14.4 C
İstanbul
28 Nisan 24, Pazar
spot_img

Yobazlık alanları

Yobazlıktır, “vur kır parçala bu maçı kazan” diye tribün dolusu tezahürat etmek.

“Yobaz” dendiğinde din akla gelse de, özellikle 1980 sonrasında hayatın bütün alanlarında kendini giderek artan bir şekilde gösteriyor yobazlık türleri.

“Futbol yobazlığı” da masum bir yobazlık değildir, yobazı olduğu takım uğruna futbolun güzelliklerini gözden kaçırır, o kadar ki eğer Fener yobazı ise “İcardi topçu değildir” demekle kalmaz Galatasaray Manchester United ile oynadığında United’ın kazanmasını ister. Ha bir de “bet yobazlığı” var ki hasta Cimbomlu olan yobaz Manchester kazanacak diye handikap win Manchester’a yatırır parayı.

Futbol yobazlığının KKTC’deki en acı göstergesi bahçelerini sulayacak su bulamayan köylülerin ve oynanacak maçları en çok 50 seyircinin izleyeceği gerçeğini bilmelerine rağmen köylerine çim saha istemeleridir. Bu seyirci gerçeği Türkiye’de 85 milyon nüfus dikkate alındığında ortalama seyirci miktarı birinci ve ikinci ligler de hesaba katılınca 8-10 bin dolayında bulunması olayın tıpkı KKTC’deki gibi olduğunu görürüz.

Futbol en nihayetinde bir oyun, asıl dert dini bir durum zannedilen yobazlığın her dünya görüşünde her bakış açısında gemi azıya almış olmasıdır.

Gündelik hayatın da yobazlığı olur ve vardır.

Maaş yobazlığı KKTC’de en yaygın olarak görülen yobazlıktır, öyle ki iş arıyorum, iş istiyorum ya da bizim çocuk okulunu bitirdi ona bir iş diyen anne babaların da yobazca istedikleri şey iş değil, maaştır aslında.

Yobazlığın en çarpıcı örneklerinden biri de ille de düşman arama ve ille de mutlaka düşmanı bulma yaratma yobazlığıdır.

Bunun bu gün için en çarpıcı örneği Hamas’tır.

Hamas’ı bir dini örgüt sansak da işin aslı Hamas’ın İsrail’i düşman olarak bilme görme ve öyle tanıma yobazlığıdır. Bu yobazlık o kadar devasa boyutlara varmıştır ki, adına “eylem!” yaptıklarını iddia ettikleri Filistin davası ve Filistin halkı Hamas’ın umurunda bile değildir.

Yüzlerce İsrailliyi öldürmeleri ile böbürlenen Hamas’ın binlerce Filistinlinin ölmesi ve daha binlercesinin öleceği umurlarında bile değildir. Hatta Yaser Arafat’ın Filistin örgütü bu Hamas için İsrail kadar düşmandır.

Çok çeşitli yobazlıklardan birisi de güce tapınma yobazlığıdır, bu da o kadar korkunç boyuttadır ki dünyanın en güçlü devleti olduğuna inanılan ABD’ye karşı çıkmaktan ödü kopar bu yolun yobazlarının.

Yobazlığın vitamini inanmaktır (buradaki inanmak tanrıya inanmaktan bile beter yobazlıklara yol açan izmler/partiler/dünya görüşü! hatta doğru dünya görüşü adı ile anılan yobazlıklardır)

Dindarın Allah’a/Tanrı’ya inanması, çoğu zaman izmlere inanların inanmışlıkları yanında daha az tehlikeli kalır.

İzmler için asıl olanın inanmak değil bilmek olduğunu anlayamaz yobazlar. Bu öyle komik sonuçlara da varabilir ki sosyalizmde trafik kazası ve orman yangını sel baskını olmaz, olmayacaktır iddiasına kadar varılabilir.

Bizim KKTC’de inanmanın, yobazca inanmanın en önde gelen örneği partisine inanmasıdır partililerin ve alkışçıların.

Sonuç mu?

Her seçimde döne döne aynı partilere adayları kim olursa olsun programları olsa da olmasa da şaşmaz bir şekilde oy vermek ve nerden nasıl geleceğini bilmedikleri güzel günlere inanmaktır.

Güzel günler, inanmakla değil bilmekle ve yapmakla olur.

Cumhur Deliceırmak

1951 Lefkoşa doğumlu Çeşitli Kıbrıs gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Radyo ve TV programları var. Resim, heykel sanatçısı, şair. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde okudu.1968-71 yılları arasında Kıbrıs Türk direniş hareketinde mücahitlik yaptı. Evli, iki çocuk babası.

Cumhur Deliceırmak
1951 Lefkoşa doğumlu Çeşitli Kıbrıs gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Radyo ve TV programları var. Resim, heykel sanatçısı, şair. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinde okudu.1968-71 yılları arasında Kıbrıs Türk direniş hareketinde mücahitlik yaptı. Evli, iki çocuk babası.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler