Afrika sahip olduğu yer altı zenginlikleri, tarımsal verimliliği, stratejik konumu ve enerji kaynakları bakımından potansiyel zenginliğiyle gelecek vadeden bir kıtadır ve birçok açıdan bir ”cazibe merkezi” olarak anılmaktadır.
Ancak, siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarında bir türlü istenilen istikrarın sağlanamaması kıtanın sahip olduğu tüm avantajlardan Afrika halklarının yeterince faydalanamamasına sebep olmaktadır. Örneğin; Afrika’daki enerji kaynaklarının -hem fosil hem de yenilenebilir enerji kaynakları bağlamında- mevcut potansiyeli kıtanın faydasına olacak şekilde yeterince değerlendirilememekte ve bu yüzden ekonomik refah sağlanamamaktadır. Ayrıca, en önemli problemlerden biri olan terör örgütlerinin varlığı, bölgede toplumsal huzursuzluk ortamının oluşmasına sebep olduğu gibi, aynı zamanda da ekonomik kalkınmayı sekteye uğratan bir diğer unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.
Afrika’nın ekonomik refahını sağlayacak hususlardan belki de en önemlisi sahip olduğu enerji potansiyelidir. Kıtanın elmas, petrol, doğal gaz, bakır, altın ve uranyum gibi kaynakları olsa da teknolojik yetersizlikler sebebiyle bu kaynaklar ekonomiye tam olarak kazandırılamamaktadır.
Ancak son yıllarda Afrika’nın bu kaynaklarının yanında yenilenebilir enerji kaynakları açısından da zengin bir potansiyele sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Günümüzde en başta Çin olmak üzere birçok devlet ‘yeşil enerji’ye yatırım yapmaktadır. Çağımızın popüler kavramlarından ”sürdürülebilir ekonomi”nin sürdürülebilir enerji kaynaklarıyla sağlanacağı ve çevresel etkilerin de fosil kaynaklara nazaran minimize edileceği düşünülmektedir. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşıyla beraber en başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm devletler petrol ve doğal gaza bağımlı olmanın enerjide kendi milli siyasetlerini izleme konusunda ne gibi sıkıntılara yol açacağını dramatik bir şekilde tecrübe etti. Bu süreçte AB ülkeleri ”yeşil mutabakat” politikalarına daha fazla önem vererek ülkelerinde yenilenebilir enerjinin üretim ve kullanılma payını giderek arttırdılar. Türkiye ise bu alanda stratejik atılımlar gerçekleştirmekte ve Türkiye’nin gelecekte dünyanın belli başlı yeşil enerji üreticilerinden biri olacağı değerlendirilmektedir.
(Kemal Kısa, tasam.org)
Makalenin tamamını okumak için tıklayın