Cuma, 18 Tem 2025
  • My Feed
  • My Interests
  • My Saves
  • History
  • Blog
Subscribe
Medya Günlüğü
  • Ana Sayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
  • 🔥
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Font ResizerAa
Medya GünlüğüMedya Günlüğü
  • MG Özel
  • Günlük
  • Serbest Kürsü
  • Köşe Yazıları
  • Beyaz Önlük
  • Mentor
Ara
  • Anasayfa
  • Yazarlar
  • Hakkımızda
  • İletişim
Bizi takip edin
© 2025 Medya Günlüğü. Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak.
Serbest Kürsü

40 Termessoslu “bitirim”

Adil Gürkan
Son güncelleme: 21 Haziran 2025 17:54
Adil Gürkan
Paylaş
Paylaş

2006 yılında Frank Miller’ın Termopil Savaşı’nı anlatan bir romanından uyarlanan film, müthiş başarı sağladı, gişe rekorları kırdı.

Yunanistan için çok etkili bir pazarlama fırsatına dönüştü.

Senaryo Pers ordusu ile 300 İspartalı arasındaki savaşı anlatıyordu.

Ege’yi aşıp Yunan kent devletlerine saldıran Kral Erxhes Isparta’yı da kolayca fethedeceğine inanıyordu. 300 savaşçı, destansı bir direnişle Persleri uzun süre durdurdu.

Gelgelelim, filmde bazı abartılı bilgiler olduğu iddiaları yaygın olarak dile getirildi.

Oysa Anadolu daha coşkulu savaşçılara sahiptir.

Anadolu’da, Ispartalılardan daha cesur, daha savaşçı bir halk yaşamış. Müthiş zaferler kazanmış. Dağın tepesinde eşsiz bir kent kurmuş.

Meraklılarından başka kimsenin haberi yok. Daha da kötüsü ilgileneni de yok

Orada… Antalya–Korkuteli yolunun 22 kilometresinde (km), hemen solda bir antik kent var.

Akdeniz’in antik zaman kabadayıları

Bu kentin içindeki nekropolde de dünya tarihinin gördüğü en cesur halkın yiğit savaşçıları, Termessoslular, başlangıcı ve sonu belirsiz bir uykunun şefkatli kucağındalar.

Önce, Termessoslulara saygı adına kısa bir bilgi. İsmindeki iki s harfi bu uygarlığın özbeöz Anadolulu olduğunun kanıtıdır.

Adının kökünde yer alan “Terme” kelimesi Luwi/Etrüsk dilinde “Dağ Beli/Geçit”, “Assa”ise, `Yüksek Hisar` anlamına gelir. “Dağbeli üzerindeki hisar kent” anlamında Termeassa olarak adlandırılmıştır.

Yöre aynı zamanda “Termil” yani “Terme Geçidi” olarak isimlendirilmiş, bu kelime bugünkü Türkçede değişik bir fonetik söyleyişle “Dirmil” şekline dönüşmüştür.

Kimdir bu Termessoslular?

Yörenin prehistorik dönemlerden beri insanlar için yerleşim yeri olduğu ve M.Ö. 3000’li yıllarda Etrüsk/Luwi yerleşim birimi içerisinde yer aldığı bilinmektedir.

M.Ö.300’lerden, M.Ö. 70’lü yıllara kadar devam eden Nordik kavimlerin, yani Turkuas/İsokatların göçü nedeniyle, Anadolu’daki küçük Luwi yerleşim birimleri kentleşmeye başlamış ve tarih sahnesine çıkmışlardır.

Termil boyunun Pisidia-Likya-Pamfilya sınırında kurduğu en önemli kentlerden biri Termeassa’dır. M.Ö.6. yüzyıldan sonra kentleşip gelişmeye başlayan Termessos, Solym Dağı’nın güneyinde yer alan diğer bir Likya kıyı kenti, Phaselis ile bağlantı kurarak denize açılmıştır. Yöredeki araştırmalarda, Solym dağı eteklerinden güneye doğru, Phaselis kenti istikametinde kayalara oyulma kanallar ortaya çıkartılmıştır.

Bu kanallarla yörede elde edilen şarap ve zeytinyağı kıyıdaki Phaselis’e akıtılıp, testilere doldurularak, gemilerle başka ülkelere gönderilmiştir.

Diz çökmeyen kent 

Ama beni en çok sarsan özelliği; Termessos’un yeryüzü tarihinin asla yenilmeyen, fethedilemeyen kentlerinden birisi olmasıdır.

