13.2 C
İstanbul
13 Mayıs 24, Pazartesi
spot_img

Solu yakan soru: Hamas desteklenmeli mi?

Korkmayın sınav falan yok. Kendimden biliyorum tüm ilköğretim yaşamım boyunca sınav denilen illetten nefret ettim. Üniversitede de nefret ederdim ama orada hiç olmazsa belli bir amaca hizmet ediyor sınavlar. Başarınca mezun oluyorsun ve alacağın diploma sana bir iş sağlıyor.

İlkokul, ortaokul veya liseden alacağın diploma neyine yarıyor ki? Sınav da sınav diye öğrencileri kâbustan kâbusa sokmaktan başka. Bakalım derste anlattıklarımı ezberlemiş misin anlamında yapılan sınavların yaşamda hiçbir karşılığı bulunmuyor. Türklerin eğitim sistemi bin yıldır kötü, Selçuklu’da da kötüydü, Osmanlı’da da, Cumhuriyet döneminde de. Eğitimin neye yarayacağına karar vermeden eğitip duruyoruz milleti.

Sınavdan çıkıp, eğitime balıklama dalıp sonra da Türkiye Solu’na lafı getirmenin bir yolu yok onun için ben direk konuya geleyim de herkes “ne diyecek ki bu adam” demesin.

Hamas’ın son eyleminden sonra dünya ikiye hatta üçe bölündü. Doğrudan, sorgulamadan Hamas’ı destekleyen şeriatçılar, Müslümanlar. İkincisi Hristiyan dünyası ki doğrudan karşı çıktılar. Üçüncüler ise duruma bakıp buradan nasıl kendime bir paye çıkarırım hesabındakiler. Rusya, Çin, Hindistan, Güneydoğu Asya’daki ülkeler falan. Tabii bu blokları homojen bir yapıda saymayın. Latin Amerika Hristiyan olmasına rağmen öyle hemen eylemin karşısına geçmedi. Keza Orta Asya’daki devletler de Müslüman olmalarına rağmen derhal Hamas’ın arkasında sıralanmadı.

Türkiye’de ise siyasal İslamcıların yanı sıra kendini dini bütün olarak tanımlayanların ezici çoğunluğu Hamas’ın arkasına geçti derhal. CHP de Hamas’ın arkasında. İsrail’in arkasına geçen pek yok. O kadar kirli bir devlet ki, daha doğrusu o kadar kirli işlere imza atmış bir devletleri var ki Yahudilerin, halkın yarısı şu andaki yönetimin gitmesi için sokaklara dökülmesine rağmen kimse İsrail’den yana çıkmıyor Türkiye’de.

“Türkiye Solu” derken Türk, Kürt, Arap, Çerkes, bilumum etnik kökenli soldan söz ediyorum. Hamas’ın eylemi karşısında Türkiye Solu nasıl tavır aldı diye soracak olursanız onlar da homojen bir yapı göstermedi. Türk Solu hemen Hamas’ın arkasında yer aldı, ezici bir kısmı. Çünkü ezilen Filistin halkının yanında olunmalıydı ideolojilerine uygun olarak. Kürt Solu ise rezervli bir görüşte. Kürtler Rojava’da TSK’nin bombalarıyla öldürülürken yeterince ses çıkarmadığı için Türk solculara kızgınlar bu yüzden Hamas konusunda bile onlarla aynı konumda bulunmak istemiyorlar. Ama bir yandan da mağdur edilmiş Filistin halkı var. Eh biraz onlardan yana, biraz da karşı çıkarak durumu götürmeye çalışıyorlar.

Benim sorum ise şu: Ezilen, mağdur edilen bir halk adına savaştığını söyleyen her hareket desteklenmeli midir? Örneğin Hamas, aşırı dinci bir örgüt olmasına rağmen Filistin halkı için savaştığını söylediği için desteklenmeli midir? Hamas ile Filistin halkı özdeşleştirilmeli midir?
Mağdur edilen, ezilen artık her ne diyorsanız bir halk adına savaşan her hareket desteklenmeliyse örneğin Taliban desteklenmeli midir? Halkın desteğini arkasına almış ya, tabii ki desteklenmelidir diyorsanız tamam.

