“Osmanlı saray ressamı” olarak da bilinen Ermeni asıllı Rus sanatçı İvan Ayvazovski, ölümünden 123 yıl sonra ilginç bir siyasi polemiğin öznesi oldu.
Ukrayna’daki savaşın başlamasına kadar New York’taki ünlü Metropolitan Sanat Müzesi, Ayvazovski’yi “Rus” olarak tanıtıyordu. Müze savaşın başlamasından sonra sanatçının milliyetini önce “Ukraynalı” olarak değiştirdi. Son yapılan değişiklikle sanatçıdan artık “Rusya İmparatorluğu’nda, bugünkü Ukrayna’da doğan Ermeni ressam” diye söz ediliyor.
Kimdir?
Ayvazovski (1817 – 1900), eserlerinin yarıdan fazlasının konusu deniz manzaraları olan bir ressamdır. Ailesinin kökenleri Doğu Anadolu’ya dayanıyor. Henüz lisedeyken yeteneği keşfedildi ve 16 yaşında Çar I. Nikolay’ın emriyle St. Petersburg Akademisi’nde eğitimine devam etti. 1836’da akademiden mezun olduktan sonra devlet tarafından Avrupa’ya gönderilir. Yıllar süren seyahatleri sırasında birçok ülkede sergiler açar ve giderek da çağın en yetenekli Rus ressamı olarak ün kazanır.
Ayvazovski, açık ara en çok muhteşem deniz manzaraları çizmesiyle tanınır. Aslında kendisi bu kategorinin en iyileri arasında, belki de tüm tarihin “en iyileri” olarak kabul edilir. Hayatı boyunca çok sayıda eserinde gemileri, muhteşem gün batımlarını, bulutları, dalgaları içeren okyanus manzaralarını tasvir eder. Bu yetenek ona Rus Donanması’ndan büyük miktarda da iş kazandırmıştır. Donanma için deniz ve gemilerin sayısız resmini çizmiştir. Bu ona hem önemli bir miktarda gelir sağlamış hem de güçlü insanlarla birçok önemli bağlantı kurmasına olanak sağlamıştır.
83 yıllık uzun yaşamı boyunca bir çok ülke gezdi. Onun için en önemli yerlerden biri günümüz Türkiye’sinde İstanbul olacaktı. Hayatını etkileyecek ve bir çoğumuzun onu tanımasını sağlayacak olan olay ise 1845 yılında gerçekleşmişti. Hem kendi hayatını değiştirecek, hem de oryantalist sanat âlemini etkileyecek bir davet almış ve Sultan Abdülmecid’in çağrısına uyarak İstanbul’a ayak basmıştı. Basmasıyla da bu şehre aşık olmuştu.
1845 yılında geldiği İstanbul’da Sultan I. Abdülmecid tarafından Beylerbeyi Sarayı’nda kabul edildi. 1845-1890 yılları arasında İstanbul’a toplam sekiz ziyaret yaptı. 1874 yılındaki ziyaretinde Mimarbaşı Sarkis Balyan’ın Kuruçeşme Adası (Galatasaray Adası) üzerinde bulunan ikametgahında bir ay kadar misafir olarak Sultan Abdülaziz’in Dolmabahçe Sarayı için sipariş ettiği tabloları hazırladı.
1890’daki son ziyaretinde Sultan Abdülhamit ll’in huzuruna kabul edilerek padişaha iki tablosunu hediye etti. Abdülmecid, Abdülaziz ve II. Abdülhamit olmak üzere üç padişah tarafından madalyalarla ödüllendirildi. Hatta bir dönem “saray ressamı” olarak da anılmıştı. Sanatçı, İstanbul’un yanı sıra pek çok Anadolu şehrini de gezip tuvallerine aktardı ve 1888’de İstanbul’da bir de sergi açtı.
Çeşme’de Deniz Savaşı tablosu
Kendisi normalde tuvaline yansıttıklarından dolayı “hırçın dalgaların ressamı” olarak bilinir. Buna rağmen İstanbul tablolarında dingin denizi, şehrin tepelerinde ve sahillerinde toplanmış insanları resmedip şehrin günlük yaşamına dair tarihe not düşmüş, sanki bir huzur yakalamıştır. Ayvazovski’nin İstanbul tablolarında, manzaralar da, insanlar da gerçekten farklı güzelliktedir.
Beş binin üzerinde eseri olan Ayvazovski’nin tablolarının büyük bir kısmı St. Petersburg, Moskova ve Erivan devlet müzelerinde sergilenmektedir. 30 kadar eseri Türkiye’de Dolmabahçe Sarayı, Deniz Müzesi, Askeri Müze, Fener Rum Patrikhanesi ve İstanbul Kumkapı Ermeni Patrikhanesi’nin koleksiyonlarında bulunmaktadır.
Ünü dünyanın dört bir yanına yayılmış olan İvan Ayvazovski, sıkça geziye çıkarak İngiltere’den İtalya’ya, Hollanda’dan Portekiz’e Avrupa’nın pek çok bölgesini, Mısır’ı ve ABD’yi ziyaret etme şansını yakaladı.
Kırım Savaşı (5 Ekim 1853 — 30 Mart 1856) nedeniyle 1854-57 yılları arasında denizden uzak olan Karkov’da yaşayan Ayvazovski. savaşın sona ermesiyle Paris’e gitti. Burada bir sergi düzenledi ve III. Napolyon tarafından Legion d’Honneur ile ödüllendirildi. Kırım’a dönüş yolculuğu sırasında bir kez daha İstanbul’a uğradı.
1890 yılda İstanbul’u son defa ziyaret ettikten sonra doğduğu şehir Feodosya’ya yerleşti. Hayatı boyunca bağlı kaldığı şehrine, sarayla olan bağlantılarını da kullanarak Feodosiya’ya liman, tren yolu ve arkeoloji müzesi gibi yapıların inşasıyla katkı sağladı. Bu arada St. Petersburg ve sarayla ilişkilerini hiçbir zaman koparmadı hatta imparatorluk ailesini kendi evinde ağırladı.
Ayvazovski, atölyesinde bir Türk gemisinin patlaması üzerinde çalıştığı tabloyu yapmaya başladığı ertesi gün 83 yaşında ani bir beyin kanamasıyla şövalesinin başında ölmüştür.
(yolvemacera.com, Medya Günlüğü)