M.Ö. 5. yüzyılda Anadolu’yu boydan boya fetheden Pers İmparatorlarının da, M.Ö. 300’lerde Küçük Asya’yı kasıp kavuran Büyük İskender’in de boyun eğdiremediği tek halk Termessoslulardır.

Termessos’un konumlandığı sarp coğrafya ve onurlu Termessos halkı her iki kuşatmayı da, zamanın ve sabrın katık edildiği bir direniş ile alt etmiştir.

Haraççı halk

Antalya’ya Korkuteli tarafından gelenler bilir. Kente varmadan 22 km önce sağa baktığınızda, yüksek, erişilmesi zor dağlar görürsünüz.

Ana yoldan sağa dar bir yol sapar. Sizi Termessos antik kentine götürür. Kentin sınırlarına girmeden önce, kayalıklar arasında daracık, üç kişinin zor geçeceği bir geçit vardır. İşte Termessoslular muhteşem bir jeostrateji ile kenti bu geçidin ilerisine inşa etmişlerdir.

İşin enteresan tarafı, kente giriş için bu geçit dışında hiçbir yol yoktur. Zirveye vardığınızda, üç tarafın dik uçurum olduğunu görürsünüz.

Termessos halkı bu ana yoldaki kervanlardan geçinirdi.

Termessoslular, kilometrelerce uzaktan başlayan, aynadan güneş ışığı yansıtmaya dayalı haberleşme sistemleri sayesinde uzaktaki kervanları haber alır ve yolu keserlerdi. Hatta kervan oraya gelene kadar zenginliği anlaşılır ve haraç miktarı da çoktan belirlenmiş olurdu.

Büyük İskender’den bile haraç istediler

Anlatalım..

İskender, Asya seferine, Ege ve Akdeniz bölgelerini fethederek çıkmıştır. Bütün Ege ve Akdeniz kent devletlerini yenerek Antalya’ya kadar gelmiştir. Rotası, Denizli üstünden Korkuteli tarafından Antalya’ya doğrudur.

Çok keskin gözcü sistemleri

Hayatları haraç üzerine kurulu olan Termessos’un ileri uç gözcüleri, İskender’in ordusunu kilometrelerce uzaktan görür. Ordu da olsa, onlar için bu kalabalık bir haraç alma eyleminin öznesidir. Nitekim haber kent merkezine iletilir.

Her kervana yaptıkları gibi, İskender’in ordusunun önüne de 40 savaşçı çıkar. Barikat falan da kurmamışlardır. En önde atı ile ilerleyen İskender’e yaklaşırlar.

Konuşmalarının çok kesin kayıtları olmasa da, şöyle bir diyalog geçmiş olması muhtemeldir.

-Durun…

-Siz kimsiniz?

– Biz Termessosluyuz

-Ne istiyorsunuz?

-Biz bu yolların koruyucusuyuz. Bu yolun güvenliğini sağlamak karşılığında geçen her kervandan bir miktar bedel alıyoruz.

Uzatmayalım..

Muhtemelen İskender çıldırmıştır.  

O hengamede Termessoslular otuz kadar asker ve subayı öldürürler. Kendilerine müdahale edilmesine fırsat vermeden de kente kaçarlar.

İskender fetih planlarını değiştirir. Öfke içinde kente saldırır. Kuşatma sekiz ay sürer.

Sonuç fiyasko. Kenti yenemez. Kuzey’e, Sagalassos’a yönelir. Termessos kazanmıştır.

Türkiye’de, ne zaman bir çılgın film yapımcısı ve senarist ortaya çıkacak?

Termessos’un onurlu anısını, evrensel bir vizyon ile dünya sinema sanatına hediye edecek? Ortaya, tıpkı Truva gibi, tıpkı 300 Spartalı gibi seyir zevkinin ötesinde, Termessos direnişlerini dünyanın gözleri önüne serecek?

Deli bir yapımcı, hele, bir de yakın coğrafyamızda bir ortaklık platformu kurmayı akıl eder ve başarırsa, Yunanistan ve İran’da tanınmış sinemacılar, tarihçiler ve sanatçılardan bir sanat ordusu kurmayı becerebilirse…

Termessos filmi, Milattan önceki 5 asrın önemli aktörleri olan Persleri, Büyük İskender’i, Termessosluları kapsayan bir derinlik ile dünyaya sunulursa…

Termessosluların direniş ruhu bugüne anlatılırsa…

Neler olur acaba?

