St. Petersburglu gazeteci Kseniya Aranova’nın Rusya-Ukrayna savaşının kente yansımalarını ele aldığı Moscow Times’taki yazısının özeti:
Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan St. Petersburg ilk bakışta, sekiz ay önce başlayan Ukrayna savaşından sonra pek değişmemiş görünüyor.
Ama daha yakından bakınca her şeyin eskisi kadar sakin olmadığı anlaşılıyor. Batılı markaların çekilmesiyle AVM’ler boş kalmış, sinemalar son Hollywood yapımları yerine eski filmleri gösteriyor. Şehrin en popüler noktası Nevskiy Caddesi’nde “kiralık” yazan boş mağazalar dikkat çekiyor: bir boşluk ve belirsizlik havası hakim.
Yine de soğuyan havaya rağmen Rusya’nın diğer yörelerinden çok sayıda turist insanın gözüne takılıyor ve hayat devam ediyor. Lokantalarda canlılık var, her hafta yenileri açılıyor, tiyatro ve konser biletleri çıkar çıkmaz tükeniyor. Elbette buralarda sadece savaşa karşı çıkmayan sanatçılar sahne alabiliyor.
Servetin yığıldığı Moskova ve St. Petersburg savaşın etkilerinin en son hissedileceği yerler. Belki süpermarket rafları dolu ama gıda fiyatları yüzde 40 civarında artmış. İthal mallar artık yok, zaten ucuz olmayan bebek mamaları ve hijyen ürünleri iyice pahalanmış.
Savaş propagandası şehrin her yerinde, metrolarda ve resmi binalarda “Bizimkileri terk etmeyiz” yazılı posterler asılı. Billboardlarda Rus askerlerin fotoğrafları ve “Kahramanlara selam olsun!” sloganı var. Bütün polis arabalarının üstüne savaşı temsil eden “Z” harfi konulmuş. Bunları bazı özel arabalarda da görmek beni ürküttü.
Beslan’da bir ilkokula 18 yıl önce düzenlenen terör saldırısından bu yana devlet kanallarını seyretmiyorum ama oralardaki propagandayı çok iyi biliyorum. Milyonlarca kişinin Putin’i ve onun Ukrayna’yı işgal kararını desteklemesinin nedeni bu propaganda zaten.
Pek çokları için gerçeği öğrenmek yerine ekranlarda anlatılana inanmak daha kolay. Gerçek o kadar yıkıcı ki çoğu onunla yüzleşmemek için olan biteni öğrenmek istemiyor.
Neyse ki çevremde benim gibi düşünen insanlar var. Ama aynı zamanda çevremde, Rusya’nın Ukrayna’yı Nazilerden kurtardığına ve NATO’nun Rusya’yı etmek istediğine inanan anne babalarıyla artık konuşmayan insanlar da var. Bir arkadaşıma ailesi “Kendi ülkeni desteklemiyorsan seni evimizde görmek istemiyoruz” demiş.
Rusya’da kimse savaş çıkacağına inanmıyordu ama şimdi anlıyoruz ki iktidar bunu yıllardır planlıyormuş. Milyonlarca insanın hayatı sonsuza kadar değişti ve bunun sorumlusu benim ülkem. Seferberlik ilanından sonra çoğu arkadaşım güçsüz ve korkmuş hissediyor. Tanıdığım her iki erkekten biri ya Rusya’yı terk etti ya terk etmek üzere de ya da saklanıyor çünkün seferberlikten kaçış olmadığını biliyor. Ne zaman şehirde genç bir adam görsem güvende olup olmadığını, Rusya’dan ayrılıp ayrılmayacağını, ayrılmayacaksa onun için herhangi bir yardımda bulunup bulunamayacağımı sormak istiyorum. Benim için gerçek kahramanlar komşusuna silah çekmeyi reddedenler. Bu kişiler, şiddetin hiçbir koşulda haklı görülemeyeceğine, hayatın değerl olduğuna ve savaş makinesini işleten çılgınlıkla mücadele etmeyi seçen insanlar.
Savaşın acı vermediği, arkadaşlarımla bunu konuşmadığım tek bir gün bile yok. Ukraynalıların, eşleri ve oğulları silah altında alınan Rus kadınların neler çektiğini hayal bile edemiyorum.
Hissizleşmek, alışmak ve kayıtsız kalmak istemiyorum. Yine de buradaki yaşantımı sürdürmeye çalışıyorum, öyle ya hayatın ne getireceği belli olmaz. Hayat bir anda değişebilir, tıpkı bundan sekiz ay önce bir sürü insanın hayatının aniden değişmesi gibi…
Fotoğraf: Valentina Pevtsova-TASS