Gerilere gidip bugüne doğru gelelim. Naziler de kendilerine Nasyonal Sosyalist diyorlardı, Alman halkının ezici çoğunluğunun desteğini arkalarına almışlardı. O zaman onlar da desteklenmeli midir? Hayır diyorsanız Hamas örneğini vermek zorunda kalacağım.

Kızıl Kmerler örneğine ne diyeceksiniz peki? Hâlâ Türkiye’deki solcuların bir kısmı onların yapıp ettiklerini destekliyor. Kamboçya halkının temsilcisi olarak neler mi yaptılar? Ülkedeki meslek sahiplerinin ve teknik elemanların hemen hepsini yok ettiler. Kentlerde yaşayan milyonlarca kişiyi zorla köylere yerleştirerek kolektif çiftliklerde çalışmaya zorladılar. Rejim düşmanı ilan edilenler aileleriyle beraber toplu olarak katledildi. Bu dönemde ekonomik sistemin felce uğraması nedeniyle baş gösteren açlık ve salgın hastalıklar sonucu ölenlerin sayısının, siyasi nedenlerle öldürülenlerle birlikte yaklaşık iki milyon kişi olduğu tahmin ediliyor. Haydi bakalım mağdur edilmiş Kamboçya halkı adına savaşan ve iktidarı alan Kızıl Kmerleri de destekleyin o zaman.

Ya Kuzey Kore? Orada da halk adına üstelik adı Kore İşçi Partisi olan bir parti var onu da desteklemek gerekiyor tabii. Hanedan biçiminde yönetimin babadan oğlu geçmesinin bir önemi yok zaten, adında komünist, işçi partisi, sosyalizm falan var eh bu da yeterli. Kore’deki rejim tüm Kuzey Korelilerin istediği rejim mi diyeceğiz?

Ezilen bir halk ile onun adına savaştığını söyleyen hareketlerin hepsi desteklenmeli midir? İran’da Humeyni’nin iktidara gelmesi için destekleyenler arasında TUDEH de vardı. Tam adı İran Kitlelerinin Partisi, komünist çizgideki bir parti. Humeyni iktidarı ele alınca yani İslami devrimden sonra ne mi oldu?

Devrimden sonra, politik tutukluların birçoğu serbest kaldı ve diğer sol gruplarla birlikte TUDEH Partisi de başkanlık ve parlamento seçimlerine yıllardan sonra ilk kez katılma fırsatı elde etti. Bununla birlikte, Meclis’teki çoğunluğu Ayetullah Behesti’nin İslam Cumhuriyeti Partisi kazandı ve sol ve milliyetçi gruplar politik arenanın dışına itilmeye başlandı. Yeni seçilen Başbakan, Ebu’l Hasan Beni Sadr, başlangıçta Humeyni’ye yakın bir isim olarak, politik gelişmeler karşısında giderek muhalefete kaydı ve İran politikasına hâkim olmaya başlayan mollalara ve dini fraksiyonlara karşı koydu.

1981’de İslami Cumhuriyet Partisi’nin egemen olduğu Meclis, Beni Sadr’ı görevinden uzaklaşmaya zorladı. Bu olay halkın tüm kesimleri arasında bir protesto ve gösteriler dalgasının ortaya çıkmasına yol açtı. Beni Sadr ülkeden kaçtı. Humeyni’ye sadık olan Silahlı Devrimci Komiteler (Pasdaran olarak tanındı) hem milliyetçi hem de sol gruplardan binlerce genci ve politik eylemciyi tutukladı. Bunlar daha sonra aslında bir Azeri olan Ayetullah Sadık Halhali tarafından yargılandı ve infaz edildi. Bu yargılamalarda verdiği kararlarla Halhali sonradan “Cellat Yargıç” diye anılmaya başladı.

Şahın ezdiği İran halklarının desteklediği İslam Cumhuriyetinin kuruluşu desteklenmeli miydi?

Başlangıçta Irak’taki Sünnilerin arasından çıkan IŞİD halkın desteğini kazanarak Sünnilerin temsilcisi gibi davranmaya başladı, İslam Devleti adını verdi kendine. O da desteklenmeli midir acaba?