İtiraf edelim…

Bu taraflarda, Truva’nın, 300 Spartalının teknik altyapısını sağlayacak olanaklar yok. O ufka sahip teknik ekip de…

Yine itiraf edelim…

Bu taraflarda bir Spielberg yok…

Bir Wolfgang Petersen de… Zack Synder de…

O zaman onlara gidilmeli..

Film Termessos’da çekilmeli…

İskender’in sefer yollarına atfen Ege kıyıları da yer almalı.

Bir ortak yapım, Termessos ortak paydasında buluşmuş iki ülkeyi, kıtaları etkilemiş tarihleri sayesinde dünya sahnelerine taşıyacaktır.

Deli bir yapımcının yanına, bir o kadar çılgın bir senarist de ister elbette. Bu coğrafyanın binlerce yılına vakıf, hayal gücü sınırsız bir senarist…

İşte proje.

Avrupa’nın turizm acentalarının raflarında, birkaç ay içinde tozlanmaya başlayan kataloglardan da, televizyon reklamlarından da daha etkili bir tanıtım fırsatı size.

Orijinal fotoğraf: kulturportali.gov.tr

***

Medya Günlüğü sosyal medya hesapları:

X

Bluesky

Facebook

Instagram

Bu yazıyı paylaşın
Facebook Email Bağlantıyı Kopyala Print
YazanAdil Gürkan
Takip et:
1956’da Mengen Hacıahmetler Köyünde doğdu. İlköğrenimini Mengen Cumhuriyet İlkokulunda tamamladı. Darüşşafaka Liseli olmakla gurur duyar. Hacettepe Üniversitesinde turizm ve işletme eğitimi aldı. Turizm ile ilgili olarak ABD- AH & MA Eğitim Enstitüsünden otelcilik diploması vardır. 1987 yılından bu yana turizm ve otelcilik sektöründedir. Genel olarak otel zincirlerinde ve 5 yıldızlı otellerde gelişen kariyerinde Genel Müdürlük yaptı. Bu gün itibarıyla Türkiye’nin büyük bir turizm grubunda Kurumsal İletişim ve Eğitim Direktörü olarak çalışmaktadır. Mutfak, bisiklet, şiir, roman, tarih ve arkeoloji, Anadolu otları, mantarları ve orman meyveleri özel ilgi alanındadır. Yaz ve kış denize girmek, uzun mesafe bisiklet sürmek tutkusudur. Hepsinden önemlisi, insan, hayvan ve doğa sevdalısıdır. Ütopyası, savaşsız, sömürüsüz, şiddetsiz bir dünyadır. Yazılarında genellikle insanı gülümsetmeye yönelik mizah kullanır. İnsanları güldürmek iyidir…
Önceki Makale Siyah mıyız beyaz mı?
Sonraki Makale Putin Türk gazeteciyle şakalaştı

Medya Günlüğü
bağımsız medya eleştiri ve fikir sitesi!

Medya Günlüğü, Türkiye'nin gündemini dakika dakika izleyen bir haber sitesinden çok medya eleştirisine ve fikir yazılarına öncelik veren bir sitedir.
Medya Günlüğü, bağımsızlığını göstermek amacıyla reklam almama kararını kuruluşundan bu yana ödünsüz uyguluyor.
FacebookBeğen
XTakip et
InstagramTakip et
BlueskyTakip et

Bunları da beğenebilirsiniz...

Serbest Kürsü

Silah bırakmanın şifreleri…

Gürsel Demirok
14 Temmuz 2025
Serbest Kürsü

Avrupa’nın yeni alt sınıfı

Metin Duyar
14 Temmuz 2025
Serbest Kürsü

Kalkınmanın anahtarı

Yıldırım Aktuğan
14 Temmuz 2025
Serbest Kürsü

Ağrı öğrenilir mi?

Dr. Nil Gönce
13 Temmuz 2025
Medya Günlüğü
Facebook X-twitter Instagram Cloud

Hakkımızda

Medya Günlüğü: Medya eleştirisine odaklanan, özel habere ve söyleşilere önem veren, medyanın ve gazetecilerin sorunlarını ve geleceğini tartışmak isteyenlere kapısı açık, kâr amacı taşımayan bir site.

Kategoriler
  • MG Özel
  • Günlük
  • Köşe Yazıları
  • Serbest Kürsü
  • Beyaz Önlük
Gerekli Linkler
  • İletişim
  • Hakkımızda
  • Telif Hakkı
  • Gizlilik Sözleşmesi

© 2025 Medya Günlüğü.
Her Hakkı Saklıdır.
Webmaster : Turan Mustak

Welcome Back!

Sign in to your account

Username or Email Address
Password

Lost your password?