Galatasaray, mükemmel bir performans sergilediği Bayern Münih maçından sonra ligde zorlu deplasmanlardan olan Rize’ye giderken yoluna kayıpsız devam ederek zirveden ayrılmak istemiyordu.
Hafta arasında yüksek tempolu bir maç oynandığından, takımın rotasyona gideceğinden emindim. Çaykur Rizespor özellikle evinde daha ofansif bir oyun sergilediğinden, Galatasaray için önemli olan kısmın ilk yarı olduğunu düşünüyordum.
Palut ve ekibi takımı maça çok iyi hazırlamış. Başlama düdüğüyle oyunu domine eden, Galatasaray’ı kontrol eden taraf Rizespor oldu. Özellikle yapılan ikinci bölge baskısıyla rakibi çıkarmayan Palut’un öğrencileri, set hücumlarıyla çizgiye inerek etkili olmaya çalıştı.
Galatasaray ise her ne kadar rotasyona gitse de, takımın yorgun olduğu her şekilde belli oluyordu. Rizespor Galatasaray’ı öyle iyi okumuş ki, Okan Buruk’un bütün hücum planlarına İlhan Palut anında cevap verdi. Oynayabildiği zaman korkmadan denedi. Beklemesi gereken yerde ise bekledi. Kısacası benim analizimde Rizespor, Galatasaray’ı “Bayern” metoduyla vurdu.
Geçiş oyunu oynayarak geçişe müsaade etmemek daha akıllıca. Tutuk ve mücadele gücü yüksek bir ilk yarı izlediğimizi düşünüyordum. Yarı bittikten sonra Rizespor’un aynı şablondan, Galatasaray’ın ise ikinci bölgede hamle yaparak oyuna ortak olması gerekiyordu.
Yiğidi öldür hakkını yeme. Okan Buruk’u değişiklik zamanı konusunda çok eleştirmiştim. Bu maçta galibiyeti getiren şey ise hocanın yerinde değişiklikleri oldu. Kerem-Sergio ve Mertens-Ziyech değişiklikleri takıma adeta ilaç oldu. Bu hamlelerden sonra, Galatasaray’ın alışık olduğumuz oyun tarzına döndüğünü gördük. Temel sebebi ise, Oliviera.
Bu isme çok haksızlık edildiğini düşünüyorum. Kaan Ayhan’ın oyuna girişi Galatasaray’ın üçlüye dönerek korkmadan pozisyon verme cesareti için tebrik etmek gerekiyor. Bu maç bana bir kez daha gösterdi ki, takım içi ciddi rotasyon gerekiyor. Gerek Zaha, gerekse Aktürkoğlu biraz dinlendirilmeli. Bu noktada önemli olan taraf ise Kerem Aktürkoğlu. Oyuncunun ciddi bir öz güven kaybı yaşadığını düşünüyorum.
Galatasaray, gole kadar geçen süre dahil olmak üzere ne tempolu oynadı ne de oynattı. İhtiyacı olanı aldı ve çıktı. Bütün bunlara rağmen 1.92 gol beklentisi 22 şut ve 35 kere ceza sahasında topla buluşan bir takım kolay kolay maç kaybetmeyecek gibi görünüyor.
Galatasaray’ın “hiçbir şey yapmamış” hali bu. Peki ya sizce, takım, ideal kadro ve maksimum verime çıktığı zaman neler olacak?