Solcu biri böyle bir durumda hangi kıstasları kullanmalıdır destek vermek veya karşı çıkmak için? Halkı savunduğunu ileri sürmek destek vermek için bir gerekçe olabilir mi? Solculuk bir olayın hiçbir zaman göründüğü gibi olmayabileceğini ileri sürenler tarafından ortaya atılmamış mıdır? Bu yöntem, yani bir olayın önüne arkasına, sağına soluna bakmadan nasıl karar verilir? “Halkı savunuyor o zaman desteklemeliyim” düşüncesi görüldüğü gibi yanlış bir düşüncedir. Halkın istediğini değil, halkın istemesi gerekeni belirleyerek halkı savunduğunu söyleyen örgütler desteklenmeli midir?

Hamas tutun ki Filistin devletinde iktidar oldu, hangi yönetim biçimini uygulayacak dersiniz? Yaşam tarzlarına hiç karışmayan, kadınları ikinci sınıf hatta yok saymayan, herkesi Kuran’ın hükümleri gereğince yaşamaya zorlamayan, özgür bir toplum mu kuracak? Eğer yanıtınız evetse buyurun destekleyin ama yanıtınız hayırsa oturup bir daha düşünün. Ama bu soruyu mutlaka sorun, çünkü Türkiye Solu bu soruyu sormadan, ölçüp biçmeden, hani o çok kullandıkları ama pek uygulamadıkları analitik biçimde düşünmeden karar veriyor.

Bence bu da çok yanlış sonuçlara yol açıyor.

Son olarak söylemek gerekir ki Filistin halkının devlet kurma hakkının tanınması (bugünkü uyduruk biçimiyle değil) gerekiyor. Bağımsız bir Filistin devleti Filistinlilerin nasıl bir yönetim istiyorlarsa onu seçmek için özgür seçimler düzenlemelidir. Yahudilerin de devlet kurmaya hakları vardır. Yahudiler öyle 1948’den sonra ABD ve Avrupalılar tarafından oraya taşınıp kukla bir devlet kurmadı. Yahudilerin ana vatanı o topraklar üç bin yıldır. Hem Musa’ya inanıp hem de Yahudilerin yok olmasını istemek ancak Müslümanların becerebildiği bir cahillik öte yandan.

İsrail’in de demokratik bir devlet olması, yayılmacılıktan vazgeçmesi, başka insanları öldürerek onların mülklerine el koymak gibi barbarlıklar yapmaması gerekiyor.

Tabii bunların hepsi istemekle olmuyor ama olmuyor diye de gerçekleri savunmaktan vazgeçmemeliyiz.

Herkese keyifli günler…

Metin Gülbay

İlk haberi 1982'de staj yaptığı Nokta İnsanlar dergisinde yayınlandı. Özgür Gündem, Evrensel, Radikal gazeteleriyle, CNNtürk ve Skytürk televizyonlarının kuruluş ekibinde yer aldı. Kırk yılda birçok yayında çalıştı. Gazeteci meslektaşlarıyla birlikte hazırladıkları üç kitap çalışması bulunuyor, dördüncüyü kendi başına yaptı. 2003 sonu ile 2012 başı arasında Dünya Yayın Grubu'nda Ajans Dünya'nın genel yönetmenliğini yürüttü. 2014'te meslektaşı Adnan Genç ile Ortakhaber.com haber sitesinin yayınına başladı. 2,5 yıl süren yayını açılan davalar nedeniyle bitirmek zorunda kaldılar. Çeşitli internet sitelerine tarih ve bilim yazıları yazarak emeklilik hayatını sürdürüyor.

Metin Gülbay
İlk haberi 1982'de staj yaptığı Nokta İnsanlar dergisinde yayınlandı. Özgür Gündem, Evrensel, Radikal gazeteleriyle, CNNtürk ve Skytürk televizyonlarının kuruluş ekibinde yer aldı. Kırk yılda birçok yayında çalıştı. Gazeteci meslektaşlarıyla birlikte hazırladıkları üç kitap çalışması bulunuyor, dördüncüyü kendi başına yaptı. 2003 sonu ile 2012 başı arasında Dünya Yayın Grubu'nda Ajans Dünya'nın genel yönetmenliğini yürüttü. 2014'te meslektaşı Adnan Genç ile Ortakhaber.com haber sitesinin yayınına başladı. 2,5 yıl süren yayını açılan davalar nedeniyle bitirmek zorunda kaldılar. Çeşitli internet sitelerine tarih ve bilim yazıları yazarak emeklilik hayatını sürdürüyor.

İlginizi Çekebilir

4,757BeğenenlerBeğen
666TakipçilerTakip Et
11,281TakipçilerTakip Et

Popüler İçerikler