşe Yazıları

Kuşlara ekmek ufalayanlardan mısınız? 

Dr. Nevin Sütlaş
26 Ekim 2025
Köşe Yazıları

“Psikolojik” enflasyon…

Erdal Çolak
22 Ekim 2025
Köşe Yazıları

TV’lerde konuklara saygısız sunucular

Cenk Başlamış
21 Ekim 2025
Köşe Yazıları

Sivrisinekler kimi daha çok ısırıyor?

Dr. Nevin Sütlaş
19 Ekim 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?