Kadın Voleybol Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonluğu ve Ebrar Karakurt üzerinden verilen tepkiler aslında AKP’yi ne kadar yanlış tanımladığımızı da gösteriyor.
Dinin AKP’yi tanımlayan temel motivasyon olmadığını, asıl özelliğinin her kesimi kapsayacak esnek bir ideolojiye veya hiçbir ideolojiye mensup bulunmadığını ve temel aksiyonunun Doğulu bir toplumda devlet-vatandaş denkleminde tercihini vatandaştan yana kullanması olduğunu görmemiz gerekiyor.
AKP bir “catch-all” yani bir anlamda çadır partisidir, belli bir ideolojisi yoktur ve amacı toplumun tüm kesimlerini mümkün olduğunca mutlu etmektir. Dindarlık da, milliyetçilik de, solculuk da yelpazesinin içinde vardır ve ne kadar gerekiyorsa o kadar kullanır; bunu bir kusur olarak söylemiyorum dünyada da böyle.
AKP seçmeni sadece tarikatlar ve aşırı dincilerden oluşmuyor, aralarında birçok farklı grup var. Aleviler, Kürtler, laik dindarlar, milliyetçi muhafazakarlar var, hatta “AKP seçmeni arasında Atatürk sevenler” diye bir anket yapılsa %80’den az çıkacağını sanmıyorum.
Zaten Ebrar Karakurt olayı bunu teyit ediyor, eğer seçimlerden önce olsa Ebrar çoktan Milli Takımdan kovulmuştu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce seçilmek için AKP’nin milliyetçi-muhafazakar oylara ihtiyacı vardı onun için sert bir muhafazakar söylem geliştirdi ve kazandı. Ankara, İstanbul, İzmir, Adana gibi büyük şehirleri kaybetmesine rağmen seçimleri kazandı. Oysa şimdi Ankara, İstanbul ve hatta İzmir’i istiyor, buralar yaşanan ekonomik krizden ağır darbe almış, beyaz yakalı orta sınıfın yaşadığı, ağırlıklı modern yerler. Bunun için AKP’nin artık daha liberal olması gerekiyor, zaten öyle de yapıyor. Ebrar bu yüzden üst düzeyde tepki görmedi, görmeyecek, hatta üstü kapalı destek mesajları olacak, zaten Voleybol Federasyonu’nun maç önü duyurusu örneğindeki öyle de oldu.
Mehmet Şimşek ve yeni TCMB Başkanı da bunun bir parçası; yerel seçimlere kadar beyaz yakalı modern kesimi memnun edecek hamleler gelecek.
AKP siyasal İslam vb. şekilde tanımlanamaz, her kesime hitap eden bir büyük çadır partisidir ve bu tür partilere karşı -özellikle- iktidarı ele geçirdikten sonra sadece ideoloji partileri ayakta kalabilir.
Zaten öyle oluyor, MHP, İYİP, HDP varlığını korurken CHP seçmenini tamamen kaybetti. Aldığı oylar CHP oyları değil, bir şekilde AKP’nin mutlu etmeyi başaramadığı toplum kesiminin oyları.
İktidar gücünü elinde tutan ve bir çadır partisine karşı muhalefette bir çadır partisinin hiç bir şansı olmaz çünkü cumhurbaşkanlığı seçiminden önce gördüğümüz gibi çok geniş halk kitlelerini mutlu edecek popülist uygulamaları yürürlüğe sokabilir.
Yani CHP’nin varlığı AKP iktidarının sürmesinin garantisidir.
Görünen o ki İYİP ittifaktan ayrılacak ve bu durumda önümüzdeki seçimde seçmenin aşırı sağ (HDP de öyle bana göre) ile AKP arasında bir seçim yapması gerekecek ki şimdiden AKP oylarının Ankara ve İstanbul’u ele geçirdiğini görebiliyorum.
Türkiye siyasi sahnesinde CHP fazlalık, emek ve paylaşım konusunda asla taviz vermeyen bir modern sol parti eksikliktir.
Böyle bir parti olana kadar AKP veya benzeri sağ iktidarların seçim kaybetme riski yoktur. TİP modern sol parti tanımına uygun bir parti değildir, tam tersine kendini yarım asır geride bırakmış komünist partilerin kötü bir kopyasıdır. Müslüman mahallesinde salyangoz satan, kendinden başka kimseye faydası olmayan bir oluşumdur. Hatta bu haliyle solu marjinalize etmektedir.
Modern sol bir parti günümüzde egemenliğin rızaya dayalı olduğunu ve iktidarın tarihsel blok oluşturacak bir uzlaşmadan geçtiğini bilir, biraz Gramchi, biraz Althusser okur, 1800’lü yılların kafası ile siyaset yapmaz. Ülkedeki merkez sağ iktidarları dönemini kapatacak tek şey böyle bir sol partidir. Müslümana da, Kürt’e de, Türk’e de, Alevi’ye de ulaşıp hepsinin işçi olduğunu anlatacak modern bir sol. Aslında Bülent Ecevit’in DSP’si böyle olmaya yakındı ama Ecevit çok yaşlıydı ve iktidarı tek başına ele geçiremedi, bu ikisi olsa çok farklı bir ülkede yaşıyor olabilirdik.
Yerel seçimlerdeki AKP zaferini şimdiden kutlayabiliriz.
Voleybol sadece voleybol değildir.