Yıllar önce sokakta bulduğum, görür görmez çok sevdiğim, alıp eve götürmek istediğim halde hayvanlardan inanılmaz korktuğum için oğlumun okuldan dönüşünü beklediğim, nasıl bakılacağı konusunda hiçbir şey bilmediğim için hırıltısını duyunca zatürre sanıp kedisi olan arkadaşımı aradığım… Arkadaşım, “Hayır Yasemin zatürre falan değil seni sevdiği için mırıldanıyor” deyince şaşkınlık ve sevinci bir arada yaşadığım… Veterinere götürdüğümde kimlik kartına cinsi bölümüne “Soke” yazılan, bu konuda çok cahil olduğum için “Soke nedir?” diye sorduğumda “sokak kedisi” cevabını alınca kahkahayı bastığım, korkularımdan eser bırakmayan yakışıklı oğlum “Şans” bugün senin ve günün!
“4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü”
Sokak hayvanı deniliyor, dışlanıyor, itilip kakılıyorlar, aç susuz, yaşam alansız bırakılıyor ve hatta canice öldürülüyorlar, lakin sokakta doğmak, yaşamaya çalışmak onların seçimi değil.
Onların istediği sadece ilk sırada sevgi… Sonra karınlarını doyurmak akıllarına geliyor.
Dünyada yaklaşık 600 milyon civarında kedi ve köpeğin sokaklarda yaşadığı tahmin ediliyor. Bu sayının 10 milyondan fazlası ise Türkiye’de.
Sırf keyif için tonlarca para verilerek ‘pet-shop’lardan alınan cins köpekleri yazın sahil kasabalarında bahçeli evlerinde besleyip yaz bitiminde orada bırakıp evlerine dönen birçok insan var. Hatırlarsanız Bodrum’da ‘Goldenlar Çetesi’ rahmetli Şenol Kaptan’ın bırakılan köpekleri toplayıp beslemeye başlamasıyla sosyal medyada duyulmuştu.
Ya da bakamadıkları köpekleri uzaktaki ormanlık alana bırakıp evlerine dönen sahipler de var. Beykoz taraflarında sahipleri tarafından terk edilmiş hayvanları haftanın iki günü onca yolu kat ederek besleyen güzel insanlarla tanışmıştım yıllar önce…
Yalnız Türkiye’de değil tabii bu bakılamayıp sokağa atılan hayvanlar. Avrupa’nın birçok ülkesinde görülmekte. Hatta İngiltere’de sokağa bırakılmış hayvanlar bir süre beklendikten sonra sahibi çıkmazsa uyutuluyor. Almanya ve İtalya’da barınaklarda bakılan hayvanların öldürülmesi yasak.
Amerika ise evde evcil hayvan beslenmesi konusunda dünyada birinci. Sokağa bırakılan hayvanların sahiplerine para, hatta hapis cezası bile verilebiliyor.
Sokakta yaşamak zorunda kalan küçük dostlarımıza yapabileceğimiz güzelliklerin ilki çocuklarımıza hayvan sevgisinin aşılanması, bakımları konusunda eğitimlerle de çok farklı boyuta geçilebilir.
Belediyelerin sokaktaki hayvanları kısırlaştırdıktan sonra şehirden uzaklara götürmek yerine yine yaşadıkları mahalle, okul gibi yaşam alanlarına bırakmaları hem küçük dostlarımız hem çocuklarımız için daha olumlu olabilir.
Son zamanlarda duyarlı insanlarımız çoğaldı. Mahalle aralarında su ve mama kapları, karton kolilerden kedi evleri görebiliyoruz.
Bu dünyanın herkes için yaşam alanı olduğunu, evcilleştirerek insanlığa bağımlı kılınan dostlara bana kalsa her aileye bir kedi, bahçeli evde yaşayanlara da bir iki köpek… Böylelikle kökten çözüm, herkes mutlu!
Sağlıkla, dostlarla…